Dr. Soner ALTAŞ
Konuyu önce kendi uzmanlık alanımdan ve penceremden irdeleyecek, sonra da genele değineceğim. Bildiğiniz üzere, ticaretin temel kuralları Türk Ticaret Kanunu ile belirlenmiştir. 2011 yılı Ocak ayında kabul edilen 6102 sayılı TTK, 1 Temmuz 2012 tarihinden bu yana yürürlüktedir. TTK’nın muhtelif maddelerinde birtakım kabahatlere ve suçlara yer verilmişse de (örneğin; m.33, m.38, m.51), ticari suçlar ve kabahatlerin ağırlıklı kısmı “Suçlar ve cezalar” başlıklı 562. maddede düzenlenmiştir. Hemen belirtelim ki, maddenin içeriği başlığı ile uyumlu değildir. Zira, anılan maddede yer alan fiillerin çoğu kabahat vasfındadır ve başlığı da aslında “Suçlar ve kabahatler” olmalıdır. Ama, anılan maddede zaman içerisinde suçlardan kabahatlere dönüşüm sağlandığı halde, madde başlığında değişiklik yapılması atlanmıştır.
TTK’nın 562. maddesinde ticari kabahatler için üç ayrı tutarda idari para cezası (İPC) öngörülmüştür. Bunlar, TTK’nın ilk halinde sırasıyla 1.000, 2.000 ve 4.000 TL olarak belirlenmiştir. Kabahatler Kanunu şart koştuğundan, bu İPC tutarları her yıl yeniden değerleme oranı (YDO) uyarlanarak artırılmaktadır. Anılan İPC’lerin 2023 yılı tutarları sırasıyla 7.755, 15.529 ve 31.096 TL’dir. Bu yönüyle bakıldığında, ticari kabahatlere ilişkin İPC tutarları, 11 yılda tam 7.755 kat artmıştır.
562. maddede suç olarak belirtilen fiillerden adli para cezasını gerektirenlerin yaptırımları ise yıllardır değişmemiştir. Çünkü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52. ikinci fıkrasında, bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarının en az yirmi, en fazla yüz Türk Lirası olması hükme bağlanmış ve miktarın bu alt ve üst sınırlar arasında takdir edileceği ifade edilmiştir. Kabahatler Kanunu’nun aksine TCK’da adli para cezalarının her yıl yeniden değerleme oranında artırılması gerektiğine dair bir hüküm yer almamaktadır. Bu nedenle, TTK’nın adlî para cezası öngördüğü suçların ekonomik yaptırımı 11 yıldır değişmemiştir.
Bir örnek verelim: TTK’nın 562/6 hükmüne göre, ticari defter tutmamanın yahut saklamamanın yaptırımı 300 günden az olmamak üzere adlî para cezasıdır. TCK, adli para cezalarında alt sınırı 5 gün, üst sınırı da 730 gün olarak belirlemiştir. Dolayısıyla, ticari defterlerini tutmayan bir şirkete verilecek adli para cezasının alt sınırı 6 bin, üst sınırı da 73 bin liradır. Bu rakamlar Yasanın yürürlüğe girdiği 2012 yılında ne ise bugün de aynıdır.
Ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının (tasdiklerinin) yaptırılmaması ise 562/1.c’de kabahat olarak öngörülmüş ve idari para cezası yaptırımına bağlanmıştır. Bu fiil için verilecek İPC; 2012 yılında 4 bin lira iken 2023 yılında 31.096 TL olarak uygulanmaktadır. Hatta, kabahatin birden fazla işlenmesi, örneğin aynı defterin hem açılış hem kapanış onayının olmaması halinde ceza 2 katı artırılarak uygulanmakta ve 93 bin liraya kadar çıkmaktadır.
Ekonomik suça ekonomik ceza verilmesi esastır. Ancak, ekonomik suçun karşılığı olan ceza değerini yitirmiş ve bugün itibariyle faili açısından “ekonomik” bir niteliğe bürünmüştür. Çözümü, adli para cezalarının günlük değerlerinin öncelikle günümüz koşullarına uyarlanarak güncellenmesi ve ardından da Kabahatler Kanunu’nda olduğu gibi Türk Ceza Kanunu’nda da her yıl için yeniden değerleme oranında artırılmaları yönünde yasa değişikliğine gidilmesidir. Mevcut düzenlemeyle devam edilmesi halinde, adli para cezaları etkin bir yaptırım yöntemi olmaktan çıkacaktır.