Sektörlerinde öncü markaların yaptıkları her zaman önemli, onlar ilk adımları atıyor, diğer şirketlere örnek oluyor. Şimdi yaşadığımız çağda teknolojinin çok hızlı değiştiği bu dönemde, daha da önemli hale geliyor. Bilgi paylaşımı artık daha da kritik, “rekaberlik” yani bir yandan rekabet ederken bir yandan iş birliği yapmak artık ayakta kalma formüllerinden… Aslında dernekler, odalar bu bilgi paylaşımını kurumsal hale getirmek için de çaba sarf ediyorlar. Neden bu konuya girdim, mobilya sektöründe teknolojinin, yeniliklerin öncüsü şirketlerden biri olan Çilek Mobilya CEO’su Muzaffer Çilek ile hem bu konuları hem de hedefleri üzerine geniş bir sohbet yaptık. Buradan bugün bir özeti sizinle paylaşacağım… Bu sohbetimize aslında İnegöl’deki Çilek Mobilya tesislerini ziyaret ettiğimde karar vermiştik… MOYKON (Mobilya Yatak Sanayicileri ve Perakendecileri Konfederasyonu) ‘Mobilya Sektör Buluşmaları’ toplantısı sırasında ziyaret ettiğim fabrikadaki süreçlerde teknolojinin kullanımı gerçekten başarılıydı. Çilek Mobilya sektörün bu konudaki öncü markalarından biri… CEO Muzaffer Çilek zaten bunu başından beri hedef olarak seçtiklerini söylüyor. Onların stratejileri gelecekte ayakta kalmak için de örnek oluşturuyor.
Lider olma vizyonları vardı
Öncü olmak, yenilikçi olmak, açık ara liderlik gibi hedeflerle yola çıkmış bir şirket Çilek Mobilya… Kısaca hedefi böyle koyunca aslında ona giden yolu belirlemek daha kolay oluyor. Nerede rekabetçi olabileceklerini çok iyi belirlemişler. O yüzden Çilek Mobilya’nın Muzaffer Çilek’in şirket için yaptıkları örnek bir şirket strateji oluşturuyor. Muzaffer Çilek bu süreçleri şöyle aktarıyor:
“Lider olma vizyonumuz vardı. Bulunduğumuz alanlarda, tek, açık ara, öncü olmak gibi hedefimiz vardı. Orada da öncü olduk. Turquality’de öncü olduk, perakende de kendi yazılımlarımızla öncü olduk, yalın üretim/yalın ofise de geçtik orada da bir öncülüğümüz var. İlk Ar-Ge merkezi teşvikleri çıktığında ilk önce tasarım çıkmıştı. Biz de tasarım ofisini kurduk. Ardından Ar-Ge merkezini kurmuş olduk. İkisini de ilk kuranlar olduk. Sektörümüzde hala düşünenler var. Fikir lideri ve öncü olmamız sektörde bizim en büyük özelliğimiz oldu… Hep öyle anılıyoruz. Her zaman en iyisini yapar, ilk önce o yapar. Sonra bizler arkadan geliriz diye sektörümüzde bir algımız var. Sektörün gelişmesine katkı vermeye çalışıyoruz. Bu hoşumuzu da gidiyor. Burada mütevazi olmamak gerekiyor çünkü gerçekten yıllardır öyle”.
Hedef dünyaya yayılmak
Çilek’in başta verdiği uzmanlık kararı aslında rekabette onu neredeyse yıllardır tek marka olarak yer almasını sağladı. Bu doğru kararın geçmişini Muzaffer Çilek şöyle aktarıyor: “Türkiye’nin eski markaları yok biz 1996 yılında her çeşit ürünü yapan 5-6 tane tesisi olan bir markaydık. O zaman kardeşlerle dedik ki her şeyi yapan olmayalım bir alanda uzmanlaşalım. O günlerde çocuk mobilyasında uzmanlaşmaya karar verdiğimizde marka baktık, Türkiye’de marka yok. İşte 100 yıllık markalara bakıyorsunuz kaç tane çıkıyor. Eski markalarımız yok bizim… Yola çıkışımızda kendi soyadımızda bir çocuk markası olsun, diğerlerine örnek olsun istedik. O gün bugündür yurtiçi yurtdışı toplam 500 mağazaya ulaştık. Hedefimiz 1000 mağazaya uluşmak. Türkiye’nin bir çocuk markası olarak dünyaya yayılmak”.
