Son 5-6 yılda yukarıdakine benzer en az üç tane başlık atmışım. Her yazının sonunu da “Enflasyon herkesi etkiler ama en fazla düşük ve orta gelirliler hisseder” diye bağlamışım. Ankara temsilcimiz Maruf Buzcugil’in pazartesi günkü “Hissedilen enflasyon açıklananın 2 katı” başlıklı yazısını görünce aklıma yine aynı başlık geldi.
Maruf’un haberine göre Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK, hissedilen enflasyonun açıklanan enflasyondan 2 kat yüksek olduğunu hesaplıyormuş. Buna göre geçen yıl için yüzde 64,7 olarak hesaplanan tüketici enflasyonu vatandaşlar tarafından yüzde 129,4 dolayında hissedilmiş. TÜİK bu hesaplamayı yaparken Tüketici Eğilim Anketi’nde ortaya çıkan vatandaşların tüketim alışkanlıkları ve harcama kalıplarını dikkate almış.
TÜFE, TÜİK tarafından takip edilen temsili bir sepettir. İçinde fiyatları düzenli olarak izlenen mal ve hizmetler yer alıyor. Tüm illerde bulunan 27.411 işyeri ve 5.246 konuttan toplanan 564.710 fiyat üzerinden hesaplanıyor. Bu anlamda TÜİK’in her ayın başında açıkladığı enflasyon rakamları sabit bir mal ve hizmet sepetinin maliyetindeki değişikliği ölçüyor ama aslında yaşam maliyetini tam olarak ölçmüyor.
Tüketim alışkanlıkları ve kalıpları gelir düzeyi ile yakından ilgilidir. Mesela düşük gelir grupları ya da yoksullar bütçelerinin “oransal” olarak büyük bir kısmını gıda ve konut gibi zorunlu ihtiyaçlara ayırırken, gelir düzeyi arttıkça bu tip temel ihtiyaçların oranı azalır; giyim, ayakkabı, kültür, mobilya, eğlence gibi harcamaların payı artar.
Herkesin tüketim kalıbı farklı olduğu için herkesin TÜFE’si farklıdır. Zengin ile yoksulun enflasyonu aynı değildir. Genellikle düşük gelirliler enflasyonunu daha şiddetli hissederler. Bu açıdan farklı tüketici gruplarının hissettikleri fiyat değişiklikleri çok farklı çok daha ağır olabiliyor. Geçen yıl sonu itibariyle yıllık enflasyon yüzde 64,7 olarak açıklandı. Ancak gıda fiyatları yüzde 72, ulaştırma yüzde 77, sağlık yüzde 80 arttı. Yani düşük gelirlilerin harcama sepetinin fiyatı yüksek gelirlilerin sepetine göre oransal olarak daha fazla arttı. Diğer bir deyişle zengin ile yoksulun enflasyonu zaman içinde farklılaştı.
Bu arada hissedilen enflasyondaki farklılaşmayı zengin ve yoksullar başka bir açıdan da farklı hissetmeye başladılar. Mahfi Eğilmez bu hafta bloğundaki yazısında bir başka soruna dikkat çekerek Türkiye'nin yüksek enflasyon çıkmazı sonrası "skimpflasyon" ve "shrinkflasyon" girdabına girdiğini yazdı. Skimpflasyon, üreticinin ürünün kalitesini düşürmesi ve shrinkflasyon ise ürünün gramajının düşürülmesi. Mahfi Eğilmez, özellikle gıda ürünlerinde yaşanan bu durumun nihai tüketici için büyük bir sorun teşkil ettiğine işaret ediyor.
Kısacası; düşük gelirliler enflasyonu daha fazla hissederlerken, aldıkları ürünlerin kalitesi de bozulmuş.