Toplam çalışma süresinin üçte ikisini üstlenen kadınlar, dünya gelirinin sadece yüzde 10'una sahip. Geçtiğimiz hafta TİSK'in ev sahipliği yaptığı Ortak Paylaşım Forumu'nda TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, ev ve bakım işleri dahil edildiğinde, dünyadaki toplam çalışma saatinin üçte ikisinin kadınlar tarafından gerçekleştirildiğini söylerken, buna rağmen dünya gelirinin sadece yüzde 10'unun kadınlara ait olduğunu ifade etmişti. Akkol, "Tabiri caizse, işi kadınlar yapıyor, geliri erkekler alıyor” yorumlarını yapmıştı.
Lean In ve McKinsey & Company tarafından yayımlanan "İşyerinde Kadınlar” raporu da, aslında ev ve bakım işlerinin kadınların ekonomik güçlenmesi önünde ne kadar büyük bir engel oluşturduğunu kanıtlar nitelikte. Araştırmaya göre, her dört kadından biri, COVID-19'un etkisiyle daha az stresli ve daha az maaşlı bir işe geçmeyi ya da işten ayrılmayı düşünüyor. Bunun başlıca nedeni kadınların karşı karşıya kaldığı bakım krizi. Bu sorun, salgın nedeniyle okulların ve bakımevlerinin kapalı kalmasıyla daha da derinleşmiş durumda. Facebook Operasyon Direktörü ve Lean In kurucusu Sheryl Sandberg, raporun şimdiye kadar görülen en endişe verici rapor olduğunu söylüyor. Sandberg, "COVID-19 kadınları inanılmaz derecede sert bir şekilde etkiliyor. İş gücünde kadınlar için kaydettiğimiz ilerlemeyi, COVID-19 nedeniyle kaybetme riski ile karşı karşıyayız” diyor.
Lean In ve McKinsey & Company araştırmasına göre, anneler, babalara oranla ev işleri ve çocuk bakımından üç kat daha fazla sorumlu. COVID-19'da bu durum daha da baskın bir hale gelmiş durumda. Ayrıca anneler, babalara göre, pandemi sırasında bakım sorumlulukları nedeniyle iş performanslarının olumsuz değerlendirilmesinden iki kat daha fazla endişe duyuyor.
Kadınlar “çift çift” vardiya çalışıyor
Sandberg, çocuk sahibi çalışan kadınların salgından önce de zaten çift vardiya çalıştığını, COVID-19 sonrasında ise "çift çift” vardiya çalışmak zorunda kaldıklarını ifade ediyor. Sandberg şöyle diyor: "Anneler COVID-19 sonrasında babalara oranla haftada 20 saat daha fazla ev işi ve çocuk bakımına harcıyorlar. Haftada yirmi saat daha fazla iş demek, tam zamanlı bir işin yarısı anlamına geliyor.”
Sandberg'in dikkat çektiği bir diğer konu da, kadınların erkeklerden daha yüksek bir performans standardına tabi tutulduğu ve bu nedenle COVID-19 şartlarının kadınların terfi ettirilmesini de zorlaştıracağı konusu. McKinsey, bu araştırma öncesinde yayımladığı başka bir analizde, dünya genelinde kadın çalışanların işlerini kaybetme konusunda erkeklere oranla 1.8 kat daha savunmasız olduğuna dikkat çekmişti. Bu analize göre, Küresel olarak toplam kadın istihdamının yüzde 4.5'i pandemi nedeniyle risk altında. Erkek çalışanlarda ise bu oran yüzde 3.8. Salgının en çok etkilediği konaklama ve yeme-içme sektörünün yüzde 54'ünü kadınlar oluşturuyor. Perakende ve toptan satış sektörlerinde de kadın istihdam oranı yüzde 43. Sanat, eğlence ve kamu yönetimi gibi diğer sektörlerde ise kadın istihdamı yüzde 46'yı buluyor.
Kayıt dışıyla birlikte, aile işlerinde para almadan çalışan kadınların oranı da oldukça fazla. Çocuk veya yaşlı aile bireyine bakan, yemek, temizlik gibi işleri yapmak zorunda kalan ya da ailenin çiftçilik işlerini yapan kadınların oranı dünya genelinde yüzde 75'i buluyor. Sonuç olarak McKinsey raporuna göre, sadece pandeminin etkilerini görüp, cinsiyet eşitliğinin sağlanması için harekete geçilmesi bile küresel ekonomiyi önümüzdeki 10 yılda 8 trilyon dolar daha fazla büyütebilecek. Sandberg'in dediği gibi; "Çocuklarınız okula giderken mümkün olanın, çocuklarınız evde eğitim görürken mümkün olmadığını anlamalıyız..” Şirketler de anlamalı....