Hani amaç üretimdi, büyümeydi, istihdamdı!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔BDDK'nın "Sat dövizi-al krediyi" kararı şirketlerin işini zorlaştıracak. Üretimi sekteye uğrayabilir.

✔Oysa daha üç hafta önce "Önceliğimiz üretim, büyüme ve istihdam" denilmemiş miydi?

✔O gün söylenen doğruysa bugün yapılan yanlış; bugün yapılan doğruysa o gün söylenen yanlıştı!

Yaklaşık bir buçuk ay önce... İnşaat sektörünü desteklemek amacıyla bir paket daha açılmış ve ben de bu köşede 11 Mayıs’ta şunları yazmıştım:

“Ekonomide sıkıntı hep var da, bu sıkıntı ne zaman normal seyrin ötesine geçip daha da çekilmez hal alsa hemen şapkadan yeni bir tavşan çıkarılıyor. Ama aslında pek farkına varılmıyor, artık şapkadan çıkan tavşan değil, tuhaf bir canlı; hatta bir kemirgen, ekonomideki kötü gidişatı tersine çevirsin diye uygulamaya konulan kararlar bu kemirgen tarafından yok ediliyor.”

Şimdi yeni bir kemirgenimiz oldu!

Hani aylardır üretimi artıralım, hızla büyüyelim, istihdamı çoğaltalım diye uğraş veriliyordu ya, en azından söylenen buydu ya ve bunları sağlayabilmek için enflasyonla mücadele bir anlamda ikinci plana itilmişti ya, şimdi işte geçen cuma şapkadan çıkarılan kemirgen elde avuçta ne varsa yiyip bitirecek. Elde avuçta pek bir şey olduğu da söylenemez ya, o da ayrı; ama varsa bir şeyler, onlar da gidecek.

Bir karar verseniz!

BDDK tarafından cuma akşamı açıklanan kararın detaylarını defalarca okumuşsunuzdur. Bu karar şirketlere özetle şunu söylüyor:

“Bugünkü kurla yaklaşık 900 bin doların üstünde dövizin varsa ticari krediyi unut! Ticari kredi istiyorsan dövizini sat!”

Bu karar kaç şirketi kapsar, bazı şirketler bu karardan etkilenmemek için yan yollar keşfeder mi, bunu bilemeyiz.

Ama kesin olan bir şey var; bu düzenleme can sıkıcı.

Bir kere özel sektör için önünü görebilmenin, yani plan yapabilmenin çok önemli olduğu tartışma götürmez. Şimdi bu kararla söylenenin ötesinde şöyle bir hava yaratılmış oluyor:

“Ben bu cuma da bir başka karar alır, tüm hesaplarını alt üst edebilirim.”

Bir özel sektör kuruluşu böyle düşünmekte haksız mı?

Durum bu! BDDK’nın kararının piyasaları nasıl etkileyeceğini bugünden itibaren göreceğiz. Ama şirketlerin muhasebe birimlerinin hafta sonunu harıl harıl çalışarak geçirdikleri kesin.

Bazı şirketlerin işleri aksayabilir.

“Ya dövizini sat ya krediyi unut” seçenekleri sıkıntı yaratabilir.

İyi de daha şunun şurasında birkaç hafta önce tüm önceliğin üretimi, büyümeyi, istihdamı artırmaya verildiği söylenmemiş miydi? Ne yani, bundan vaz mı geçtik?

Nebati ne demişti?

Üç hafta öncesi... O günden beri yalanlanmadığına göre doğru kabul etmemiz gereken bir haber... Hazine ve Maliye Bakanı Nebati bakın ne demiş:

“Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik. Ama o zaman üretim bundan olumsuz etkilenirdi. Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Yüksek faiz artışı yapardık. O zaman üretim dururdu. Kur korumalı TL’ye geçerek bir yandan doları frenledik. Diğer yandan üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor. Büyümeyi tercih ettiğimiz için büyüme rakamları iyi geliyor, büyüme istihdama da olumlu olarak yansıyor...”

Yani şunun şurasında üç hafta önce amaç üretimmiş, büyümeymiş, istihdammış!

Ya şimdi? Son karar şirketleri zor sokmayacak mı? Bunun sonucunda üretim de, büyüme de, istihdam da sekteye uğramayacak mı?

İki olasılık var...

Ya üç hafta önce söylediğiniz ilkeler doğruydu ya şimdi attığınız adım doğru. İkisi birbirinin neredeyse tam zıttı sonuçlar doğuracağına göre...

O yüzden temel tercihinizin ne olduğuna bir an önce karar vermeniz başta özel sektör herkes için çok iyi olacak...

AMAÇ KKM’Yİ KORUMAK VE ARTIRMAK MI?

