Yılbaşı, hediyeleşmenin en canlı olduğu dönemlerden biri. Kişisel hediye alışverişinin yanı sıra şirketler, kurumlar da kendi aralarında hediye alışverişi yapıyor ya da müşterilerine hediye veriyorlar. Coğrafyalara göre değişkenlik gösteren hediyeleşme kültüründe Avrupalılar daha çok yeme-içmeye yönelik kadeh, yemek takımı ya da süs eşyası olan kar küresi almayı tercih ederken, Türkler ve Ortadoğu coğrafyası daha dekoratif, evde süs eşyası olarak kullanılacak ürünler tercih ediyor. Pandemiden beri hediye pazarında bazı değişimler var Türkiye’de. Özellikle bu yıl enflasyonun da etkisiyle bütçeler kısılmış durumda. Şirketler ya alımlarını iptal ediyor ya da bütçelerini daha ekonomik kullanmaya odaklanıyor. Tüketicilerde de aynı trend söz konusu. Son 3 yıldır hediyelik eşya pazarında cirolar düşüyor. Peki pazarda nasıl bir gelişim söz konusu? Konuyu, Gelişen Ev ve Yaşam Eşyası Markaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Decorium’un da CEO’su olan Ahmet Çığır Şahin ile konuştuk.
“Kurumlar, bütçelerine dikkat etmeye başlıyor”
Decorium, hediye alanında kurumsal çözümler sunan bir firma. 1984 yılında İstanbul’da kurulan firma, Kurtköy’deki entegre üretim tesislerinde cam işleme alanında faaliyet gösteriyor. Ürün yelpazesi içinde günlük kullanıma yönelik ürünler ve lüks ürün grupları bulunuyor. Lüks ürün gruplarında, altın, gümüş, platin, cam kesme ve diğer süslemelerle el işçiliğinin öne çıktığı tasarım ve uygulamalar yer alıyor. Ahmet Çığır Şahin, “Hediyelik eşya alanlarına üretim ve hizmet veren bir kuruluşuz. Hediyeyi sadece ev hediyesi olarak düşünmeyin, kurumsal hediye alanı da oldukça geniş. Biz, çok fazla kurum ve kuruluşa kurumsal çözüm ortaklığı yapıyoruz. Hem kendilerinin talepleri doğrultusunda sıfırdan koleksiyon geliştirebiliyoruz hem de mevcut ürünlerimizi verebiliyoruz. Aynı zamanda logolu çalışmalar da yapabiliyoruz” diyor. Son 3 yıldır hediye alışverişinde bütçelerin daraldığını ancak hediyeleşmenin devam ettiğini söyleyen Şahin, “Gelir seviyesi, alım gücü hem tüketicide hem kurumlarda düşüyor. Kurumlar bütçelerine dikkat etmeye başlıyorlar. Burada da ya bazıları alımları iptal ediyor ya da bütçeleri düşürüyor. Ama herşeye rağmen ülkemizdeki hediyeleşme kültüründen dolayı özellikle kasım-aralık aylarında gerek züccaciye dükkanlarında gerek Decorium’da eylül- aralık dönemi çok yoğun geçiyor. Ancak her yıl adetsel anlamda düşüş görüyoruz. Bu nedenle daha kişiselleştirilmiş, daha niş ürünler yapma ihtiyacı ortaya çıkıyor” diyor.
“Çözüm, katma değerli üretim”
Ahmet Çığır Şahin, adetsel düşüşün cirodaki kaybını önlemek için daha katma değerli üretime yöneldiklerini açıklıyor. Şahin, şunları anlatıyor: “Niş ürünlerle, aradaki farkı kapatmaya çalışıyoruz. Daha kuruma ve şahsa yönelik ürünler geliştirerek, her yerde görülmeyen ürünler üreterek, insanları daha özel bir alana çekiyoruz.” Peki kurumlar, müşterilerine ya da çalışanlarına ne alıyorlar? Şahin, şunları söylüyor: “Bundan 3 yıl önce şirketler ürünler üzerindeki logolarını büyük kullanmayı çok severlerdi. Sonra bu furya değişti. Şimdi logolarını daha kibar bir şekilde ürünlerin köşelerine koyuyorlar. Logoları daha tüketici odaklı düşünerek uygulatıyorlar. Kurumlar müşterilerine daha çok plaket tarzı tabaklar, masa, duvar aksesuarları, gondol, kase gibi hediyeler alıyorlar. Bireysel tüketiciler de kupa, Türk kahve fincanı takımı, çay takımı, mutfak gereçleri, dekoratif eşyalar alıyorlar. Ama genel olarak en çok ilgi gören ürünlerimiz; el yapımı cam ürün çeşitleri, kadehler, karafl ar, bardaklar, şişeler, vazolar, tabaklar, mumluklar, ibrikler, aydınlatmalar, gondollar, kaseler, şeker kutuları ve diğer tüm cam ve porselenden oluşan ürünler. Ürünlerimizin %80’i cam ve %20’si porselen gruplardan oluşuyor.”
■ “Yurtdışında fiyat tutturmak zorlaşıyor”
Ahmet Çığır Şahin’e ihracatı da soruyoruz. Şahin, “İhracat iyi sayılır fakat önümüzdeki yıl biraz zor olacak gibi gözüküyor. Dolar bazlı maliyetlerimiz çok arttı. Ama aynı paralelde dolar artmadı ülkemizde. Bu da ihracatı zor hale getiriyor” diyor. Üreticilerin mutlaka ihracat yapması gerektiğinin altını çizen Şahin, “Bu kur maalesef mevcut şartlar altında yeterli değil. İhracatta rekabetçiliğinizi kaybediyorsunuz. Kısa vadede ihracatı sekteye uğratmamak için fiyat tutturmak için kurun artası lazım” diye konuşuyor.