İDEK’i birincilikle bitirmiş aykırı sinemacı…

Osman AROLAT AROLAT'tan

Yeşilçam sansürüne takılan sinemacı Alp Zeki Heper yapabileceği filmlerin çok azını üretti. Genç yaşta aramızdan ayrılırken “sansürün” ne denli bela olduğunu hatırlattı.

Alp Zeki Heper, 1939 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi'nde okurken tiyatro yapmaya başladı. Kral Übü’yü sahneye koyarak yönetti. Liseyi bitirdikten sonra hukuk öğrenimi için Cenevre’ye gitti. Bir süre sonra ayrılarak, Fransa’da Sinema Enstitüsü İDEK’te eğitim görmeye başladı. 1963’te birincilikle mezun oldu. Mezun olduktan sonra "Bir kadın" ve "Şafak" isimli iki kısa film yaptı. Şafak filmi hem İDEK’ten hem Avusturya Kültür Bakanlığı'ndan ödül aldı. Yurda döndükten sonra "Üç Tekerlekli Bisiklet" filminde Ömer Lütfü Akad’ın asistanlığını yaptı.

1966 yılında eşi Beysu hanımla birlikte prodüksiyon şirketi kurup yönetmen olarak ilk uzun metraj filmi "Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri"ni çekti. Ben ve Levent Dönmez film çekiminde reji asistanları olarak görev aldık. Bir kadının üç halini üç kadınla anlatan film sansüre takıldı. Alp Zeki’nin yazdığı savunma da sorun yaratınca soyut bir aşk hikayesini anlatan filmin gösterimi yasaklandı. Yarışma için gittiği Antalya Film Festivali'nde de gösterimi engellendi. Heper savunmasında “Aşk hiçbir zaman müstehcen olmamıştır. Müstehcen olan aşka karşı tutumdur” dedi. Ancak filmin gösterimini, sansürden kurtuluşunu sağlayamadı.

1967’de İstanbul’a dönüp İzzet Günay ve Fatma Girik’le "Dolmuş Şoförü" filmini çekti. 1968’de Cüneyt Arkın’la "Kara Battal'ın Acısı" ve "Eşkıya Halil" filmlerini çekti. Bu, son filmleri oldu. 1969’da Demir Pençe/ Casuslar Savaşı kitabını yayınladı.

Kanser hastalığına yakalanan Alp Zeki Heper ile yaşamının son dönemlerinde Cağaloğlu'da Gazeteciler Cemiyeti'nin üstündeki lokalde sık sık bir araya gelip sohbet ettik.

Bu aykırı sinemacı 1984 yılında genç yaşta vefat etti. Sinemacı olarak yapabileceklerinin çok azını yaparak aramızdan ayrılan Alp Zeki Heper’i saygı, sevgi, dostluk, hürmet ve rahmetle anarım.

GÜNÜN NOTU:

Sansür ve yasaklarla kim bilir kaç sanatçının yaratıcılığına ket vurup önünü tıkadık.

Tüm yazılarını göster