Hayvancılığı ithalat değil, Güner Özer'lerin mücadelesi kurtaracak

Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Son 10 yılda hayvancılığa milyarlarca lira kredi verildi. Dev çiftlikler kuruldu. Sektör dışından yatırım yapanlardan bir bölümü kapandı. Kaynaklar heba edildi.

Her yıl 4-5 milyar lira hayvancılığa destek veriliyor. İthalat için milyar dolarlar harcandı. Brezilya, Uruguay, Amerika, Polonya ve daha birçok ülke çiftçisine milyar dolarlar ödendi. Hayvancılık ve kırmızı ette ithalata bağımlı bir yapı oluştu. İthalat o kadar abartıldı ki elde stoklar oluştu. Şimdilik kırmızı et ve besilik hayvan ithalatı durduruldu. Fakat, hayvancılıktaki sorunlar bitmedi.

Bir tarafta milyar dolarlar havada uçuşurken, diğer tarafta Eskişehir’in Mahmudiye ilçesinde genç bir Veteriner Sağlık Teknisyeni Güner Özer, kurduğu süt birliğini yaşatmak için 32 bin liraya arabasını satarak, memur emeklisi babası üzerinden kredi alarak müthiş bir başarı öyküsüne imza attı.

Geçen hafta Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Antalya Tarım Konseyi’nin ortaklaşa düzenlediği “Yerel Yönetimler ve Kooperatifçilik” toplantısında dinlediğimiz Eskişehir Mahmudiye Çifteler Han İlçeleri Süt Üreticileri Birliği Başkanı Güner Özer’in Kurtuluş Savaşı günlerini anımsatan mücadelesini paylaşacağız. Örnek alınacak başarı öyküsünü Güner Özer’den dinleyelim:

Yüzde 50 hibeli proje hazırladı, “olmaz” dediler

Veteriner sağlık teknisyenim ben. Selimiye Veteriner Sağlık Meslek Lisesi mezunuyum. Yıllarca, kooperatifl erde, birliklerde bu tarz örgütlerde veteriner sağlık teknisyeni olarak çalıştım. Farklı illerde. En son memleket hasreti ile Kütahya’dan Eskişehir’e geldim.

Geldiğimde 5-6 bin liralık geliri Kütahya’da bırakıp, tamamen memleket aşkı ile Eskişehir Mahmudiye’ye döndüm. Benim memleketim aşık olunacak bir memleket sayılmaz aslında, 5 bin nüfuslu küçük bir ilçe. Ben yatılı okuduğum için, benim için hep bir özlemdi. Bir şeyler beni oraya çekti. Veteriner sağlık teknisyeni olarak Eskişehir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nde işe başladım.

Büyükbaş hayvanlara suni tohumlama yapıyorum. Uzmanlık alanım o. Bu şekilde devam ederken, Tarım Bakanlığımız, Mehdi Eker bey döneminde yüzde 50 hibeli süt işleme tesisi için, sorgusuz sualsiz hibe vereceğini duyurdu.

Çalıştığım kurumun da ciddi bir bütçesi vardı. Hali hazırda duran, yatan bir parası vardı. Tabiri caizse. Bende hemen güzel bir proje hazırladım bakanlığa vermek üzere. Tabii çalıştığım birlik yöneticilerinin henüz haberi yoktu. Ben istekle, şevkle bu tesisi Eskişehir'e kazandıralım. Hazır yüzde 50 hibe de varken şeklinde. Hemen çalışmaları yaptım, projeyi hazırladım. Daha sonra da Eskişehir OSB’de bir hazır bina buldum. Organize sanayi bölgesi yöneticileriyle görüştüm. Bizim örgütümüzü anlattım. Bir protokolle cüzi bir fiyatla verip veremeyeceklerini sordum. Biz normalde o gün için 5 kişi çalıştıracaktık, dediler ki 10 kişi çalıştırmayı garanti ederseniz cüzi bir parayla size veririz, bir protokol yaparız dediler. Bina işini de çözdüm.

Haftalık toplantılarımız olurdu bizim. Dosyamı hazırladım ve hevesle koşa koşa bu yönetimin mutlu bir şekilde kabul edeceğini düşünerek. Ama hiç öyle olmadı. Tam tersi oldu.

