İç ve dış borç; işte böyle öde öde bitmiyor!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Türkiye borca öyle bir saplanmış ki, önümüzdeki yıllarda da trilyonlarca lira ve milyarlarca dolar borç ödemeye devam edeceğiz.

✔ Vergi yerine borç almanın, döviz kazanmaya ağırlık verme yerine dış borçlanmayla denge kurmaya çalışmanın bedelini ödüyoruz.

Gelir az, harcama yapmak da zorunluysa borçlanmak kaçınılmaz. İster kişi, ister şirket, ister ülke ol... Kural değişmiyor.

Türkiye de borç ödeme konusunda pek deneyimli. Yıllarca yüklü miktarlarda borç ödeye ödeye fazlasıyla deneyim kazanmış durumdayız.

Son günlerde borç ödemesi konusuna birkaç kez değindik. Toplam iç ve dış borç ödemesini yazdık, ayrıca toplam ödemeden saniyeye gelerek sorunun aslında ne kadar büyük olduğunu göstermeye çalıştık.

Türkiye vergi yerine borç almayı sürdürdükçe, döviz ihtiyacını karşılayabilecek ihracat gibi, turizm gibi, taşımacılık gibi alanlarda fazla ilerleme kaydedemedikçe ve bunun sonucu olarak döviz borçlandıkça, iki yaka bir araya gelmiyor. Her geçen yıl borç ödemek; kaynak yaratılamadığı için de bu borcu ödemek için yeni borçlanmaya gitmek gerekiyor.

Trilyon TL’ler, milyar dolarlar...

Hazine ve Maliye Bakanlığı verileri önümüzdeki dönemde de çok yüklü miktarlarda borç ödemeye devam edeceğimizi gösteriyor.

Bu yıl 296 milyar lirası anapara, 105 milyar lirası da faiz olmak üzere tam 401 milyar lira iç borç ödemesi bizi bekliyor. Mevcut borç bakiyesine göre 2021 ve sonrasında ödenecek toplam borç da 1.6 trilyon lira.

Ancak bu tutarın mevcut bakiyeye göre olduğunu göz önünde bulundurmak gerek. Dolayısıyla 1.6 trilyon lira mutlaka artacak. Her yıl gidilmesi gereken yeni borçlanmalarla bu tutar büyüyecek.

Dış borç için bu yıl gerçekleştirilecek ödeme 12.5 milyar dolar. Ancak unutmamak gerekir; bu tutar yalnızca merkezi yönetimin yapacağı ödeme.

Merkezi yönetimin toplam dış borç ödemesi mevcut borç stokuna göre toplamda 147 milyar dolara yaklaşacak. Bu tutarın 101 milyarını anapara, 45 milyarını faiz oluşturacak.

ÇARE BELLİ DE, UYGULAMAK ZOR GELİYOR

Geçenlerde de yazdık; Türkiye yıllar önce daha çok gelirden vergi alırken, zaman içinde işin hem kolayına kaçtı, hem temel tercihinde değişiklik yaptı ve harcamadan vergi almaya ağırlık vermeye başladı. Bu durum vergide müthiş bir adaletsizliğe ve vergi gelirlerinin reel olarak giderek azalması gibi bir duruma yol açtı.

İşte sonuç... Harcama yapmamız gerekiyor; ama yeterince vergi toplayamıyoruz ve gelsin borçlanma!

Döviz gelirimiz giderimizi karşılayamıyor, yıllardır böyle; bu yüzden de yurtdışından kaynak bulmamız gerekiyor. En önemli, en işe yarar kaynak da doğrudan yatırım. Ama yatırım çekemiyoruz. Geriye kalıyor portföy yatırımı, o da gelmez olmuş. Bakmayın son birkaç aydaki girişe, 2020’yi ekside kapatmışız, mevcutlar da çekip gitmiş. Çünkü yabancıya güven veremiyoruz, ekonomik oynaklık çok fazla. Son çare çok yüksek faiz vererek borçlanmak zorunda kalıyoruz.

Vergi toplayama ya da toplamayı tercih etme, borç al; döviz kazanama ya da yatırım çekeme, borç al!

Gelecek yıllara ipotek koya koya ilerliyoruz!

Tüm yazılarını göster