Dövizi olan şirketlere ticari kredi kapısını kapatan bu düzenlemede asıl amaç ne?

Kimileri diyor ki, şirketler düşük faizli kredi alıyor ve gidip o parayı dövize yatırıyor, bu kararla bu önlenmek isteniyor. Şirketler böyle yapıyor olabilir... (Bu arada BDDK da dün geç saatlerde yaptığı açıklamada söz konusu kararın gerekçelerinden biri olarak TL kredi kullanıp, döviz alınmasını saydı.)

Ama iyi de bu durumda asıl sorun, (borçlanılan parayla döviz alındığına göre) Türk parasına güven duyulmuyor olması değil mi? Türk parasına güven duyulmasını da herhalde ne şirketler sağlayabilir, ne vatandaşlar. Sorumlular belli:

“TL borçlanıp döviz almanın cazip hale gelmesine zemin hazırlayanlar.”

Ekonomi yönetimi atılan son adımla hem şirketler kesiminin dövize olan talebi azalır, hem de ne kadar döviz satılırsa satılır ve kur üstündeki baskı biraz olsun hafifler diye umuyor.

Çünkü kurdaki hızlı artış bazı hesapları fena bozuyor, özellikle temmuzda çok bozacak. Temmuza ilişkin hesapları biraz açalım...

Tüzel kişilere döviz hesabından geçişle KKM olanağı ocak ayında tanındı. Bu hesap açılışında vergi avantajı da sağlandı. Tüzel kişiler ocak ayı ortasından itibaren KKM hesabı açtırabildiler ama başlangıçta vade en az altı aydı, daha sonra martta üç ay vadeli hesap açma olanağı da getirildi.

Ocak ayında açtırılan yüklü miktardaki KKM hesabının altı aylık vadesi temmuz ortasında dolacak.

Ocakta hesap açtıran tüzel kişileri vade dolduğunda temelde iki seçenek bekliyor. Ya en az üç ay vadeli olmak üzere bu hesapları yenileyecekler ya da paralarını alıp gidecekler. Üç aylık yenilemede bile para ekime kadar bağlanmış olacak. Şirketlerin önemli bir kısmının bunu göze almayacağı tahmin ediliyor. Dolayısıyla çoğu şirket temmuz ortasında “Ver paramı” deme niyetinde.

Ya da niyetindeydi! BDDK’nın son kararı bu niyetin değişmesi sonucunu doğuracak nitelikte. Bir şirket KKM’den çıkıp alacağı parayı TL’de tutmayı hiç düşünmez, dövize dönse 15 milyon liralık döviz varlığı sınırını aşma riski var, sınırı aşsa kredi sorunu yaşayacak; en iyisi KKM’de devam etmek.

BDDK kararıyla vurulacak birinci kuş bu!

İkinci kuş, KKM’ye olan ilgiyi artırmak, yeni şirketleri sisteme çekmek. Bir şirket için döviz satmaktansa dövize endeksli olarak TL’de durmak çok daha avantajlıdır.

Bu uygulamayla döviz biraz geriler ve temmuz ortasında da görece düşük oluşursa DTH dönüşümlü açılan KKM için Merkez Bankası’nın ödeyeceği tutarın düşük kalması da üçüncü kuş olacaktır.

BU ADIMLAR VATANDAŞIN KAYGILARINI DEPREŞTİRİYOR

BDDK’nın bu kararı işe yarar-yaramaz, döviz düşer-düşmez, şapkadan çıkan sevimli bir tavşan mıdır, yoksa vahşi bir kemirgen mi, kısa zamanda görürüz. Ama diyelim her şey yolunda gitti, yani bu önlem işe yaradı. Ne var ki bu durum sanki bir kaygıyı daha da artıracak. Alınan bu idari kararla dövizin düşmesi sağlanırsa ve bu bir süreliğine de olsa kalıcı olursa vatandaşın zihnindeki şu düşünce giderek pekişmez mi:

“Bir karar da benim bankadaki dövizim için gelir mi?”

Tam şüyuu vukuundan beter durumu! Gerçekçi olalım, aslında vatandaş uzun zamandır bu kaygıyı yaşıyor. Bankadaki dövizine el konulabileceği, dövizinin TL’ye çevrilebileceği ya da istediği zaman bu parasını çekemeyeceği kaygısını...

Ama bunu kimse yapamaz. Kimse böylesine çılgınlaşamaz. Kimse buna cesaret edemez. Çünkü böylesi bir adımın sonu yok...

Bankadaki döviz hesaplarına yönelik bir adım, vatandaşın TL mevduat için de bankaya hücum etmesiyle sonuçlanır.

Sonrasını düşünmek bile anlamsız, çünkü ortada finans sistemi kalmaz...

Tüm yazılarını göster