Türkiye’nin bölgesinde önemli bir enerji oyuncusu olma hedefiyle attığı adımlar giderek daha da sıklaşıp belirginleşiyor. Bunların sonuncusu ve belki de en dikkat çekeni Akdeniz’de yaşandı. Türkiye kendi egemenlik alanlarındaki hidrokarbon kaynakların aranması ve keşfi için iki sismik arama iki de sondaj gemisini sahaya sürdü.
Türkiye enerjide söz sahibi bir aktörlük yolunda uluslararası enerji projelerine paydaşlığıyla da kendisine biçtiği yeni rolün altını doldurmaya yöneliyor. Bu projelerden biri Hazar doğal gazını Türkiye ve Avrupa’ya taşıyacak TANAP, diğeri ise Rus gazını yine Türkiye ve Avrupa’ya taşıyacak TürkAkım.
Bağımlılığı azaltma çabası: Türkiye yılda yaklaşık 50 milyar metreküp doğalgaz tüketiyor. Bunun yaklaşık yüzde 98’i ithalat yoluyla karşılanıyor. Bunun büyük kısmını, boru hatları ile Rusya, Azerbaycan ve İran’dan alıyor. En büyük pay yaklaşık yüzde 50 ile Rusya’nın.
5 ülkeyi by-pass ediyor: Yeni devreye giren TürkAkım, Ukrayna, Moldova, Romanya ve Bulgaristan olmak üzere aradaki beş ülkeden geçerek Türkiye’ye ulaşan TransBalkan hattının yerini alıyor. Bu hat beş ülkeyi by-pass ettiği gibi, daha yüksek kapasiteye sahip.
TransBalkan hattının geleceği?: TürkAkım’ın devreye girmesiyle, Trans Balkan Hattı’nın bundan böyle Türkiye’ye gaz getirmek yerine, buradan gaz çekebileceği konuşuluyor. Her ne kadar borular eski ve bakıma ihtiyaç gösterse de, bu hattın çeşitli kesitleri, sıfırdan boru hattı yapmaktan çok daha kolay alınabilir durumda.
Türkiye, boru gazının yanında son yıllarda giderek artan oranda LNG ithalatı da yapıyor. LNG’nin toplam içindeki payı zaman zaman yüzde 10’lara ulaşıyor. Bu oran daha da artacak çünkü LNG terminali sayısı artıyor.
TANAP, TürkAkım ve ötesi: Türkiye doğal gaz trafiğinin yanı sıra ticaretinde de bölgesel bir merkez olma hedefinde. TürkAkım ve TANAP’ın da dahil olduğu sınır aşan boru hatları, bu hedef yolunda inşaata koyulmuş sağlam tuğlalardan. Türkiye, Irak ve Doğu Akdeniz gazını Avrupa’ya taşımak için en iyi seçenek da oyun masasındaki yerini koruyor.
Depolamayla eli güçleniyor: Türkiye doğal gazı en efektif şekilde kullanabilmek ve geçmişte imzalamış olduğu ‘al ya da öde’ şartlarını sorunsuz yerine getirebilmek için depolama kapasitesini de arttırıyor. Depolama sayesinde talebin arttığı dönemlerde spot piyasadan daha yüksek fiyatla gaz alma zorunluluğu da azalıyor.
Spot doğal gaz pazarı: Türkiye sadece boru hatlarıyla bölgesel oyuncu olunamayacağının farkında. Bu yüzden gelen doğal gazın rekabetçi bir şekilde gerek iç piyasaya gerekse başta Avrupa olmak üzere üçüncü pazarlara aktarılmasının zeminini oluşturmaya çalışıyor. EPİAŞ bünyesinde spot doğal gaz pazarı kurulması bunun ilk adımlarından biri.
4 milyar m3 için eli serbest: Türkiye’nin “al ya da öde” yükümlülüğü üstlendiği doğal gaz miktarı 2022 sonuna kadar 4 milyar metreküp azalacak. Bu miktar toplam içinde yüzde 10’un altında bir paya karşılık gelse de, kaldıraç etkisiyle Türkiye’nin pazarlık gücünü arttırmaya yetecek bir miktar.
Fiyat belirleyici aktörlüğe doğru: Sonuç itibariyle Türkiye, TANAP ve TürkAkım projeleri, LNG, FSRU (yüzer LNG terminali) ve depolama kapasiteleriyle, iç pazarı için ithal ettiği doğal gazın fiyatının belirlenmesinde daha güçlü bir ele sahip olmakla kalmayacak, bölgesel enerji oyununda fiyat belirleyici aktörler arasında da yerini almak istiyor.