2021 yılının yüzde 80’lik kısmı geride kaldı. Ne bekliyorduk, ne bulduk, ne bulabiliriz gibi hesap-kitap işlerine girişmek için biraz daha zamanımız var. Zaten benzer içerikli yazılar genellikle aralık ayının ikinci yarısı itibarıyla paylaşılmaya başlıyor. Ancak, bugün konuşmak istediğim farklı bir konu var. Mesela, hata başlığı üzerine sesli düşünmeye çalışalım.
Merkez bankaları doğal yapıları gereği insan unsurunun ön planda olduğu oluşumlar. Genel kabul görmüş iktisat teorilerini günümüz koşullarına en akılcı düzeyde indirgemeye ve optimum kararı almaya çalışan, gelecek açısından yol gösterici pozisyonda olan organizasyonlar. O nedenle aldıkları kararlar temelde istişare, uzun ve kapsamlı değerlendirmeler içerirken, hedeflenen ve/veya yan etkileri gözetildiğinde hem bugün hem de yarına yansımaları olabiliyor. Daha özet haliyle, merkez bankacılığı taşıdığı sorumluluklar düşünüldüğünde önemli ve kritik. Bu sebepten, açıklanabilir olması ve vatandaş nezdinde kabul görmesi olmazsa olmaz. Örneğin, Fed, bizim açımızdan “dünyanın merkez bankası” olarak bilinse de, yerel vatandaş nezdinde bulunduğu ülkeyi temsil eder. Önceliği, kendisine yasa ile tanımlanmış fiyat istikrarı ve maksimum istihdamdır. Yani, ABD vatandaşlarının refahıdır. Diğer yandan aldıkları kararlar Amerikan dolarının küresel rezerv gücü ve ticaretteki kritik rolü nedeniyle her kıtada farklı etkilere zemin hazırlayabiliyor. Hikayenin bu kısmı da “dünyanın jandarmalığı” başlığını temsil ediyor.
Dilerseniz konuyu biraz daha genişletip dağıtmaya çalışalım. Ama bunu da kontrollü yapalım. Bu köşedeki 2021 temalı yazıların klasik giriş kısımlarını hatırlayalım: “Reflasyon teması eksenli işlemler” yılın önemli kısmında belirleyici rol üstlenecek. Nedir? Zor bir 2020’nin ardından küresel ekonomi toparlanacak, fiyat baskıları yukarı yönde hareketlenecek, enflasyon hayatımıza girecek, artan talep de emtia grubundaki fiyat seviyelerinin yükselmesine zemin hazırlayacak. Diğer yandan da kısmen daha yüksek olmakla birlikte faiz hadlerinde destekleyici koşullar devam edecek. Mesela, reel faizlerin seyri gibi.
Peki, bugün için hikayenin neresindeyiz? Tam da ‘reflasyon’ noktasındayız. Ana belirleyici emtia grubundaki eğilim olmakla birlikte enflasyon seviyeleri ve beklentileri genele yayılır şekilde toparlanıyor. Gelişmiş ülke merkez bankalarının kritik rolde olanları (Fed, ECB, PBOC, BOE, BOJ gibi) henüz politika faizlerinde artış hamlesi yapmadılar. Ancak, kamuoyu ile kurulan iletişimdeki dilin değiştiği gerek satır aralarından gerekse geleceğe dair beklentilerin şekillendiği swap piyasaları gibi enstrümanlardan net şekilde anlaşılabiliyor. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamında Mayıs 2013 sonrasından çıkarılan dersler ve dikkatle çalışılan ev ödevleri sayesinde politika duruşları ve yapılan yönlendirmeler sıkılaşıyor. Yani, “yarın bugünden maliyet açısından daha pahalı olabilir, biz de hazırlanıyoruz” deniyor.
Ayrışma, gelişmiş ülkeler nezdinde de belirginleşmeye başladı. Pandemi öncesinde, 1980, ağırlıklı 1990 sonrasında enflasyon seviyeleri ciddi düşük seviyelere gerileyen gelişmiş ülkelerde enflasyon yaratmak için sergilenen çaba bilanço yapılarının farklılaşmasına ve odak noktalarının değişmesine neden olmuştu. Bugün, pandemideki geçiş ve sonrasını içerir kısım için Avrupa’da ECB’nin değerlendirmeleri büyük çoğunlukla geçici enflasyonist baskılar şeklinde olurken, İngiltere’de politika tepkisi gösterilmesi tartışılıyor, bizzat başkan nezdinde dile getiriliyor. ABD’de ise henüz politika faizi aşamasında olmasak da değişimin yol haritası neredeyse tamam gibi. Artık gündemimiz tapering tamamlandığında sonraki adımın zamanlaması olacak. Dikkat: Hataya düşme ihtimali artık düşük değil.
Net/net baktığımızda sessiz gibi görünen ancak altta yatan ciddi bir gürültü potansiyelinden söz ediyoruz. Yani, mümkünse sıfır, olmuyorsa da en az politika hatası ile pas geçilecek zamanlar. Neden? Zira pandemi henüz sona ermedi. Doğal olarak etkileri de devam ediyor. Mesela arz kısıtları gibi. Diğer yandan da göz ardı edilemeyecek enflasyonist baskılar artık her yerde. Likidite bol ve fakat seçici. Her yerde kamu borçları yüksek. Düşük olan noktalarda da dış borçlar dikkat çekiyor. Yani, hata yapmak için pay oldukça az. Sökülen paçaya değecek hatalar olması gerek. Yer kalmadığında paçayı sökmek anlam ifade etmiyor. Boy uzuyor, paça geride kalıyor.