Ahmet ARSLAN
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’na göre, veraset ve intikal vergisinin konusu; Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset (miras) yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız (bedelsiz) olarak bir şahıstan diğer şahsa intikalidir. Mal kavramı; menkul ve gayrimenkul şeylerle malvarlığına girebilen diğer tüm hakları ve alacakları ifade etmektedir.
Veraset ve intikal vergisinin mükellefi, veraset yoluyla veya ivazsız bir tarzda mal iktisap eden yani kendisine mal intikal eden şahıstır. Her ne kadar söz konusu verginin mükellefinin sadece gerçek kişiler yani bireyler olduğu düşünülebilirse de kanunda da belirtildiği gibi “şahıs” kavramı gerçek veya tüzel tüm kişileri kapsar.
Bu durumda kendisine veraset (miras) yoluyla veya ivazsız (bedelsiz) olarak (bağış, hibe, yardım, vb. şekilde) mal intikal eden bir tüzel kişi de (kurum, şirket, vakıf, dernek, kulüp, birlik) kural olarak veraset ve intikal vergisinin mükellefi olur. Bununla birlikte, Kanunda bazı kurumlar söz konusu vergiden muaf tutulmuştur. Bu bağlamda Kanunun 4’üncü maddesinde aynen; “Aşağıda yazılı şahıslar Veraset ve İntikal Vergisi’nden muaftır: a) Amme idareleri, emekli ve yardım sandıkları, sosyal sigorta kurumları, umumi menfaate hadim cemiyetler, siyasi partiler ve bunlara ait olan veya bunların aralarında kurdukları teşekküllerden Kurumlar Vergisine tabi olmayanlar; b) Yukarıdaki fıkrada sayılanlar dışında kalan hükmi şahıslara ait olup umumun istifadesi için ilim, araştırma kültür, sanat, sıhhat, eğitim, din, hayır, imar, spor gibi maksatlarla kurulan teşekküller; c)Yabancı Devletlerin Türkiye’de bulunan elçi, maslahatgüzar ve konsolosları (Fahri konsoloslar hariç) ile elçilik ve konsolosluklara mensup olan ve o Devletin tabiyetinde bulunan memurları ve Türkiye’de resmi bir vazifeye memur edilenler ile bu sayılanların aileleri efradı (Mütekabiliyet şartiyle) (Türk tabiiyetinde bulunan şahıslardan veraset tarikıyle veya sair suretle mal iktisabedenlerle yukarda sayılanların dışında kalıp da Türkiye’de ikamet eden şahısların Türkiye’de bulunan mallarını veraset tarikıyle veya sair suretle iktisabedenler hariç).” denilmektedir.
Söz konusu kanun maddesinde geçen bazı kurumların mahiyet ve kapsamı net iken diğerlerinin mahiyet ve kapsamı izaha muhtaç bulunmaktadır.
1- Amme İdareleri Amme idareleri, kamu idarelerini ifade etmektedir. Kamu idareleri ise kamu hizmeti ifa etmek üzere kanunla veya kanunun yetkiyi verdiği yetkiye dayanarak kurulan kamu kurum ve kuruluşları olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda, bakanlıklar ve taşra kuruluşları, belediyeler, il özel idareleri, üniversiteler ve diğer özel bütçeli idareler, sosyal güvenlik kurumları, düzenleyici ve denetleyici kurumlar amme idarelerinin başlıca örnekleridir. Söz konusu idareler veraset ve intikal vergisinden muaf tutulduğu için bu idarelere yapılan bağış ve yardımlar vergiye tabi değildir.
2- Belediye şirketleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri Veraset Ve İntikal Vergisine Tabi mi? İlk olarak belirtmek gerekir ki, belediye şirketleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri kamu idaresi değildir. Zira, söz konusu kurumlar kamu idareleri tarafından kamu hizmetlerini görmek üzere değil, piyasaya yönelik mal ve hizmet sunmak üzere kurulan ve genellikle özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişilerdir. Söz konusu kurumlar aynı zamanda kurumlar vergisi mükellefidir.
Kamu idaresi statüsünde olmadığından belediye şirketleri ve kamu iktisadi teşebbüslerinin Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun kamu idarelerine tanıdığı muaflıktan yararlanmaları söz konusu değildir. Nitekim, yukarıda zikredilen kanun maddesinde “bunlara ait olan veya bunların aralarında kurdukları teşekküllerden Kurumlar Vergisine tabi olmayanlar” hükmü yer almaktadır.
Dolayısıyla, belediye şirketleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri kurumlar vergisine tabi olduğundan veraset ve intikal vergisinden muaf değildir. Aynı durum kamu idarelerine ait bütçe içi (iktisadi, ticari) işletmeler için de geçerlidir.
3- Dernek ve Vakıflar Dernek ve vakıfların veraset ve intikal vergisinden muaf olduklarına ilişkin olarak Kanunda bir hüküm bulunmamaktadır. Kanunda sadece “umumi menfaate hadim cemiyetler” yani “kamu yararına çalışan dernek” statüsüne sahip derneklerin veraset ve intikal vergisinden muaf olduğu belirtilmiştir. Konuya ilişkin yasal düzenlemelere göre “kamu yararına çalışan dernek” statüsü Cumhurbaşkanı tarafından verilmektedir. Kızılay, Yeşilay, Darüşşafaka söz konusu statüye sahip derneklerin başında gelmektedir.
Bu durumda “kamu yararına çalışan dernek” statüsüne sahip olmayan derneklere yapılan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisine tabidir. Dolayısıyla, veraset yoluyla veya ivazsız suretle bu tür derneklere intikal edecek para, taşınır veya taşınmaz mallar dolayısıyla veraset ve intikal vergisinin aranılması gerekmektedir.
