Hidrojen işi tutar mı?

Mehmet KARA ENERJİ GÜNDEMİ

Son dönemde enerji alanında sıkça gündeme gelen konu başlıklarından biri hidrojen. Bunun en önemli nedeni, insanoğlunun iklim değişikliğine karşı yürüttüğü çözüm arayışı. İşte bugünkü konumuz olan hidrojen de, tüketimi sırasında çevreyi kirletmeyen bir enerji kaynağı olarak görülüyor. Yakılıp da enerjisi alındığında yan ürün olarak sadece bir miktar su ortaya çıkıyor.
İyi de madem öyle, evrenin kütlesinin yüzde 75’ini oluşturduğu söylenen bu enerji kaynağının kullanımı neden yaygınlaşmadı bugüne kadar? Uzun uzun cevaplanabilecek bir soru bu ama yerimiz ve zamanımız kısıtlı. Enerji kaynağı olarak kullanabilmek için hidrojenin saf halde edinilmesi lazım. Ancak saf hidrojeni elde etmek için bazı işlemler gerekiyor. Hidrojen en fazla doğalgaz, ham petrol ve kömürden, yani fosil enerji kaynaklarından ve bir de elektroliz yolu ile sudan elde ediliyor.

Hidrojeni gündeme getiren en önemli faktörün iklim değişikliği ile mücadele olduğunu söylediğimize göre ilk üç kaynağı bir tarafa bırakıp sonunucusuna bakalım.

Sudan hidrojen elde edilmesini sağlayan elektroliz aslında zor bir işlem değil. Orta öğretim fen bilgisi kitaplarında anlatılan, hatta öğrencilere laboratuvarlarda gösterilebilen bir işlem bu. Basit olmasına basit de, asıl önemlisi maliyeti.

Elektroliz için elektrik tüketmek gerekiyor. O halde gelecek için güvenilir ve temiz bir enerji kaynağı olarak gösterilen hidrojenin gerçekten böylesine ulvi bir görevi üstlenip üstlenemeyeceğini anlamak için tüketiminden çok üretimine odaklanmak gerekiyor.

Diğer hidrojen elde etme yollarını bir yana bırakıp elektrolize odaklanmaya karar verdiğimize göre şimdi işimiz bunun maliyetini hesaplayıp, bu alanda yatırım yapmanın fizibıl olup olmadığına bakmak. Aslına bakarsanız günümüzde bir girişimciye gel hidrojene yatırım yap denildiğinde buna olumlu yaklaşmasını beklemek zor. Öyle ya, elimizde elektrik varsa neden onu doğrudan kullanmak yerine hidrojen elde etmek amacıyla kullanarak dolambaçlı bir yolu tercih ediyoruz?

Peki buna rağmen neden dünyada herkesin dilinden düşmüyor bu hidrojen? Döndük yine başa, iklim değişikliği ile mücadelede bir araç olabilme ihtimalini seviyor insanlık bu maddenin. Peki nasıl?

Bir kere hidrojen kullanılırken temiz. İkincisi hidrojen yakıldığında açığa çıkan enerji çok yüksek, doğalgazdan ve LPG’den bile. Üçüncüsü hidrojeni elde ettikten sonra saklamak ve ihtiyaç halinde kullanmak da mümkün. Üçüncüsü hidrojeni hem doğrudan üretim proseslerinde hem de başka enerji türlerine çevirerek kullanabilmek kolay. Örneğin doğalgaz, LPG, bütan, propan ve metanı kısmen ya da tamamen ikame edebilecek bir enerji türü hidrojen. Dönüştürmek derken, elektriği da saklamak ve istediğiniz zaman kullanmak mümkünken neden hidrojen olarak depolayasınız ki?

İşte buna da batarya teknolojilerinin yol açacağı geri dönüşüm ve bertaraf sorunları gerekçe gösteriliyor. Hidrojen için kullanılabilecek tank, tüp ve benzeri lojistik çözümleri can alıcı bir geri dönüşüm sorunu yaratmayacak. O halde geriye, hidrojeni elde etmek için kullanılacak elektriğin kaynağını sorgulamak kalıyor. Güneş ve rüzgar gibi kesintili elektrik üretim kaynaklarını daha fazla devreye sokabilmenin önündeki engel neydi? Depolama. İşte hidrojen, saydığımız özellikleriyle bu iki kesintili kaynağı kesintisiz hale getirebilecek nitelikleri haiz bir enerji kaynağı.
Gerisi teknolojiye ve maliyete kalıyor. Bundan 30 yıl önceki maliyetlerine bakarak kaç kişi güneş ve rüzgar enerjisinin bugün geldiği noktayı hayal edebilirdi? O halde hidrojen neden geleceğin enerji sepetinde baş köşeye oturmasın?

Tüm yazılarını göster