Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’na (ITUC) göre, “Adil dönüşüm, yeşil ve onurlu bir istihdamı içeren, emisyonların net sıfır olduğu, yoksulluğun kökünün kurutulduğu ve toplulukların sağlam ve dayanıklı halde olduğu bir geleceğin önünü açan planları, politikaları ve yatırımları üreten ekonomi çapındaki bir süreç” anlamına geliyor.
Adil dönüşüm kavramı ilk kez 1990’larda Petrol, Kimya ve Atom İşçileri Sendikası liderlerinden ABD'li Tony Mazzocchi tarafından kamusal alanda kullanıldı. 1992’deki Rio İklim Zirvesi’nin ardından, fosil yakıtların iklim değişikliğine yol açtığının teyit edilmesiyle birlikte, Mazzocchi, hem emek hem de çevre hareketinin bir parçası olarak, “Dünyaya ihtiyaç duyduğu enerjiyi ve materyalleri sağlamak için her gün toksik maddelerle çalışanların, hayatlarında yeni bir başlangıç yapabilmek için gereken yardım elini hak ettiklerini” savundu.
14 STK’dan talep
Kömürün yerini yenilenebilir enerji kaynaklarının almaya başlaması ile birlikte, adil dönüşüm planlarının da daha hızlı bir şekilde devreye alınması gerekiyor.
İklim ve çevre alanında çalışan 14 sivil toplum kuruluşu, iklim krizi ile mücadele ederken hem iklimi hem de işçileri koruyan adil bir dönüşüm talep etti.
Yapılan açıklamada, iklim krizinin sebep olduğu yıkıcı etkilerin sınırlandırılması için dünya çapında alınan önlemlerin üretim ve tüketim biçimlerini değiştirdiği vurgulanırken, fosil yakıtlara dayalı karbon yoğun iş kollarının dönüştüğü ve yeni istihdam alanlarının ortaya çıktığı belirtildi.
“Türkiye kaçınılmaz olan bu değişim sürecinde adil dönüşüm planlarını hazırlamazsa, başta kömür, gaz ve petrol olmak üzere karbon yoğun sektörlerde çalışan işçilerin ve ailelerinin işsizlik ve zorunlu göç olmak üzere bir dizi sosyo-ekonomik sorunla baş başa kalma riski var” denilirken şöyle devam edildi:
“Hazırlıksız, piyasa koşullarının insafına terk edilmiş, ani bir dönüşüm değil, aksine planlı ve adil bir dönüşümle, işçilerin taleplerini gözeten, insan onuruna yakışır, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan, iklime uyumlu ve dirençli işler yaratabilir ve hiç kimsenin zarar görmemesini sağlayabiliriz.”
Çağrıya katılan kurumlar şöyle: Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Ekosfer, İklim İçin 350 Derneği, İstanbul Politikalar Merkezi, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği, Greenpeace Akdeniz, TEMA Vakfı, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Yeşil Düşünce Derneği, Türetim Ekonomisi Derneği, Fosil Yakıtların Ötesi, Avrupa İklim Eylem Ağı, Yuvam Dünya Derneği, Mekanda Adalet Derneği.