Herkes Kadın Voleybol Takımı’na mı sponsor oldu!

Volkan AKI Türkiye ve dünyada dönüşüm

Kadın Voleybol Takımı’mızı gönülden kutluyorum. Daha fazlasının yapabilme potansiyelleri vardı ama sakatlıklar, şansızlıklar biraz da formsuzluk belki buna engel oldu. Bu yıl olmadı o kadar önemli bir yol açtılar ki, dünya şampiyonluğu, Avrupa şampiyonluğu pek çok başarıyı hanelerine yazdılar…

Şimdi başka nesiller geliyor onların bu başarıları devam ettireceğine inanıyorum. Tabii başarıya, milletçe sevinmeye ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu da görmüş olduk. İletişim tarafından, pazarlama ve sponsorluk tarafından da bu ihtiyaç görüldü… Kurumların, markaların tabii biraz çizgi dışı düşünmeye, kendilerinin katkıları olacak başarılı işlere yatırım yapmaları kendi iletişimleri için değerli… Görülüyor ki markalar, şirketler, kurumlar toplumsal anlamda etkili sponsorlu ve proje bulmakta zorlanıyorlar. Kadın Voleybol Takımımıza yağan sponsorluklar bunu gösteriyor. Markaları-şirketleri eleştirmiyorum ama işin kolayına da kaçmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu kadar üst üste sponsorluk, kim ana sponsor algılamak zor, kaç tane var? Ayrıca siz neden sponsor oldunuz? Sizin buradaki geçmişiniz ya da geleceğe dönük stratejiniz nedir? Yoksa para ver görünür ol bu kadar büyük markalar için derinliği olmayan, stratejik olmayan bir yaklaşımı içeriyor. Reklamlara bakıyorum bir de tebrik reklamlarını da katarsanız iletişim açısından iş çorbaya dönüyor. Ayrışmak kendini anlatmak da oldukça zor... Kuşkusuz takıma değer olarak, Federasyona projeler anlamında katkıları olacaktır. Ama biraz da çalışıp özel ve marka kimliklerine uyan işler de yapılabilir. 

Örnek, tamamen yakaladıklarımdan biri, başkaları da vardır ama sayıları az… Sportive/Arena’nın olimpiyat tarihinde ilk final yüzen ve gençler dünya rekoru kıran 16 yaşındaki Kuzey Tunçelli’ye sponsor olması güzel iş… Katkı büyük, attığınız taş bir yere varıyor. Tabii iyi şekilde devamını getirmelerini umuyorum… Belki böyle doğru tespitler ile milli ya da ulusal ölçekte başıralara katkılar da artacaktır. Şirketlerin benzer şekilde sürdürülebilirlikte yaptığı işlere de bakıyorum gerçekten ya birbirine benziyor ya da ortak değere katkısı düşük… Proje üretmek ve konsept geliştirmek gerçekten önemli, bu konularda şirketlerin daha derin ve stratejik düşünmeleri gerekiyor. Tabii böyle yetkinliklere sahip olmaları ve potansiyelleri görebilmeleri önemli. Doğru işler, hem kendilerine katkı, hem de topluma değer yaratmaları açısından daha yüksek etkiler bırakabilir. Nice güzel başarılı projelere diyelim…

Yeni ekonomiye ayak uydurmalıyız…  

Instagram sonunda açıldı, Roblox ise hala kapalı… Orada da sebep olarak da çocukların istismarına yol açabilir gerekçesi var. Üstelik Adana 6. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla bu platforma erişim yasaklanmış. Şimdi tüm bunlar yenidünyayı okuyamama ya da sadece bir yönüyle okumayla alakalı… Ben daha önceki yazılarımda cep telefonlarındaki ve iletişimdeki vergilere de karşı çıkmıştım. Mobil hayatın yenidünyanın bir parçası, biz hep bunu tüketiyoruz diye yasaklamak çok anlamlı değil. Akıllı telefonlar dünyanın yeni iletişim platformu ve gelecek orada oluşuyor. Bu cihazları üretememek de bizim eksikliğimiz. Aynı şekilde sosyal medya platformları Roblox gibi yeni uygulamalar yenidünyanın rekabet alanı. Üstelik gençler bunlar üzerinde çalışarak gelişiyor. Ekonomik değer zaten çok yazıldı çizildi, bunlar artık geleceğin ekonomisinin bir parçası. Yasakçı zihniyetin Türkiye ekonomisine verdiği zararın ise tarafı yok. Yabancı sermaye Türkiye ‘güven’ unsuru nedeniyle gelmiyor. Tarihimizin en düşük seviyelerindeyiz. Güven sadece ekonomide yaşadığımız kriz ortamı değil… Bir günde kararların değiştiği ekonomilerde kimse oyuncu olmak istemez. İnstagram’a yaptığımızı teşviklerde de yapıyoruz. Hukukta da yapıyoruz… O zaman işte krizlerden çıkmamız kolay olmuyor. Kaynak yaratmakta zorlanıyoruz. Üstelik yeni ekonominin temeli, “girişimci”, “yaratıcı”, “teknoloji” odaklı olması. Temel bu üç unsur… Çocuklar gençler dünyada Roblox’da oyun tasarlıyor. Bizim yeni ekonomideki en başarılı girişimlerimiz oyun sektöründe. Startup’lar tüm bu dünya ile bütünleşmiş çalışıyor. Yani konu sadece yasakçılık değil… Gelişimin önüne set çekmek kimi yerde ise kendi ayağımıza kurşun sıkmak… 

