Şu an itibariyle en sıkıntılı bürokrasi noktasının Hazine ve Maliye Bakanlığı olduğunu herkes kabul ediyordur herhalde, tabii Bakan Nebati hariç… Çünkü Bakan Nebati’nin ekonomi gerçeğine karşın “gözündeki ışıltı”, “6 ay sonrasına uyanmak”, “Yeni Türkiye ekonomi modeli”, “daha da güçlenerek ilerlemek”… gibi söylemlere dayalı hayalleri var. Keşke Nebati sonunda haklı çıkabilse...
Ancak ekonominin aynı zamanda bir matematik olduğunu ve anayasa, kanun, din, ahlak gibi değerlerin çok üzerinde yalın gerçeklere dayandığını unutmamalıyız.
Hazine’nin içinde bulunduğu en önemli sorun (olmayan) bütçenin yönetimi. Malum, bütçeye göre bazı zorunlu ve gerekli harcamaların yapılması lazım. Bunun için de kaynak lazım. En önemli iki kaynaktan birisi başta vergi olmak üzere diğeri de borçlanma.
Her iki kaynak tarafında da ciddi sorunlar var.
Vergi ile ilgili söylenecekler böyle makale boyutuna sığacak cinsten değil. Adeta ülkemizin dev gibi vergi problemleri var. Bu problemlerin aşılması, öncelikle konunun öneminin ve gereğinin anlaşılmasını; arkasından da ciddi bir siyasi iradeyi ve sabrı gerektiriyor. Ki hem Hükümetin 20 yıllık vergi reflekslerine bakınca ve hem de seçimlerin arifesinde gerçekçi çözüm beklemiyoruz. Ancak seçimler sonrasında kim gelirse gelsin, ülkenin vergi sorununun ön plana çıkacağını vurgulamak istiyoruz.
Biz bu yazımızda borçlanma konusuna değinelim diyoruz, sadece iç borçlanmaya...
Aşağıdaki tabloda 2022 yılı Ocak-Ekim dönemi iç borç ödemeleri ile yeni borçlanma hedefleri yer alıyor. Tabloya baktığımızda geçtiğimiz Mayıs ayında, içinde bulunduğumuz Ağustos ayında ve Hazine verilerine göre gelecek Ekim ayında çok ciddi iç borç ödemelerinin olduğu anlaşılıyor.
Geçtiğimiz Mayıs ayında 53.3 milyar lira iç borç ödemesine karşılık 59 milyar lira yeni borçlanma öngörülüyor. Yani mevcut borcun ödenmesi için daha fazla borçlanma yapılıyor. Ancak; Ağustos ve Ekim aylarında durum farklı. Ağustos ayında yılın en yüksek borç itfasının yapılacağı ay 74.6 milyar lira ve Ekim ayı itfası ise 61.7 milyar lira olmasına rağmen daha az borçlanma hedefleniyor. Demek ki ya bütçe harcamalarında bu aylarda frene basılacak ya da vergi gelirlerine umut bağlanmış.
Yukarıdaki tabloya göre Hükümetin iç borçları çevirme oranına bir bakalım. Yani geçmişten bugüne AK Parti iktidarı, ilgili dönem borçlarını ödemek için daha fazla mı yoksa daha az mı borçlanmış?
Aşağıdaki tablo AK Parti Hükümeti’nin iç borç çevirme oranına ilişkin karnesini gösteriyor.
Hükümetin en iyi performansı 2008 yılında göstermiş. 100 liralık borcunu ödemek için 74.3 lira borçlanmış. Ancak 2009 küresel krizinin etkisiyle bu kez 100 liralık borç için 103.5 lira borçlanmak durumunda kalmış. 2010-2016 döneminde de performans çok iyi.
Ancak 2017’den itibaren her yıl 100 lira iç borç ödemesi için daha fazla yeniden borçlanmak durumunda kalmış. 2021 yılında bu oran 90.1 liraya gerilemiş. 100 lira iç borç ödemek için geçtiğimiz Haziran ayında 284.7 lira ve Temmuz ayında da 360.3 lira yeni borç almış. Nitekim Temmuz ayındaki 92.8 milyar liralık nakit açığı ve 64 milyar lira bütçe açığı bunu göstermişti.
Ağustos ayında da çok yüksek iç borç ödemeleri Hazine’yi çok zorlayacak, eğer Hükümet harcamalarda frene basmazsa. Frene bassa da izleyen aylar fren tutmayacak. Sonbahar ile birlikte ve Ekim ayının yüklü iç borç ödemesiyle Hazine yine aşırı zorlanacak. Açıkçası Hazine, iç borçlanmada Ağustosta “yanacak”, Ekim’de “donacak”!...