Dünya piyasaları 2008 yılından bugüne görülen en sert satış dalgasıyla karşı karşıya. Korona salgının küresel durgunluğu tetikleyeceği korkusu ile %4,4 düşen S&P 500’ün 19 Şubat tarihinden beri kaybı %12’ye ulaştı. Emin liman arayan yatırımcıların alışlarıyla ABD devlet tahvil faizlerinde yeni dip seviyeler (10 yıl %1,25, 30 yıl %1,71) görülüyor.
Çin’de günlük yeni vaka sayısı 335 kişi ile azalmaya devam ederken piyasalarda oluşan panik havası Güney Kore, İtalya, İran, Japonya’da vaka sayısının korkutucu bir hızla artmasından kaynaklanıyor. Dünya Sağlık Örgütünün hastalığın küresel bir salgına dönüşme riskinin arttığı uyarısı yapması ve hastalığın okyanusu aşarak Amerika’ya ulaşması panik satışların artmasına neden oluyor.
Türkiye varlıkları 2018 Ağustos kur şoku sonrasındaki en ağır saldırı altında. Suriye’de bugüne kadarki en ağır kaybı (33 şehit) vermemizin ardından Türkiye rejim hedeflerini vuruyor. ABD, AB ve NATO’dan Türkiye’ye destek verici Rusya’yı kınayıcı açıklamalar geliyor. Türkiye ise Rusya’yı doğrudan karşısına almadan çevresindeki ateş çemberinden çıkmaya çalışıyor. Ancak ateş düştüğü yeri yakıyor. Evlatlarımızı kaybettik. Ülke olarak başımız sağ olsun.
Şok sonrası Türkiye varlıklarında hasar kontrolü yapalım. ABD ve Asya borsalarındaki kayıpların ardından açılışta %7’ye yakın gevşeyen Borsa İstanbul’daki kayıplar %4-5 bandına oturdu. MSCI Türkiye Ocak ayındaki tepe noktasına göre %19 gerileyerek dünyaya göre %5 daha fazla kaybetti. 10 yıllık yerel faizler Merkez Bankası’nın faiz indirmeye devam etmesine rağmen 300 baz puana yakın yükselerek %13’e yükseldi. 10 yıllık CDS’ler dip seviyesine göre 80 baz puana yakın yükselerek 300bp seviyesini zorluyor.
Türkiye kısa vadeli faizlerin 1,325 baz puan indirilmesi nedeniyle Türk lirasının cazibesinin azaldığı bir dönemde küresel dalgalarla karşılaştı. Gerek kamu borcunun düşüklüğü, gerekse bankacılık sisteminin sağlamlığı sayesinde reel ekonomi dışsal şoklara karşı dayanabilecek güçte. 2018 şoku sonrasında dış borçların azalması ve açık pozisyonunun gerilemesi de Türk şirketlerinin dışsal şoklara karşı direncini artırıyor. Ama düşük faiz, yüksek dış borç nedeniyle kırılganlığımız devam ediyor.
Yatırımcılar risk iştahının bozulduğu dönemlerde geçmiş şok dönemlerinde değer kaybeden ve dış dengesi yeterince sağlam olmayan piyasalardan çıkmayı tercih ediyor. Fed’in faiz indirmeyeceğim mesajı verdiği bir ortamda risk iştahı bozulmaya devam ederse temel dengelerindeki iyileşmeye rağmen Türkiye varlıklarından çıkış devam edebilir. Küresel dalgaya riskli varlıklarında yakalanan yatırımcıların kötü senaryolara karşı kendilerini ekonomik ve psikolojik olarak hazırlamaları gerekiyor.