Dünya piyasaları bu yıl önce ABD-İran gerginliğinin etkilerini hissetti. Bu durum kısa sürdü. Ardından Çin’de korona virüsü çıktı. Bunun yansımaları sürüyor. Tabii başta Amerikan endeksleri olmak üzere, birçok borsa endeksi zirve seviyelere yakın duruyor. Ancak ABD’de; elektrik, su ve gaz dağıtımı yapan şirketlerin hisse senetlerinin oluşturduğu sektör borsa yatırım fonları da rekor tazeliyor. Bunlar risk alma iştahının zayıf olduğu dönemlerde, yatırımcıların güvenli liman olarak gördükleri defansif hisse senetleridir. Amerikalı yatırımcılar bir yandan yükseliş trendinin devam edeceğine inanıyorlar. Diğer taraftan satış dönemlerinde sağlam duran hisse senetleriyle risk yönetimi yapıyorlar. Virüsün, global ekonomiye olası etkileri hâlâ öngörülemiyor.
Piyasalarda sert bir satışın yaşanmamasında, Fed’in sürdürdüğü repo operasyonunun etkisi olabilir. Parasal genişleme programları ve repo operasyonuyla ilgili 2009’dan beri çok yazı yazdım. Bu operasyonların bir para basma hadisesi olmadığını, sadece bir varlık takası olduğunu belirttim. Fed bankalardan tahvil alıyor. Karşılığında likidite veriyor. Bankanın bilançosundan faiz kazandıran bir finansal varlık gidiyor. Yerine başka bir finansal varlık geliyor. Özel sektörün bilançosunun görünümü değişiyor. Ancak özel sektörün net varlıklarında bir değişim olmuyor. Parasal genişleme programlarının bir para basma olayı olduğunu zanneden yatırımcılar, tahvil ve bono gibi sabit getirili yatırım araçlarında yıllarca satış pozisyonu aldılar. Yükseliş beklentisinin aksine, enflasyon düştü. Faizler geriledi. Tahvil ve bono fiyatları arttı. Büyük paralar kaybedildi. Fed’in parasal operasyonları yürüten New York Fed’in eski başkanı Dudley geçen gün, ‘‘Fed’in mevcut repo operasyonu, bankaların rezervlerini artırıyor. Fakat hisse senedi almak için yeni bir kaynak yaratmıyor’’ dedi. Dudley, rezervlerin sistem içinde kaldığını, hisse senedi gibi riskli finansal varlıklara gitmediğini söylüyor. Dudley gibi piyasalara ders vermeye çalışmanın bir manası yok. Teorik açıdan haklı olabilir. Ama piyasalar bildiğini okuyor. Amerikan hisselerinde balon var mı yok mu tartışması sürüyor. Balon, bir finansal varlığın fiyatının makro temellerden koparak müthiş bir hızla yükselmesidir. Fiyatta yüzde 50’nin üzerinde düşüş yaşanma riski varsa bir balon oluşumundan söz edilebilir. Amerikan endekslerinin değerlemeler açısından biraz pahalı olduğu söylenebilir. Ancak fiyatlamaların, makro temellerden yoksun olduğu söylenemez. Bu açıdan bir balon olduğunu düşünmüyorum.
Fed repo operasyonlarını bu tempoda nisan ayının ortalarına kadar sürdürecek. Hazine bonosu alımları kademe kademe azaltılabilir. Bu süreç haziran sonuna uzayabilir. Bunun piyasalar üzerindeki etkileri önemlidir. Amerikan endekslerinin durumu risk alma iştahı açısından kritiktir. Bono alımlarının iyice yavaşlamasıyla endekslerde bir düzeltme hareketi yaşanırsa, Trump köpürebilir. Kasımdaki seçim öncesinde Fed kolay hedef hâline gelebilir.