Dediler ki biz burada 5-6 kişiyle küpeleme faaliyetini yürütemiyoruz, sen bir de bize fabrika çıkartıyorsun. Sen böyle şeytan icatları yapıyorsun, bir daha toplantılara gelme dediler, arkadaşlarımın önünde.

Süt Birliği’ni 6 günde kurdu

Tamam dedim ben de, 6 gün içinde, bu da Türkiye’de ilktir. Mahmudiye Çifteler Han İlçeleri Süt Üreticileri Birliği’ni kurdum.

Bu tarz kuruluşlarda maddi imkansızlıklar hep vardır. Biz de aynı imkansızlıklarla kurduk. Kapasite raporu gerekiyor. Yıllık belli bir miktarda üretim yapanların bir araya gelmesi gerekiyor. Mahmudiye yeterli değil, yan ilçemiz Çifteler’i ekledik. Yeterli değil, yan ilçemiz Han’ı ekledik. Ancak yeterli hale geldi. Üç ilçeyi birleştirdim. Birliği kurdum.

Kurucu üyelerin giriş aidatı ödemesi gerekiyor. Hiçbiri ödemiyor. Tamam biz sana güvendik, imza atalım ama bizden para isteme dediler. Tamam dedik yeter ki birlik kurulsun. Kurduk ve tabelayı astık. Ama ben de de para bitti. Ondan sonra, artık bir şeyler olması lazım. Tabeladan ibaret olmaması lazım. 22 Mayıs 2014’te biz birliğe bir açılış töreni düzenledik. Tamamen imkansızlıklarla. Organizasyondaki balonları benle eşim şişirerek şekil yaptık. O derece manüel bir açılış yaptık.

Bakan Eker’e: Başaramazsam yüzüme tükürün

Şansımıza 2014 yerel seçimlerinde Türkiye’de 6 tane ilçenin yerel seçimi iptal oldu. Mahmudiye Belediyesini 1 oy farkla CHP kazanmıştı. Yüksek Seçim Kurulu Mahmudiye Belediye seçimini iptal etti. Dolayısıyla 1 Haziran›da seçimler tekrarlanacaktı.

Mahmudiye’ye bakan, bürokrat, milletvekili yağmuru başladı. Mahmudiye küçük bir yer. Bizim de çarşı merkezinde küçük bir ofisimiz var. Tabelayı gören bürokrat milletvekili, bakan bize geldi. Oturduğum yerde bütün bakanlar tabiri caizse ayağımıza geldi. Hepsiyle fotoğraf koleksiyonum oluştu.

Biz 22 Mayıs 2014’te açılış yaptık. 25 Mayıs’ta Mehdi Eker geldi Mahmudiye’ye. Ben bir fırsat yaratıp kendisinden süt soğutma tankı istedim. Kendisi de bana dedi ki “gittiğim her yerde hep benden süt soğutma tankı isterler, ben veririm daha sonra atıl vaziyette kaldığını görür ve üzülürüm. Başkan başka bir şey iste, para iste, süt soğutma tankı isteme” dedi.

Yeni başkanım, gücendim, gurur yaptım. Başka bir şey istemeden dışarı çıktım. Sonra dedim bu fırsat bir daha gelmez ve içeri geri döndüm. Dedim sayın bakanım ben veteriner sağlık teknisyeniyim. Ne yapacağımı biliyorum. Lütfen bu tankları bize verin. Biz sizden balık istemiyoruz. Ben balık tutmayı iyi biliyorum. Bu tankları verin sizden rica ediyorum. Bir sene sonra müfettişlerinizi gönderin eğer atılsa Mahmudiye halkı önünde suratıma tükürün dedim.

Tabii böyle deyince bakan şaşırdı. İl müdürünü çağırdı, “ne gerekiyorsa yapın” dedi. Ertesi sabah iki minibüs görevli bizim birliğe geldi.

Güner Özer’in mücadeleyle geçen başarı öyküsüne yarın devam edeceğiz.

Tüm yazılarını göster