Nereden nereye savrulduk!
✔ Geçen yıl kasım... İç borçta her 100 lira anaparaya karşılık 65 lira faiz ödemek gerekiyordu.
✔ Bu yıl kasım... İç borçta her 100 lira anaparaya karşılık artık 142 lira faiz ödemek gerekiyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı resmi veriler, sanki atılan bazı adımların, alınan bazı kararların pek işe yaramadığını, hatta tam tersi yönde bir etki doğurduğunu, en azından durumun kamu maliyesi adına böyle olduğunu gösteriyor.
Faiz geçen yıldan beri indiriliyor; arada uzunca bir “dinlenme” dönemi olmuşsa da genel yön aşağı. Merkez Bankası’nın politika faizi bugün de muhtemelen yüzde 9'a çekilecek. Bir yıl önce eylülde yüzde 19 ile başlanan faiz yolculuğu şimdilik yüzde 9’da duracak.
İyi güzel de faiz böyle aşağı çekilirken nasıl oluyor da Hazine'nin ödeyeceği iç borcun faiz yükü tam ters yönde hareket edip artıyor?
Sakın Merkez Bankası faizi indirildiği için Hazine’nin yükü artıyor olmasın!
Öyleyse ne anladık Merkez Bankası faizini indirmekten!
Hem Hazine’nin yükündeki artış öyle az buz bir tutar ve oran değil ki...
Nereden nereye gelinmiş...
Geçen yılın kasım ayı başında 1.2 trilyon lira olan Hazine’nin iç borç anapara yükü bu yıl aynı tarihte 1.8 trilyona çıktı. Yüzde 50 artış var. Bu dönemdeki enflasyon dikkate alınırsa gayet makul bir artış.
Peki ya faiz yükü? Geçen yıl kasım ayı başında 1.2 trilyon lira düzeyinde olan anapara borcunun toplam faiz yükü 781 milyar liraydı.
Bu 781 milyar lira borç ödeme projeksiyonunu gösteriyordu. Bu kasıma geldik; anapara 1.8 trilyon lira ama faiz yükü artık tam 2.6 trilyon lira.
Anaparanın yüzde 50 arttığı bir dönemde bu anaparanın faiz yükünde yüzde 228 artış!
Niye, çünkü faiz düştü!
Yok yok yanlış değil, bütün bunlar faiz düştüğü için oldu.
Merkez Bankası’nın faizi aşağı çekilince bir dönem Hazine daha yüksek faizle borçlanma zorunda kaldı. Sonra sabit faizle borçlanamaz olan Hazine bu sefer iç borçlanmayı dövize ve TÜFE'ye endeksli yapmaya başladı.
Sabit faizli borcun faiz yükü yüksek değil. Ama enflasyon ve dövize endeksli borçlanmada hesap başka türlü yapılmak durumunda. Bir yandan enflasyon yükseliyorken, bir yandan dövizin artacağı bekleniyorken faiz ödemesine ilişkin projeksiyonu doğal olarak bu artışlara göre yapmak gerekti ve karşımıza da işte böyle bir yük çıktı.
Faiz yükü azalabilir
Neyse ki bir teselli boyutu var. İç borç faizi için kasım ayı başında 2.6 trilyon lira olarak hesaplanan ödeme projeksiyonu mutlaka ödenecek tutarı göstermiyor.
Bu tutar, mevcut anapara borcunun yapısına bakılarak ve gelecekteki enflasyon ve döviz kuru artışı varsayımı dikkate alınarak ortaya konulan bir tahmin.
Dolayısıyla gelecekte enflasyonu aşağı çekebilirsek, dövizin artmasını önleyebilirsek, hele hele dövizi biraz da geriletebilirsek 2.6 trilyonluk faiz yükünü hafifletme şansımız olacaktır.
Denge nisanda bozuldu
İç borç anapara yükü ile faiz yükü ilk kez bu yıl nisan ayında yer değiştirdi. Veriler ayın ilk günündeki durumu yansıttığı için bu durumun nisanın ilk günü yaşandığını belirtelim.
Nisana gelinceye kadar doğal olarak anapara borcu faizin üstünde seyrediyordu. Geçen yıl başlatılan faiz indirimiyle denge bozuldu, bozuldu ve nihayet nisanda böyle bir durum oluştu.
Enflasyon arttıkça ve dövizdeki yükselme sürdükçe anapara ile faiz arasındaki makas da giderek açıldı.
İşte son durum... Faizi aşağı çekecek gelişmeler yaşanmazsa kasımdaki duruma göre her 100 liralık iç borç anaparasına karşılık 142 lira faiz ödenecek.
Geçen yıl kasımda 100 lira anaparaya karşılık 65 lira faiz ödemek yetiyordu.
2020’YE KADARKİ DÖNEMİN KIYMETİNİ BİLEMEDİK!
İç borç anapara-faiz dengesinin ne zaman bozulduğu belli ama biraz daha geriye uzanıp önceki yıllara bakınca hayıflanmamak elde değil.
2012’den bu yana olan döneme bakıyoruz da kendi halinde ve dingin bir şekilde giden anapara yükü 2019’dan başlayarak artma eğilimine girmiş. Ama yine de öyle kayda değer ölçüde değil, hele hele kaygı verecek boyutta hiç değil. Sonra yön belirgin olarak yukarı dönmüş ve 2020, 2021 ve bu yıl aynı eğilim sürmüş.
Anapara borcu bu yıla gelinceye kadar artıyor artmaya da yine de faizle yan yana getirildiğinde çok “masum” kalıyor.
2020’de anapara borcunun yarısı kadar bir faiz yükü söz konusu.
Bugünkü durumu ise aktardım. Artık 100 lira anapara öderken 142 lira faiz ödemek gibi bir duruma gelinmiş.
Tekrarda yarar var; bu faiz yüküne karşı tek umut işleri yoluna koyup enflasyonu düşürmek ve döviz artışını durdurmak. Bu sağlandı sağlandı, aksi halde bu faiz yükü hepimizi ezip geçecek demektir.
Şu an, gelecek bir anlamda ipotek altındadır. Eğer enflasyon daha da tırmanır ve bir kur şoku yaşarsak ne yazık ki bugünkü tablo bile aranır hale gelecektir.