Vakıflara ilişkin olarak ise, kanunun 4’üncü maddesinin (k) bendinde Cumhurbaşkanı’nca vergi muafiyeti tanınan vakıfl ara kuruluşu için veya kurulduktan sonra tahsis olunan malların da veraset ve intikal vergisinden istisna olduğu belirtilmiştir. Aynı şekilde, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nda; “Kuruluşunda veya kurulduktan sonra vakıflara bağışlanan taşınır taşınmaz malların veraset ve intikal vergisinden istisnadır.” hükmü yer almaktadır. Bu durumda Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınmayan vakıflara bağışlanan taşınmaz mallar dışındaki para ve mallar veraset ve intikal vergisine tabidir.
Bununla birlikte, aşağıda da açıklanacağı üzere, kamuya yararlı dernek statüsüne sahip olmayan dernek ve Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınmayan vakıfların halkın geneline yönelik bilimsel, sanatsal, kültürel, sportif, sıhhi, dini vb. hizmetler sunmak üzere kurulmuş olmaları ve bu şekilde faaliyetlerine devam etmeleri halinde bunlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar vergiden istisnadır.
4- İlim, araştırma, kültür, sanat, sağlık, eğitim, din, hayır, imar, spor gibi maksatlarla kurulan kurum ve kuruluşlar Kanunun yukarıda zikredilen maddesinin (b) bendinde “Yukarıki fıkrada sayılanlar dışında kalan hükmi şahıslara ait olup umumun istifadesi için ilim, araştırma kültür, sanat, sıhhat, eğitim, din, hayır, imar, spor gibi maksatlarla kurulan teşekküller” denildiğinden söz konusu teşekküller de veraset ve intikal vergisinden muaftır. Bununla birlikte, burada dikkat edilmesi gereken husus veraset ve intikal vergisinden muafiyet için teşekkülün kâr amacı gütmemesi ve umumun istifadesine yani halkın (herkesin) kullanımına açık olması zorunluluğudur. Umuma değil de, sadece belli kişilere (üyelere, mensuplara) hizmet vermek üzere kurulan teşekküllerin (örneğin, OSB müdürlükleri, ticaret ve sanayi odaları, birlikler, meslek teşekkülleri, emekli ve yardım sandıkları) veraset ve intikal vergisi muafiyetinden yararlanmaları yasal olarak mümkün değildir.
Bu bağlamda, örneğin konuya ilişkin emsal özelgelerde de belirtildiği gibi;
● İlmi çalışmalar neticesinde ortaya çıkan ilmi eserlerin ve diğer başka eserlerin basımı, alımı, satımı, dağıtımı, kitap, gazete ve dergi gibi her türlü süreli ve süresiz eser basımı, her türlü sesli görüntülü yayın yapma,
● Eğitim çağındaki öğrencilere ekonomik ve kültürel olarak yardımcı olma,
● Görsel, zihinsel veya bedensel özür veya organ eksikliği, hastalık veya yaşlılık gibi herhangi bir nedenle yaşama sevincini kaybetmiş insanlarla ilgili olarak her türlü sosyal, kültürel, eğitim, sağlık, sportif ve ekonomik faaliyetlerde bulunma,
● İlmi araştırma ve incelemeler yapmak, yaptırmak ve bu mahiyetteki çalışmaları burs vermek, yayın kollarıyla temin etmek, müsabakalar açmak suretiyle destekleme,
● Ortaöğretim ve yüksekokullarda örgün ve yaygın eğitim kurumlarında yahut kurslarında okuyan öğrencileri barındırmak, onların eğitim, yeme, içme, ısınma, hastane ve tedavi masraflarına yardımcı olma,
● Kurs ve pansiyon binası ile müştemilatını yaptırmak, mevcut olanın yaşatılması için gerekli çalışmaları yapmak, burada kalanların her türlü ihtiyaçlarını temin etme,
● Umumun istifadesi için kurs, seminer, konferans ve panel gibi eğitim çalışmaları düzenleme,
● Gençlere eğitim ve öğretim imkânı hazırlamak, öğrencilere burs vermek, sanat kursları ve eğitim merkezleri açmak, ihtisas için yurt dışına öğrenci gönderme,
● Öğrencileri ve ihtiyaç sahiplerini her bakımdan korumak, onlara maddeten ve manen yardımcı olma,
● Camilerin ve müştemilatının ihtiyaçlarının giderilmesi, bakım, onarım ve tamiratının yapılması, dini eğitim ve öğretim yapılabilmesine katkı sağlayacak kaynak eserlerin hazırlanması,
● Bilimsel, edebi ve eğitime yönelik çalışmalar, araştırmalar ve arkeolojik kazılar vasıtasıyla su altında ve denizlerde bulunan kalıntılardan insanlığın geçmişini aydınlatmak ve bu bilgileri genel ve bilimsel yayınlar vasıtası ile tarihçiler, diğer arkeologlar ve kamuoyu ile paylaşma, hususlarında faaliyette bulunan dernek, vakıf, enstitü, araştırma merkezi ve benzeri teşekküller veraset ve intikal vergisinden muaftır.
Sonuç:
Vergi gelirleri içindeki nispi payından da anlaşıldığı üzere, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu ülkemizde etkili bir şekilde uygulanan bir kanun değildir. Bu durumun başlıca nedenleri arasında Kanunun eskimiş yapısı ve ülkemizdeki kayıtdışı ekonominin varlığıdır. Buna rağmen söz konusu verginin adil ve etkili bir şekilde uygulanması için kanundaki muafiyet ve istisnaların iyi irdelenmesi gerekmektedir.