Harris’in olası ABD Başkanlığı iklim için ne anlama geliyor?

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Harris ve Trump iklim değişikliği ve enerji konusunda birbirinden oldukça farklı vizyonlar sunuyor.

ABD, 5 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerine hazırlanıyor. Seçim, Başkan Joe Biden’ın yarıştan çekilmesi ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in adaylığını desteklemesiyle boyut değiştirmiş durumda. ABD ilk kadın başkanını mı seçecek, yoksa ikinci bir Donald Trump iktidarına yeşil ışık mı yakacak? Bu sorunun cevabını henüz bilmiyoruz. Fakat, Harris ve Trump iklim değişikliği ve enerji konusunda birbirinden oldukça farklı vizyonlar sunuyor. Görev süresi boyunca Başkan Biden, Senato’daki çok az Demokrat çoğunluğa rağmen şaşırtıcı sayıda önemli politikayı yasaya dönüştürmeyi başardı.

En büyük başarısı ise, sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 2005 seviyelerinin yüzde 42 altına indirmeye yardımcı olma potansiyeliyle ABD tarihindeki en büyük iklim harcaması yasası olan Enflasyon Azaltma Yasası’nı (IRA) imzalaması oldu. Biden geri çekildiğini duyururken, bunu “dünya tarihindeki en önemli iklim mevzuatı” olarak nitelendirdi.

Harris, başkan yardımcısı olarak, Başkan Joe Biden’ın sadece Demokratların desteğiyle onaylanan dönüm noktası niteliğindeki iklim yasası Enflasyon Azaltma Yasası’nda eşitliği bozan oyu kullanmıştı. Kaliforniya senatörü olarak, partinin en ilerici kanadı tarafından savunulan ve ABD’yi hızlı bir şekilde tamamen yeşil enerjiye geçirmeyi amaçlayan kapsamlı bir dizi öneri olan Yeşil Yeni Anlaşma’nın ilk sponsorlarından biriydi.

Eski başkan Donald Trump ise, yeniden başkan olması halinde IRA’nın bazı bölümleri de dahil olmak üzere Biden’ın gerçekleştirdiği birçok politikayı geri alma, petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtların üretimini artırma sözü verdi. Peki Harris’in olası başkanlığı iklim için ne anlama gelecek?

Temiz enerji yatırımlarını ön plana çıkardı

Harris, Başkan yardımcısı olduğu dönemde, iklim etkilerine maruz kalan dezavantajlı topluluklara yardım etmeyi amaçlayan EPA’nın Sera Gazı Azaltma Fonu için 20 milyar dolar tahsis etmesini savundu. Harris aynı zamanda enerji tasarruflu aydınlatma ve gazlı fırınların elektrikli ısı pompalarıyla değiştirilmesi de dahil olmak üzere, temiz enerji yatırımlarını ön plana çıkardı.

Geçtiğimiz yıl Dubai’de düzenlenen COP28’deki uluslararası iklim görüşmelerine katılan en üst düzey ABD yetkilisi olan Harris, burada ABD’nin 2030 yılına kadar enerji verimliliğini iki katına ve yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma taahhüdünü açıkladı. Aynı konferansta Harris, gelişmekte olan ülkelerin iklim sorunlarına uyum sağlamalarına yardımcı olmak için Yeşil İklim Fonu’na 3 milyar dolarlık bir taahhütte bulunduğunu açıkladı.

Harris, 2019’da başkan adayı olarak seçim kampanyası sırasında 2045 yılına kadar karbon nötrlüğüne ulaşmak için 2030 yılına kadar yüzde 100 karbon nötr elektrik de dahil olmak üzere, 10 trilyon dolarlık bir iklim planı önerdi. Plana göre, satılan yeni araçların yüzde 50’si 2030 yılına kadar sıfır emisyonlu olacak ve 2035 yılına kadar da otomobillerin yüzde 100’ü sıfır emisyonlu olacaktı.

Çevresel adalet birimini oluşturdu

Harris, bölge savcısı olduğu dönemde ise, San Francisco’nun en yoksul sakinlerini etkileyen çevresel suçları ele almak için bir çevresel adalet birimi oluşturdu ve U-Haul da dahil olmak üzere birçok şirket hakkında tehlikeli atık yasalarını ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Harris daha sonra çevresel adalet birimini ülkedeki ilk birim olarak lanse etti. Harris başsavcı olarak, Volkswagen'in araçlarını emisyon hilesi yapan bir yazılımla donattığı için 86 milyon dolarlık bir anlaşma yapılmasını sağladı ve Exxon Mobil’i iklim değişikliği açıklamaları nedeniyle soruşturdu. Ayrıca benzin istasyonlarındaki çevre ihlalleri nedeniyle Phillips 66 ve Conoco Phillips’e karşı bir hukuk davası açtı ve dava 11,5 milyon dolarlık bir uzlaşmayla sonuçlandı. 2015 yılında ise, Santa Barbara’da meydana gelen bir sızıntı nedeniyle bir petrol şirketi hakkında cezai soruşturma yürüttü. Şirket suçlu bulundu ve mahkum edildi.

Harris Dubai’deki iklim zirvesinde ise şu sözlerle gündeme damgasını vurdu: “Daha fazlasını yapmalıyız. Birlikte hareket etmemiz ya da daha kötüsü hareketsiz kalmamız, önümüzdeki on yıllar boyunca milyarlarca insanı etkileyecek.”

İklim şampiyonu mu yoksa adaletsiz düzenlemeler mi?

Harris’i destekleyen çevre grupları, onu Büyük Petrol’e karşı koyacak ve kömürle çalışan enerji santrallerinden kaynaklanan kirliliği sınırlayan politikalar da dahil olmak üzere “kanıtlanmış bir iklim şampiyonu” olarak nitelendiriyor.

Evergreen Action İcra Direktörü Lena Moff itt, “Oval Ofis’te bir iklim inkarcısına geri dönmeyeceğiz” yorumlarını yapıyor.

Associated Press-NORC Center for Public Affairs Research tarafından Temmuz ayında yapılan bir ankete göre, ABD’li yetişkinlerin yarısından fazlası iklim değişikliği konusunda Harris’e “çok” ya da “biraz” güvendiklerini söylüyor. Yaklaşık her 10 kişiden 7’si iklim konusunda Trump’a “pek güvenmediğini” ya da “hiç güvenmediğini” söylüyor.

İklim değişikliğini bir “aldatmaca” olarak nitelendiren Trump, ABD'yi 2015 Paris İklim Anlaşması’ndan çekti. Karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik küresel planı “uygulanamaz” ve” Çin ile diğer büyük kirleticilere bir hediye olarak” nitelendirdi.

Harris ise, Paris Anlaşması’nı iklim değişikliğini ele almak ve “çocuklarımızın geleceğini” korumak için çok önemli olarak nitelendiriyor… Bakalım ABD, geleceğini kime emanet edecek…

Tüm yazılarını göster