Tunç DİPTAŞ
Doris Anne Kappelhoff çocukluğunu dans dersleri alarak geçirmişti. Ailesinin de kendisinin de en büyük hayali ünlü müzikallerde sahne almak, büyük şovlarda başrolü oynamaktı. Her gün saatlerce çalışıyor, dans becerilerini geliştiriyordu. Öğretmenleri onun çok başarılı olacağından emindi.
Emeğinin karşılığını 12 yaşında dünya çapında dans yarışmalarına katılarak aldı. Birçok yarışmada partneriyle birlikte dereceler elde etti. Dans ile ilgili hayallerinin, planlarının gerçekleşeceğinden emindi. Ancak hiç de umduğu gibi olmadı.
16 yaşında büyük bir trafik kazası geçirdi ve sağ ayağı birçok yerinden kırıldı ve maalesef bu onun dans kariyerinin sonu oldu. Doris’in kırılan bacağının iyileşmesi için uzun süre beklemesi gerekti. Her gün bir radyonun başında oturuyor ve dönemin sanatçılarının şarkılarını dinliyordu. Ella Fitzgerald, Tommy Dorsey gibi ünlü isimlerin şarkılarını onlarla söylüyordu. Annesi müzik yeteneğini fark etti ve dersler aldırmaya başladı. Doris, annesinin yönlendirmesiyle kariyerini müzik dünyasına cevirdi.
Daha sonra bir şarkıdan esinlenerek soyadını değiştirip Doris Day olarak birçok ünlü müzik eserine imza attı.
Que Sera Sera şarkısıyla bütün dünyada ünlendi. Müzikal ve filmleriyle efsane haline gelip birçok alanda ödüller aldı. Daha sonra vefat eden kocasının ortağı tarafından dolandırıldı ve iflas etti.
Doris Day yılmadı ve çok sayıda müzikal ve filmde yer almaya devam etti. 2004 yılında Amerikan Başkanı George W. Bush tarafından onur ödülüne layık görüldü. Doris iki yıl önce 97 yılında hayata veda etti.
Kontrol etme isteği
“Hayatın 5 Değişmez Kuralı” kitabını okurken Doris Day’in bu ilginç hikayesine rastladım. Hikâye ilham verici ancak daha da etkileyici olan kitabın yazarı David Ricoh’un hayata dair yaptığı analizler.
David Ricoh hayatın 5 değişmez kuralını şöyle özetliyor:
1) Her şey değişir ve her şey sona erer.
2) Yaşam adaletli değildir.
3) Her zaman her şey planlandığı gibi gitmez.
4) Acı çekmek yaşamın bir parçasıdır. 5) İnsanlar her zaman sevgi dolu ve sadık değildir.
Doris Day’in yaşam hikayesi bu beş değişmez kuralın özeti.
Daha başarılı ve huzurlu Bu beş değişmezi kabul edip böyle yaşadığınızı bir düşünsenize. Hayatı daha başarılı ve huzurlu yaşamamız daha mümkün olmaz mıydı? Onun yerine genelde insan her şeyi kontrol etmeye çalışır.
Acı ya da kayıp yaşamamanın yolunun, kontrolü elde tutmak olduğu yanılgısına kapılır. Gerçekliğin kendisine karşı insanın bir problemi yok aslında.
Ancak hayatın kontrolümüz altında olmamasına karşı çekincemiz var. Bu yüzden de insanların farklı görünmelerini, kendileri gibi değil de istediğimiz gibi davranmalarını istiyoruz.
Kendimiz gibi olmak yerine kendimizi farklı göstermeye çalışıyoruz. Patronumuzun istediğimiz gibi davranmasını istiyoruz.
Düşündüğümüz mevkiye çok kısa sürede gelmezsek üzülüyoruz. Ev yeterince temiz ve düzenli olmayınca moralimiz bozuluyor.
Vücudumuzda herhangi bir sıkıntı olup olmadığını bilmemeyi tercih ediyoruz. Sürekli olarak geçmişe ve geleceğe odaklanıp ne olduğunu ya da ne olacağını tahmin etmeye çalışıyoruz.
Bazı hislerimizi ve hareketlerimizi beğenmiyoruz. İş ortaklarımız, aile fertleri, arkadaşlarımız, etrafımızda bulunanlar istediğimiz gibi davranmıyor.
Bütün olasılıkları tahmin etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bazen işimizde, bazen ilişkilerimizde tüm çabamıza ve çok çalışmamıza rağmen başarılı olamıyoruz. Her alanda yetenekli, her konuda uzman olmak istiyoruz.
Alışkanlıklar sayesinde uyuşmak
Bütün bu isteklerimiz hayatı kontrol etme arzumuzdan kaynaklanıyor. Kontrol edemediğimizi gördükçe de sigara, kahve, seks, Netflix gibi alışkanlıklar edinerek kendimizi korumaya almaya çalışıyoruz. Kendimizi uyuşturuyoruz. Anksiyete, depresyon gibi durumların artışı da yine her şeyi kontrol etmeye çalışmaktan kaynaklanıyor.
Peki, hayatın 5 değişmez kuralını kabul edersek ve koşulsuz bir şekilde bunu uygulamaya koyarsak neler değişir? Daha huzurlu ve başarılı olmaz mıyız?
Her şeyi kontrol etmeye çalışmak yerine kendimize şu soruları sorsak daha iyi olmaz mı?
1) Biz bu dünyaya sadece istediklerimiz olsun diye mi yoksa hayatın akışı ile dans ederek huzurlu bir yaşam kurmak için mi geldik?
2) Adil bir yaşam mı istiyorsunuz yoksa zorluklardan daha güçlü bir karakter olarak çıkan birisi mi olmak istiyorsunuz?
3) Her şeyin planlandığı gibi gittiği sıkıcı bir dünya mı yoksa sürprizlerin olduğu, yepyeni maceraların sizi geliştirdiği bir yaşam mı istersiniz?
4) Hayatınızı acılardan kaçarak mı yaşayacaksınız yoksa hayatı acılardan öğrenerek ve güçlenerek mi tecrübe edeceksiniz?
5) Herkes tarafından her zaman sevilmek mi hedefiniz yoksa insanlara koşulsuz sevginizi vererek büyümek ve gelişmek mi istersiniz?
Eski tip yöneticiler sürekli olarak her şeyi kontrol etmek çabası içindedirler. Liderler ise hayatı akışına bırakarak yaşarlar.
Kendi akışınızı dikte etmek yerine hayatın akışına kendinizi bıraktığınız bir hafta olması dileğiyle.