Bu hafta yayınlanan önemli veriler arasında Hanehalkı Tüketim Harcamaları vardı. Açıklanan verilerle Türkiye genelinde tüketim amaçlı yapılan harcamaları gelir gruplarına, hane yapısına ve gelir türüne göre zaman içerisinde ayrıştırarak izleyebiliyoruz.
Bu sonuçlar içerisinde en ilgi çekici olanı, gelir gruplarına göre harcamaların dağılımıdır. Daha anlaşılır bir ifadeyle bu veriler, en düşük gelir grubundan en yüksek gelir grubuna kadar hanelerin neyi ne kadar tükettiğini gösteriyor. En düşük gelire sahip toplumun %20’lik kesimiyle en yüksek gelire sahip %20’lik kesimin tüketim harcamalarının, son 20 yıl içindeki seyrini, sizler için grafikleştirdim.
İlk önce gıda ile başlayalım. En düşük gelir grubuna sahip %20’lik gelir grubunun (kırmızı çizgi) gıda ve alkolsüz içeceklere ayırdığı payın 2018 sonrasında artan enflasyonist dönemle beraber hızla arttığını görüyoruz. Bu grup 2023 yılında toplam harcamalarının %37’sini gıda ve alkolsüz içecekler için yapmış. Bu oran neredeyse bundan 20 sene önceki düzeye çıkmış durumda. Hanehalkının geneline baktığımızda, gıda harcamalarının payının en yüksek gelir grubunda 2023 yılında %20 civarında olduğunu görüyoruz. En düşük gelir grubunun gıdaya harcadığı payın en yüksek gelir grubunun 2,5 katına ulaşması ise gelir adaletsizliği adına bize somut bir çıktı sunuyor.
Benzer şekilde ulaştırma giderlerinin de toplam harcamalar içerisindeki payının hızla arttığını görüyoruz. 2023 yılında, en düşük gelire sahip %20’lik grubun (kırmızı çizgi) toplam harcamalarının yaklaşık onda biri ulaştırmaya gitmiş. Bu pay bundan 20 yıl öncesinde %5 civarındaydı. Düşük gelirli haneler için ulaştırma gelirlerinin esas olarak iş ve okula ulaşım masraflarından oluştuğunu düşünürsek, artan ulaşım maliyetlerinin harcanabilir geliri nasıl baskıladığını da görmüş oluyoruz.
Şimdi de benzer verilere çekirdek aileden oluşan hanelere göre bakalım. Asgari yaşam ihtiyaçları adına önem arz eden gıda, barınma ve ulaşım harcamalarının 2023 yılında toplam tüketimin üçte ikisini oluşturduğunu görüyoruz. Bu dağılım bundan 10 ve 20 sene önceki dağılımdan da kötü durumda. Bu duruma sebep olan ise 2018 sonrasında artan yüksek enflasyonist ortam olarak karşımıza çıkıyor.
Temel ihtiyaçlar için ayrılan payın artması ile beraber doğal olarak eğitim, eğlence, spor ve kültür gibi alanlarda yapılan harcamaların payı da hızla düşmüş. Eşler ve çocuklardan oluşan çekirdek aileye bakacak olursak, eğitim harcamalarının en yüksek seyretmesini beklediğimiz bu grupta, eğitim hizmetlerine ayrılan pay son 20 yılda yarı yarıya düşmüş. Bu oran en düşük gelire sahip %20’lik grupta ise neredeyse sıfırlanmış. Eğitimin nitelikli toplum ve fırsat eşitliği açısından geleceğe yapılan bir yatırım olduğunu düşünürsek, düşük gelirli grupların eğitime kaynak ayıramaması, gelir adaleti ve Türkiye’nin kalkınma hedefleri açısından oldukça kötü bir tablo sunuyor.
Son olarak gelelim emeklilerin durumuna… 2023 yılında emeklilerin gıda, barınma ve ulaşım hizmetleri için yaptığı harcamaların toplam harcamalar içindeki payı %75’e çıkmış. Emekli aylıklarının 2024 yılında enflasyona karşı hızla erimesiyle, bu oran izleyen yıllarda daha da artacak ve özellikle ileri yaşta sefalet sorununun tetikleyicisi olabilecektir.
Özet itibarıyla bu tablolar, 2018 sonrasında uygulanan enflasyonist politikaların hanehalkının nitelikli tüketim kapasitesini önemli ölçüde aşındırdığını bizlere gösteriyor.