Yurtdışı potansiyelini geliştirmek
Muzaffer Çilek, “Türkiye’nin bir çocuk markası olarak dünyaya yayılmak. Zaten yayılıyoruz ama daha da yayılmak istiyoruz” diyor. Bu değerlendirmesini ise şöyle açıyor: “Bulgaristan’da 4 mağazamız var ama 24 tane olabilir. Atina’da 6 tane mağazamız var. Yunanistan’ın diğer şehirlerinde de olabilir. Çocuk mobilyasında gidebileceğimiz bölgelerde dünyada potansiyel var. Şimdi ona çalışıyoruz. Bizim için artık yurtdışında büyüme hedefimiz var. Yurtiçinde belli bir şekilde kapasiteye ulaştık. Artık çok fazla mağaza açamayız. Bazı ülkelerde boşluk var ama örneğin Fransa, Almanya gibi ülkelerde kendi markaları var başka ülkelere de açılmışlar. Yurt dışında 160 mağaza var bir de başka mağazaların içinde de corner şeklinde olanlarla 225 yapıyor toplamda. Yurt içinde de 276 mağaza var”.
Yalın üretimden, dijitalleşmeye yolculuk
Mobilya sektöründe teknolojiyi en iyi kullananlardan biri olarak Çilek Mobilya’nın bu yolculuğunu Çilek Mobilya CEO’su Muzaffer Çilek şöyle anlatıyor:
“Teknolojiyi geliştime süreçlerine tabii yalın üretimle başladık ama bu dijitalleşmeye doğru döndü… Tüm süreçlerimizi, toplantılarımızı dijitalleştirdik. Hibrit çalışma modellerine geçtik. Tüm ofislerimiz, fabrikalarımız online modele çok hızlı geçti. Dijital kartlar pek çok unsuru dönüştürmeye başladık. Burada bütün iş artık entegre olmaya gitti. Üretimdeki verimlilik tedarikçi entegre olmak dijital olarak mümkün oluyor. Bayilerle zaten bu alt yapıları kurmuştuk. Şimdi bunun için CRM’i koyduk. Bizim tüm ERP sistemlerimiz SAP’ye bağlı. Zamanında bunu kurmuştuk. CRM’i de ona bağladık. Sektörde bizim kadar geniş bir yelpazede bunları kullanan pek yok. Kullansalar da sadece birkaç modülü kullanıyorlar. İnsan kaynaklarından CRM’e kadar biz bütün modüllerini kullanıyoruz”.
Sektör olarak ihracatı öğreniyoruz
Çilek Mobilya CEO’su Muzaffer Çilek sektörle ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor:
“Özellikle kiraların artışı ile sektörde kapanan mağazalar oldu. Biraz küçülme var. Ama sürece baktığımızda son 15 yıldır Türk mobilya sektörü çok gelişti, hem para kazandı markasına, teknolojisine, üretimine yatırım yaptı tüm markalar. İhracat son 15 yıldır sürekli yükseliş içinde. İhracat sıralamasında dünyada ilk 9’dayız. Hedef ilk 6-7 arasına girmek. Öğreniyoruz sektör olarak ihracatı. Bence daha iyi olacak. Dalgalanmalar oluyor, hata yapan markalar oluyor. Ama sektörün genelinde gelişen bir ivme var. 1998 yılında bu konularda çalışmaya başladığımızda, dünya markası olma heyecanı vardı. O zaman Ali Taran ile çalışırken yurt dışına da gidiyorduk. Dünya markası yazalım dedik ama o zaman önce ülke markası, sonra bölge markası, sonra dünya markası olmak geliyordu. Türkiye’den daha fazla marka çıkacağını düşünüyorum. Tekstilde özellikle başladı pek çok şirketimiz bu konuda iyi adımlar attı”.