“İlmühaber” adı verilen menkul kıymet, anonim şirketlerde pay sahipliğinin tevsiki ve pay sahipliği haklarının kullanımı açısından önem taşımaktan başka vergi uygulaması açısından da önem taşıyan bir hukuki belgedir. Bu konularda tarafıma çok sor geldiği için, konuyu ve görüşlerimi tekrar gündeme getireyim dedim.
Gelir vergisi uygulamasında bilindiği gibi halka kapalı anonim şirketlere ait hisse senetlerinin iktisabından itibaren iki yıl geçtikten sonra elden çıkartılması, verginin konusuna girmemektedir. Ticari işletmelere ait hisse senetlerinin satışı/devri de KDV’den istisnadır. Vergi uygulamasında hem idari anlayışta, hem de yargı anlayışında, Ticaret Kanununun ilmühaberleri hisse senedi yerine geçen menkul kıymet olarak kabul etmesinden hareketle, ilmühaberlerde hisse senedi gibi kabul ve mütalaa olunmaktadır.
Anonim Şirketler Hukuku açısından ilmühaber çıkartılması, pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin “pay senedi bastırılması” başlıklı 486. maddede düzenlenmiştir. Eski Ticaret Kanunumuzda hamiline ve/veya nama yazılı paylar için ihraç edilecek ilmühaberlerle ilgili ayrı ayrı düzenleme varken (md.411) yeni Ticaret Kanunumuzda konuyu düzenleyen 486. madde, bütün payların yerine, pay senetleri bastırılıncaya kadar geçerli olmak üzere, ilmühaber ihracına izin verecek şekilde kaleme alınmamıştır.
Anılan maddenin 2. fıkrası, hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasını düzenlemiş ve yönetim kuruluna pay bedellerinin tamamen ödenmesinden itibaren üç ay içinde hamiline yazılı hisse senetlerini bastırarak pay sahiplerine dağıtma görevi yüklemiştir. Fıkranın sondan ikinci cümlesinde ise “pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkartılabilir” hükmüne yer verilmiştir. İzleyen son cümlede ise “ilmühaberlere kıyas yolu ile nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır” hükmü yer almıştır. Bu son cümle konumuz olan bastırma veya ihraç açısından önemli değildir. Son cümle ilmühaberlerin devir usulü ve şekli bakımından önem taşımaktadır.
Madde, yönetim kuruluna nama yazılı pay senetlerini bastırma yükümlülüğü yüklememiştir. Sadece 3. fıkrada, azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senetlerinin de bastırılıp tüm nama yazılı pay sahiplerine dağıtıma zorunluluğu getirilmiştir. Nama yazılı pay senetlerinin bastırılmasını düzenleyen söz konusu 3. fıkrada, ilmühaberden söz edilmemiştir.
Teoride ayrıntıları çok az irdelenmiş bu madde ve düzenlemelerden anlaşılanları aktarayım.
- İlmuhaber sadece hamiline yazılı payların yerine geçmek üzere ihraç edilebilen bir menkul kıymettir(*).
- Hamiline yazılı paylar için ihraç edilecek ilmühaberler, nama yazılı nitelik taşımak durumundadır.
- Hamiline yazılı paylar için ihraç edilecek ilmühaberler, sermaye ödenmediği sürece ve nihayet pay bedellerinin ödenmesinden itibaren üç ay süre ile geçerlidir. Bu sürenin sonunda ilmühaberlerin akıbetinin ne olacağı, geçerliliğini koruyup korumayacağı kanunda belli değildir. Bence, bu sürenin sonunda paylar çıplak (senede bağlanmamış) paya dönüşür. Zira yönetim kurulunun üçüncü ay sonuna kadar ilmühaberleri pay senetleri ile değiştirmek zorundadır. Yönetim kurulu, bu yükümlülüğü yerine getirmemesinden doğacak pay sahibi zararını tazmin yükümlülüğü ile karşılaşabilir.
- Nama yazılı pay senetleri yerine geçmek üzere, ilmühaber çıkartılamaz. Çıkartılırsa geçerli olmaz. Şirket istediği her zaman doğrudan -pay bedellerinin ödenip ödenmediğine bakılmaksızın- nama yazılı pay senetlerini bastırıp dağıtabilir (*).
Ancak uygulamada şirketlerin, paylarının hamiline / nama yazılı olup olmadığına bakmaksızın, bir başka deyişle nama yazılı pay senetleri için de onların yerine geçmek üzere ilmühaber bastırarak hak sahiplerine dağıttığını hâlâ görmekteyim. Bunun nedeni ise 232 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğ’inde yer alan açıklamalar olarak gözükmektedir. Anılan Genel Tebliğ’de idari anlayış, ilmühaberin hangi tür hisse senedi yerine geçmek üzere ihraç edildiğine ilişkin bir ayırım yapılmaksızın açıklanmıştır. Söz konusu Genel Tebliğ 23.3.2000 tarihlidir. Buradaki idari anlayış, Genel Tebliğ’in yayımı tarihi itibariyle doğrudur. Ancak bu Genel Tebliğ açıklaması, yayımından yaklaşık 11 yıl sonra yürürlüğe giren yeni Ticaret Kanunu karşısında kısmen de olsa geçerliliğini yetirmiştir. Burada konunun, nama yazılı paylar için çıkartılan ilmühaberlerin ticaret hukukundan kaynaklanan geçersizliği nedeniyle, bunların devrinin menkul kıymet devri gibi değerlendirilemeyeceğinin ve payın iki yıl geçtikten sonra devri halinde dahi gelir vergisinin doğacağının açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. Aksi halde -mülga kanun zamanında çıkartılmış- Genel Tebliğ’e göre davrananların cezalı tarhiyatla karşılaşmaları pek muhtemeldir.
İlmuhaber konusunda Ticaret Bakanlığı’nın ve/veya Gelir İdaresi’nin bir açıklama tebliği yayınlamasında yarar vardır.
İleride özellikle pay devirlerinde vergi kaybının önüne geçilmesi ve yapılacak incelemelerde sorun yaşanmaması ve açısından söz konusu Genel Tebliğ’in ilgili bölümünün gözden geçirilerek yeni Ticaret Kanunu’na göre yeniden kaleme alınıp yayınlanmasında yarar görüyorum.
-------
(*) Aynı yönde bknz. Soner ALTAŞ, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirketler, Seçkin Yayınevi, Ankara 2022 (11. Bası), sf: 477-480