✔ Herkes beklemeye geçmiş durumda. Nasıl geçmesin... Öyle bir seçim yapılacak ki, sonuca göre Türkiye'nin başta yönetim şekli, ekonomik tercihleri, her şey değişecek. Ya da mevcut haliyle devam edecek. O yüzden herkes beklemede...
Türkiye koşar adım seçime gidiyor. Mayıs ortasında sandık başında olacağız ama belirsizlik diz boyu!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis fesih yetkisini kullanmadığı takdirde bir kez daha aday olabilecek mi, tartışmalı...
Meclisin bu yetkiyi kullanabilmesi muhalefetin desteğine bağlı ama bu destek yok.
14 Mayıs, Cumhurbaşkanı’nın kararıyla olduğu takdirde Erdoğan nasıl aday olacak, o da tartışmalı...
Muhalefetin adayı kim olacak, henüz belli değil.
Seçim ilk turda sonuçlanmazsa ikinci tura kadar geçecek sürede bizi neler bekliyor; en çok kaygı veren de bu.
Böylesine bir ortamda ilerlemeye çalışıyoruz.
Sisten göz gözü görmüyor.
Herkes adeta el yordamıyla ilerleme gayreti içinde.
Bir kazaya uğramamak için de hız olabildiğince düşürülüyor.
Merkez Bankası ile TÜİK’in dün açıkladığı verilere bakıyoruz...
Tüm sektörler adeta diken üstünde, hani denir ya milim milim ilerlemeyi, çok temkinli hareket etmeyi tercih ediyor, diye; aynen öyle...
Reel kesimin ekonomiye duyduğu güveni ölçen endekse bakıyorsunuz; aralıktan ocak ayına geçişte biraz güven artışı var gibi görünüyor, o kadar. Aralıkta 101.6 olan endeks, ocakta 103.4’e çıkmış, hepsi bu. Ama geçen yılın ocak ayına göre belirgin bir gerileme var, onu da gözden kaçırmamak gerek. Reel kesim güven endeks geçen yıl ocakta 111.9 düzeyinde bulunuyordu.
TÜİK’in endeksleri
TÜİK de dün hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerinin ocak ayı sonuçlarını açıkladı.
Bu endekslere durağanlık ve kaygı hakim.
Genel endekslerde çok büyük bir hareket yoksa da, endeksin alt kalemlerinde gelecek kaygısının çok belirgin olduğu dikkati çekiyor.
Örneğin hizmet sektörü güven endeksinde ocak ayında aralık ayına göre düşüş yüzde 1.7 düzeyinde. Ama detay önemli. Son üç aydaki iş durumu ile son üç aydaki hizmetlere olan talep ocakta aralıkla aynı. Ne var ki gelecek üç aylık dönemdeki hizmetlere olan talep beklentisinde yüzde 5 düşüş söz konusu.
Örneğin perakende ticaret güven endeksinde son üç aydaki iş hacmi ve satışlar yüzde 5.8 artmış ama gelecek üç aydaki iş hacmi ve satışlarda yüzde 7.7’lik düşüş bekleniyor.
Örneğin inşaat sektörü güven endeksinde alınan kayıtlı siparişlerin düzeyi ocakta aralık ayına göre yüzde 7 artmış. Gelecek üç aydaki toplam çalışan sayısı beklentisini gösteren endekste ise yüzde 4.4 düşüş var. Çalışan sayısının düşeceğine dönük beklenti, kuşkusuz işlerin azalacağına dönük tahminin bir göstergesi.
Seçime kadar böyle
Anlaşılan seçime kadar, ne olursa olsun, herhangi bir ekonomik faaliyete girişirken ya da mevcut işleri yürütürken üç düşünüp bir adım atılacak.
Çünkü Türkiye hiç böylesine belirsizliklerle dolu bir seçime gitmedi.
Seçim en fazla işbaşındaki yönetimin değişmesiyle sonuçlanır. Ama şimdi öyle mi?
Şimdiye kadar hangi seçimden sonra ekonomi politikasının adeta temelden değişmesi söz konusu oldu?
“ekonomi">Ekonomi politikası da ne ki” diyebilirsiniz, çok da haklısınız. Türkiye’nin yönetim şekli değişecek belki de. Millet ittifakı kazandığı takdirde parlamenter sisteme dönülecek.
Para politikası tümüyle farklı uygulanmaya başlanacak. Para politikasının kalbinin attığı yer olan ve ne amaçla yapılmak istendiği hiç bilinmeyen, izah edilemeyen, bir mantığı olmayan, Merkez Bankası’nı İstanbul’a taşıma işlemi durdurulacak. Zaten banka şimdi bazı bölümleri Ankara’da, bazı bölümleri İstanbul’da adeta ucube bir yapıya dönüştü. Asıl ucube durum tabii ki bankanın gerçek işlevinden tümüyle uzaklaşmış olması.
İktidar değiştiği takdirde değişmesi kesin ya da muhtemel olan o kadar çok şey var ki...
Böyle bir ortamda hangi iş insanı radikal kararlar alır ve ona göre davranır...