Gökhan YURDAKUL
Gümrük kıymeti kavramı gümrük mevzuatı içerisindeki belki de üzerinde en çok tartışma ve ihtilaf gerçekleşen konusu. Sebebi ise ithal eşyasının gümrük kıymetinin ticari işlemin koşullarına göre belirlenmesidir. Günümüzde, ticari işlemler binlerce farklı şekilde gerçekleşebildiği ve satışın şartları da zaman içerisinde değişebildiği için aynı eşyanın gümrük kıymeti bu koşullara göre değişebilmektedir. Özetle gümrük kıymeti tarife gibi statik bir kavram olmayıp, dinamik bir kavramdır. Eşyanın gümrük kıymeti kavramı için tek bir tanım düşünmek çoğunlukla hatalı değerlendirmeye yol açmaktadır. Gümrük Kanunu’nun 24 ila 31. maddelerindeki esasların uygulanması ile belirlenen değer demek kanımızca daha isabetlidir. Eşyanın gümrük kıymeti, yani ithalatta gümrük vergilerinin matrahı, eşyanın gerçek değeri olmayabilir, fatura bedeli olmayabilir, eşya için ithalatçının yaptığı ödeme toplamı da olmayabilir. Tüm bu saydıklarımıza birçok örnek vermek mümkün ancak bugünkü makalemizin konusu açısından bu konuda en çok zorlanılan konuların başında gelen hizmet faturalarına yoğunlaşacağız.
İşin özünde, gümrük kıymetinin bölünmesi yatmaktadır ve bu genelde, satın alma, gayri maddi haklar, Ar-Ge gibi farklı fonksiyonların farklı birimlerde veya tüzel kişiliklerde toplandığı global firma yapılarında daha çok ortaya çıkmaktadır.
Hizmet faturalarının gümrük kıymeti açısından değerlendirilmesinde 3 ana zorluk bulunmaktadır.
- Değerlendirme zorluğu: Doğaldır ki tüm hizmet faturaları gümrük kıymetinin konusuna girmemektedir ve yapılacak değerlendirme için genelde 30-40 sayfalık hukuki metinlerin satır aralarına kadar incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.
- Takip zorluğu: Bu tip faturalar büyük çoğunlukla ithalattan çok önce veya ithalattan sonra firmaya gelmekte olup yine büyük çoğunluğu gümrük operasyonları ile ilgili ekipler yerine muhasebe, satın alma, finans gibi farklı ekiplere gelebilmektedir.
Dolayısıyla hem takipte hem değerlendirme için doğru kanala intikal ettirilmesinde zafiyet oluşabilmektedir.
- Beyan yöntemi: İthal eşyasının gümrük kıymetinin tam ve doğru olarak ithalat esnasında beyan edilmesi zorunludur. Aksi takdirde vergi farkının yanı sıra vergi farkının 3 katına kadar ceza uygulanmaktadır. Bu itibarla, ceza ile karşılaşmamak için ithalat esnasında bilmediğimiz bir tutarı nasıl beyan edeceğimiz önem arz etmektedir.
Gümrük vergisi matrahının ve gümrük vergilerinin doğru tespit edilmesi için her halükârda yurtdışından alınan hizmet faturalarının ithal edilen eşya ile ilgili olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Buradaki ana referans noktamız Gümrük Kanunu’nun ilavelerle ilgili 27. ve hariç tutulacaklar ile ilgili 28. maddeleridir. Çok karşılaşılan, royalti, komisyon, genel anlaşma kapsamındaki çeşitli hizmetler için yapılan ödemeler, ithal eşyasının üretimi için ayrıca faturalanan işçilik, mühendislik, artwork, geliştirme gibi hizmetler için yapılan ödemeler gerekli şartları sağlıyorsa gümrük kıymetini artırıcı etki yaparken, komisyonların bir istisnası olarak satın alma komisyonu, finansman giderleri, eşyanın ithalatından sonra kurulumu ve bakımı gibi hizmetler için yapılan ödemeler de gerekli şartları sağlaması halinde azaltıcı etki yapmaktadır. Bu itibarla, gerek az vergi ödememek gerekse de gereğinden fazla ödememek adına söz konu faturaların doğru takip edilmesi, uzman ekiplerce değerlendirilmesi ve beyan yönteminin doğru belirlenmesi önem arz etmektedir.
Burada, beyan yöntemine bir paragraf açmak isabetli olacaktır. Yukarıda belirttiğimiz üzere ithalat esnasında tutarını bilmediğimiz ve elimizde faturası olmayan bir kıymet unsurunu nasıl ithalat esnasında eksiksiz beyan edebileceğiz? Tabi ki bu sorunun cevabı “mümkün değil” olacaktır. Ancak Gümrük Yönetmeliği’nin 53. maddesi bu konuda bir imkân sağlıyor. “İstisnai kıymetle beyan yöntemi” kullanılarak, varlığını bilinen ancak tutarı bilinmeyen kıymet unsurlarının ilgili fatura geldikten sonra herhangi bir faiz veya ceza söz konusu olmadan ödenmesi mümkündür. İstisnai kıymetle beyanının prosedürlerine ve çeşitlerine değinmek bu makalenin konusu değil ancak uygulamada bu hususta da titizlikle hareket edilmesi gerektiğini belirtmek isteriz. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, istisnai kıymetle beyan şerhinin ithalat beyannamesinde bulunması gerektiğidir, yani diğer değişle söz konusu hizmet faturaları ile ilgili değerlendirmenin ithalattan önce tamamlamış olması ve gerekli başvurunun yapılmış olması gerekmektedir. İşte burada daha anlaşmaların yapılma aşamasında ilgili ekiplerin gerekli iletişimi sağlaması, değerlendirmenin uzman ekiplerce zamanında yapılması ve gelecek faturaların hangi eşya ithalatları ile ilgili olduğunun takip edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, istisnai kıymetle beyan yöntemi dışında ithalattan sonra gelen ve gümrük kıymetini arttıran bir faturanın cezasız beyanı mümkün değildir. İyi senaryo yine de söz konusu unsurun firmaca tespit edilip Gümrük Kanunu’nun 234/3. Maddesi çerçevesinde “kendiliğinden beyana” konu edilip %90 ceza indirimi almaktır.
Son söz olarak, ithal eşyasının sadece KDV’ye tabi olduğu durumlarda gümrük kıymetini etkileyen faturaların KDV2 beyannamesine konu edildiği çok sık görülmektedir. Ancak bazı istisnai durumlar dışında bu unsurların KDV’sinin KDV2 beyannamesi ile ödenmesi firmaları gümrük yükümlülüğünden kurtarmamakta olup, bahsi geçen cezalar ile karşılaşma riski bulunmaktadır.
Peki, bahsettiğimiz risklerin bertaraf edilmesi için ne yapılabilir? Dış ticarette doğru işlem yapılmasının iki ana unsuru; işlem akışının doğru kanallardan gerçekleşmesi ve söz konusu işlemlerin mevzuatsal anlamda doğru değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu itibarla, özellikle global yapıdaki firmaların iş akışı analizi yapmasının bahsedilen unsurların gerek takipsizlik, gerek farklı birimlerce ilgili birimlere iletilememesi/zamanında iletilememesi gerekse de mevzuatsal değerlendirmesinin doğru kaynaklarla yapılmamasından kaynaklanan risklerin önüne geçeceği düşünülmektedir.