ABD yaz aylarında ilkokul çocuklarına yazılım kursları açıyor. Çocuklar kendi istedikleri oyunları, uygulamaları tasarlıyor. Sosyal Medya platformları artık tüm dünyanın iletişim gücü ve biz de ekonomide rekabet edeceksek bunları kullanmak zorundayız. E-ihracat gibi önemli kanalları buradan kullanabiliyoruz. E-ihracat demişken vergileri yükselttik KOBİ’lere fayda sağlayacak deniyor. Gerçekten gülüyorum çünkü zaten biz o maliyetlere üretemiyoruz ve KOBİ’ler her koşulda onlarla rekabet edemiyoruz. Biz KOBİ’leri e-ihracata açmamız lazım. Vergi koyarak o KOBİ’ler ayakta kalmaz. Diğer taraftan yarın onlar da bize vergi koyarlar. 

Türkiye’nin çıkışı da bu noktalarda... Çağın tüm gereklerini kullanarak rekabet etmeliyiz. Her şeyin de önünü açmalıyız. Gerekiyorsa bunlarla ilgili kendi uygulamalarımızı üretmeliyiz. Evet, her şey yüzde 100 güvenli değil ve sakıncaları var. Fakat yasaklama anlayışıyla bir yere varmak mümkün değil… Bu platformlar yüzlerce ve bunun yasaklayarak önüne geçemeyiz. O yüzden gençleri bilinçlendirmek, toplumları bu konuda aydınlatmak daha önemli… Rekabette onların silahlarını gerekirse kullanmak durumundayız.  Ayrıca eğer tedbir alınacaksa bunu artık uzman hukuk oluşumlarını hayata geçirmek gerekiyor. Bilişimle ilgili hukuk uzmanlıkları ve özel mahkemelerle kararların alınması daha doğru bir yaklaşım… Adana’da bu konuda uzmanlığı olmayan herhangi bir mahkeme ile değil… İşte eğer bunu yaparsanız size adam niye gelip yatırım yapsın… Geleceğin Türkiye’si için bunları artık aşmalıyız. 

MB’nin duruşu çok güvenli! 

Merkez Bankası’nın geçen haftaki Enflasyon Raporu toplantısı ile ilgili de birkaç satır söylemek istiyorum. TV’lerde yaptığım yorumlarda zaten ayrıntılı anlatıyorum çok ayrıntılı. Burada bir analizden çok yaklaşımla ilgili birkaç şey söyleyeyim… Ne olursa kim yaparsa yapsın iyiyi desteklemeliyiz. Bence son yılların en güvenli basın toplantılarından biriydi. MB tüm stratejilerinde hiç geri adım atmadı. Piyasayı ve ekonominin oyuncularını kendi hedeflerine uyuma davet etti. Ben bu duruşu çok başarılı buluyorum. Zaten tüm piyasa oyuncuları da bunu olumlu karşılıyor. Gerçeklerle hedefler yakınsar mı? Eğer siz ısrar ederseniz en azından arasında boşluk en aza inecektir… Kararlı tutumun devam etmesini bekliyorum. Yılsonunu hep birlikte göreceğiz. Ben hala faizlerde düşüş rallisi için erken olduğunu düşünüyorum ve 2025 başında ancak bu moda geçebileceğimizi düşünüyorum. Ama umarım her şey o kadar yolunda gider ki, biz erken faiz indirimine gireriz. En erken benim beklentim Aralık…  Fakat MB Başkanı Fatih Karahan’ın “Faiz indirirken de sıkı para politikası devam eder” yaklaşımını çok önemli buluyor. Benim yine tek eleştirim MB’ye değil, ekonomi yönetimine, sadece Para Politikası odaklı bir çıkış değil, reel ekonomide gücü artıracak mikro reformlar, sadece tasarruf değil gelir artırıcı yaklaşımlar ve Türkiye için geleceğe yönelik güven verici ‘ekonomi hedefleri’nin de hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hep söylediğim gibi Türkiye ekonomide yeni bir hikâye yazmalı. Nerede, nerede nasıl büyüyeceğiz? Rekabette nerede güçlü olacağız… İşte yukarda yazdığım girişimci, yaratıcı, teknoloji odaklı yeni ekonomiyi nasıl oluşturacağız bunu tartışmalıyız… Şu sosyal medya kapatmaya harcayacağımız zamanı, yeni stratejileri yaratıcı girişimleri, ihracatta katma değeri nasıl artıracağımız tartışarak projelerle yaratarak geçirsek daha verimli… Yoksa derler ya ‘elin adamının’ yaptığı icadı tartışmakla ömür tüketiriz! 

Tüm yazılarını göster