Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları açıklandı. Sınava bu yıl, 881 bini lise son sınıf öğrencisi olmak üzere yaklaşık 2.3 milyon genç katıldı. Sınavlarda ortaya çıkan sonuç, eğitim sisteminin bütünü için tam bir yüzkarası. Üstelik bu yüzkarası tabloda yıldan yıla bir iyileşme de yok.
Sınavın ilk ayağı olan Temel Yeterlilik Testinde (TYT) 40 Türkçe sorusuna verilen ortalama doğru yanıt sayısı sadece 14.29. Soruların yarısına bile doğru yanıt verilememiş. Sosyal bilimlerde 20 soruda doğru yanıt sayısı 7.79. Fen bilimleri ne gelince durum tam anlamıyla içler acısı. Ortalama doğru yanıt sayısı temel matematikte 40 sorunda 5.56, fen bilimlerinde ise 20 soruda sadece 2,67.
Sınavın ikinci ayağı olan Alan Yeterlilik Testi’nde (AYT) de manzara aynı, hatta yer yer daha da kötü. Matematikte 40 soruda ortalama doğru yanıt sayısı 7.58, fizikte 14 soruda sadece 1.08, kimyada 13 soruda 1.14, biyolojide 13 soruda 1.31. Korona krizi nedeniyle öğrenciler için genelde daha zor konuların testlere dahil edilmemiş olmasına rağmen, temel bilimlerde ortaya çıkan karne çok kötü.
Sosyal bilimlerdeki AYT sonuçları ise öğrencilerin temel bilimlerdeki devasa açığın yanısıra genel, kültür açısından da çok zayıf olduklarını gösteriyor. Türk dili ve edebiyatında 24 soruda ortalama doğru yanıt sayısı 4.8, tarih-1'de 10 soruda 1.44, tarih-2’de 11 soruda 1.58, coğrafya-1'de 6 soruda 1.58, coğrafya-2’de 11 soruda 11 soruda 2.73, felsefe grubunda 12 soruda 2.3.
İşin daha acıklı yanı bu sonuçların geçmiş yıllardan daha iyi değil daha kötü olması. Örneğin 2012’de Türk dili ve edebiyatında ortalama doğru yanıt sayısının toplam soruya oranı yüzde 42 iken 2020’de bu oran yüzde 20’ye düştü. Başarı oranı 8 yıl öncesinin yarısı kadar bile değil. Fen bilimlerindeki kötüye gidiş daha da hızlı. Biyolojide 2012’de yüzde 33.60 olan ortalama doğru yanıt oranı 2020’de yüzde 10.07’ye, kimyada yüzde 32.90’dan yüzde 10.89’a, fizikte ise yüzde 32.63’ten yüzde 7.73’e düştü. Böyle bir öğrenci yapısını devralan üniversiteler de evrensel bilim ve araştırma merkezleri olamadıkları gibi doğru düzgün meslek eğitimi vermekten bile uzak birer “yüksek lise”haline dönüşüyor.
Sonuç üniversiteye girme hayalini gerçekleştiren gençler için bile mezun olduktan sonra işsizlik veya yarısının ancak asgari ücretle iş bulabildiği bir büyük hayal kırıklığı oluyor.
En temel ekonomik ve sosyal sorunun temel kaynağı olan bu tablo değişmedikçe Türkiye bir ucuz işgücü üssü olmanın ötesine geçemez. Giderek otoriterleşen mevcut siyasi yapı da aslında bu resmi tamamlıyor.