Hani Çin’deki korona Türkiye’ye yarayacaktı?

Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

Çin’de ilk koronavirüs kaynaklı can kayıpları başladığı günlerde Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin (TGSD) eski yönetim kurulu üyelerinden biri aradı:

• İş dünyasının bazı temsilcilerinin açıklamalarını görüyor musun? Yanıtımı beklemeden sürdürdü:

• Çin’deki korona salgınının Türkiye’nin, özellikle tekstil sektörünün ihracatına olumlu yansıyacağı yönünde açıklamalar okuyor ve üzülüyorum.

Bu yorumları Türk iş dünyasına yakıştıramadığını belirtti:

• Bir başkasının acısı üzerine işi büyütme hesapları yapmak bize yakışır mı?

Ben de kendisine Çin’in Ankara Büyükelçisi’nin açıklamasından söz ettim:

• Çin’in Ankara Büyükelçisi, “Ülkemdeki korona salgınının Türkiye’nin ihracatına olumlu yansıyacağı yorumlarına üzülüyorum” şeklinde mesajlar veriyor.

TGSD’nin eski yönetim kurulu üyesi Çin’in Ankara Büyükelçisi’ne hak verdi:

•Çaresi olmayan bir salgın üzerinden “Türkiye’ye fırsat doğacak” yorumları yapmak yanlıştır. Korona başka ülkelere yayılırsa, ülkemize de gelirse ne olacak? Onu düşünüp çözüm arayalım.

Aynı iş insanı birkaç gün önce, iş dünyasından yakın bir arkadaşıyla sıkıntısını paylaştı:

-Fabrikamızda kapasite kullanımı yüzde 20’lere kadar indi.

Dün de beni aradı, önceki telefon sohbetimizi anımsattı:

• Salgın ilk Çin’de ortaya çıktığında, “Türkiye’ye fırsat doğar” yorumları yapanlar, tutumlarının ne kadar yanlış olduğunu bugün anlamış olmalılar.

Kendi işlerindeki sıkıntıdan örnek verdi:

• Fabrikamız önceki siparişler için en düşük tempoda çalışıyor. 15 günlük işimiz var. Sonrasını bilemiyoruz.

İşçilerinin tazminatlarını hazır tuttuğunu bildirdi:

• Dünyanın ünlü markalarına hazır giyim üretimi yapıyoruz. Siparişler bıçak gibi kesildi. Artık dayanabildiğimiz kadar bekleyeceğiz. Sonrasını kestirmek pek mümkün değil.

Korona belası dünyayı kasıp kavururken öncelik elbette insan ve toplum sağlığı olacak…

Ancak, şirketlerin, kurumların ayakta kalması gerektiğini düşünmek, destek formülleri bulmak gerekiyor değil mi?

Toyota, vergisini Sakarya’da ödüyor

TOYOTA Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş., dünkü “Özel şirkete ödenen KDV iadesi, belediyeye ayrılan kaynağı etkiler mi?” yazımla ilgili bir açıklama gönderdi.

Yazıda Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Sakarya Şube Başkanı Engin Tumbaz ve ekibinin, “Toyota, 4.5 milyar dolarlık yıllık ihracatından dolayı ayda 10 milyon lira KDV iadesi alıyor. Bu iade Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin vergi kaynağını aşağı çekiyor” mesajını yansıtmıştım.

Ben Gaziantep örneğini anımsatınca Tumbaz şu yanıtı vermişti:

-Gaziantep’teki şirketlerin merkezleri de orada. Vergilerini de Gaziantep’te ödüyorlar. Toyota ise vergisini İstanbul’da ödüyor.

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş., yazının bu bölümüne itiraz etti:

-Üretime başladığımız 1994 yılından itibaren vergimizi İstanbul’da Büyük Mükellefler Vergi Dairesi’ne ödüyorduk. Sakarya’da yerel medyanın kampanyaları üzerine 2001’de vergi adresimizi Sakarya’ya taşıdık. Vergimizi Ali Fuat Cebesoy Vergi Dairesi’ne ödüyoruz.

Açıklamada alınan KDV iadelerinin Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin kaynağına etkisi konusunda da şu mesaj verildi:

-Şirketlere yapılan vergi iadeleri nedeniyle Sakarya Belediyesi’nin vergi gelirlerinden daha az veya eksik pay alması, konuyla ilgili yürürlükteki mevzuattan kaynaklanıyor.

Açıklama üzerine Engin Tumbaz’ı aradım:

-Toyota, 2001’den beri vergisini Sakarya’da ödüyormuş. Bundan sizin haberiniz yok mu?

Haberinin olmadığını belirtti:

-Size yanlış ya da eksik bilgi verdiysem özür diliyorum.

Hemen ilgili vergi dairesiyle konuşup, aldığı yanıtı aynen aktardı:

-Toyota’nın ihracatı çok yüksek. Dolayısıyla aldığı vergi iadesi, Sakarya’da ödediği vergiyi çok aşıyor.

O halde Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin kaynak sancısının çözümü için mevzuat değişikliği gerekiyor…

THY, ‘koruma’da ilk sırada olmalı

TÜRK Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’dan dün sabah bir mesaj geldi. Mesajı açtım, meslektaşım Hakan Çelik’in önceki gün attığı Tweet vardı:

-Krizin en ağır yüklerinden birini Türk Hava Yolları çekiyor. “Getir” deniyor, getiriyorlar. “Uç” deniyor, uçuyorlar. Bütün ekipler olağanüstü iş başarıyor. Pilotlar ve kabin personeli de risk altında. Dünyadaki en değerli markamız THY, korunacaklar listemizin en başlarında olmalı.

Aycı’ya Hakan Çelik’in Tweet’ini gördüğümü, retweet yaptığımı yazdım… Mesajına ekleme yapmadı… Tweet’teki içeriğin daha fazla görülmesini istediğini anladım…

Tüm yazılarını göster