Hikayeyi sadece FOMC sanmak

Orkun GÖDEK Bakış Açısı

İnsan yapısının en fazla zorlandığı nokta değişen gerçekleri kabullenmesidir. Bunu gerek yatırımcı gerekse masanın diğer tarafında analist olarak farklı şekillerde deneyimlemek mümkündür. Yaşam döngüsü içerisinde başımıza gelenlerden çıkardıklarımıza gün sonunda “tecrübe” diyorsak, bu durumu optimuma yakın şekilde yatırım davranışlarımıza da yansıtmak gerekir.              

Pandemi öncesindeki süreç hepimiz açısından farklı bir yatırım dünyasını işaret ediyordu. Sonrasında pandemi ile değişen koşullara ayak uydurmaya çalıştık. Daha önce görülmemiş büyüklüklerdeki parasal ve maliye genişlemeleri adımlarını anlamak, uygun pozisyonları almaya çalışmak ve bunu anlatmak hepimizi zorladı. Devamında ise pandemiden çıkış fazı başladı. Yine bambaşka bir evren, yine deneyimlenmemiş gelişmeler.          

Enflasyonun geçiciliği-kalıcılığı tartışmaları dünyanın neredeyse tamamına yakın kısmında büyük oranda hallolmuş durumda. 2000 sonrasındaki dezenflasyonist süreç ve bunun gelişmiş-gelişmekte olan ülkelere her anlamda sağladığı oyun alanı en azından yakın gelecek içerisinde geçerli olmayacak. Eğer bugün ECB’nin dahi istemeyerek ve fakat kendi banka kredibilitesini sağlamak adına faiz artırım sürecini üstelik kendi tarihinde görülmemiş boyutlarda ilerlettiği bir sürecin içerisinden geçiyorsak, durumun ne denli kritik olduğunu anlamak üzerine inatlaşmamakta fayda olduğunu bilmek gerek. Yarın, belki düne kıyasla mevcut enflasyon seviyelerinin biraz daha düşük olduğunu işaret edecek. Ancak, yapısal dönüşümdeki sıkıntı ve dezenflasyonist süreç içerisinde olan kimi olguların artık geçerli olmadığı gerçeği para ve maliye politikalarının da bu eksende dönüşüme maruz kalmasından başka bir pozisyonu karşımıza çıkarıyor. Üzgünüm, ancak durum bu.                 

Yeni haftanın piyasalar açısından tablosu ciddi anlamda sıkıntılı. Hikayenin merkezinde Fed’in olmadığını söylemek hata olur. Bir o kadar hatalı diğer yorum ise tüm problemin Fed kaynaklı olduğudur. Mevcutta küreselin her noktasında –birkaç istisna hariç- politika faizleri kararlı bir şekilde yukarı yönde güncelleniyor. Enfl asyonun çıkış noktasının arz kaynaklı olduğu gerçeği kadar, talebin de günahkarlardan birisi olduğu ve beklentileri çıpalamaktan başka bir seçeneğin masada yer almadığından hareketle faiz hadlerinin yükseliş şeklinde baskılanması gayet normal. Belli ki ve kabul edelim ki bu süreç kolay kolay masadan kalkacak gibi görünmüyor.               

Bugün merkez bankacılığı iletişimi artık bambaşka bir evrene geçmiş durumda. Bernanke’nin mortgage krizi ile araladığı kapı aralardaki yol kazalarına rağmen artık akıntıya ters kürek çekmekte inatlaşan örnekler hariç sonuna dek açık. Bu nedenle attıkları adımlar kadar, atacakları, atabilecekleri, sözle iletişimleri ve bunu nasıl gösterdikleri gibi farklı detaylar fiyatlamalara şekil veriyor.      

Eylül ayı FOMC toplantısına da bu eksende bakmakta fayda var. Tamam; Jackson Hole sempozyumundan bu yana bildiklerimiz listesinin ilk sırasında 2023 faiz indirimi ihtimalinin masadan kalkması durumu var. İşte tam da bu noktada Fed’in şahane iletişim çerçevesi ile karşılaşıyoruz: Başkan Powell’ın basın toplantısını “Jackson Hole’dan farklı bir noktada değilim” cümlesiyle açması. Nedir? Kararlılıktır. Bunu iki farklı kanaldan gösterebilirsiniz: i) politika faizinde üçüncü kez +75bp hamlesinin gelmesidir ki kendi tarihindeki en kararlı sıkılaşma döngülerinden birisi içerisinden geçiyoruz ii) ne düşünürseniz düşünün; tarih erken indirim hataları ile dolu olduğundan biz buna düşmek istemiyoruz.                   

Daha yavaş hızda büyüyen ABD ekonomisi, daha yüksek faiz hadleri, daha değerli Amerikan doları ve bir şekilde çıpalanmış olan enflasyon beklentileri. Hepsi kendi içerisinde ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken detaylar. Her ne kadar “bilmek güç” dese de Başkan Powell, Amerikan ekonomisi için resesyonun toplantı içerisinde ciddi anlamda tartışıldığı kanaatindeyim. Zira büyümenin 2022 için %0.2’ye dek çekilmiş olması ve 2023 GSYH aralıklarının yüzde -0.3 ile yüzde 1.9 arasında şekillenmesi bunun göstergesi. Bu köşedeki son yazıyı klasiklerin iyi olduğu hatırlatması ile tamamlamıştım. Değişen bir şey yok. ABD’de para politikasının sıkılaştığı ve bu eğilimini artırarak devam ettireceği ortamda denklemdeki diğer üyelerin nasıl tepki vermesi gerektiği bilinen bir klasiktir.              

Bu senaryoda işler her zaman arzu edildiği şekilde gitmeyebilir. Sorun gibi görünse de sorun değildir. Doğrudur; faiz artırımına rağmen euro 20 yılın, pound 1985’ten bu yana en düşük noktalara ulaşmıştır. Oysaki BOJ uzun yılların ardından FX piyasasına satış yönlü girip JPY değerini korumaya, PBOC ise yuanı fixing ile korumaya çalışırken. Nedir? Her piyasa işleminin kendi içerisinde bir hikayesi ve beklentisi olduğu unutulmamalıdır. Net/net ikna kabiliyeti ve kredibilite önemlidir. Değerlidir.

Tüm yazılarını göster