İletişim güzeldir. Dile gelmese de herkes boykotu sever. Öğretmeni, anne babayı, arkadaşı, ev sahibini… protesto eder bir şekilde. Varım demek; “benim de fikrim var, sözüm var…” Tek başına yapamayana grup içinde varlık gösterme olanağı sağlar, kendini ifade edebilme fırsatı yaratır. Bugünkü boykotu protesto edenler, geçmişte en az bir boykota iştirak etmişlerdir. Boykot eylemi, genç-yaşlı, zengin-fakir, köylü- kentli, ast-üst bakmaz, kucaklar. Can yakmayanı yoktur. Buradaki marifet karşılıktadır. Bugüne kadar hep protesto kanadındaki yaratıcılıkla ilgilendik, aslında protestoyu yapan kadar karşılayan tarafın da yaratıcı olabilmesi mümkün… Genelde reaktif davrandığı için düşünmeden, hızla ve hesapsız hareket ettiği için akılda zorbalıkla yer eder…
İletişimde bir risk bir de kriz durumları oluyor. Risk her zaman yaşanabilecekler… doğal ortamımız. Böyle zamanlarda olası krizlere hazırlık yapılır. Çünkü çoğu kriz göstere göstere gelir. Hiçbir şey yapmasanız, düşünürsünüz. Çok iyi bir egzersizdir; çünkü fren vazifesi görür. Hesapsız karar aldırmaz, ceza yağdırmanıza engel olur. Barışa davet eder. Pahalı bulunduğu için gözardı edilir, “ne gerek var şimdi” denir. Kriz de göstere göstere gelir.
Bu kültür yeni değil. 2 Nisan’da Türkiye’nin eli cebine gitmedi, yiyeceği varsa yemedi, giyeceği varsa giymedi… Çocukları nezarette ya da hapisteyken olanı biteni kendine yediremedi. Bu iş sosyal bir konu, siyasetin dışına çıktı. Artık görmek isteyene kriz, anlamak isteyen olgu, okumak isteyene tarih oldu.
Boykot pandemiye dönüşürse
Bu iş yalnız Türkiye’de olmuyor. Bireysel hareket, küresel olarak yaşanıyor. An (2 Nisan) itibarıyla, dünya genelinde çeşitli bölgelerde farklı nedenlerle boykot eylemleri gerçekleşti, gerçekleşmekte. Türkiye'deki Tüketim Boykotuna üniversite öğrencileri öncülük etti, muhalefet destekledi. Tür olarak bu bir "satın almama" eylemi. Maksat, ekonomik baskı yoluyla mesaj vermek. Üstelik birçok kafe, restoran ve iş yeri bu eyleme katılarak 2 Nisan'da dükkanlarını açmama veya satış yapmama kararı aldı. Merkezi İngiltere’de bulunan ve küresel ölçekte faaliyet gösteren internet tabanlı pazar araştırma firması YouGov'a göre, 17 uluslararası pazarda tüketicilerin yüzde 70'den fazlası, bir şirketin veya liderlerinin itiraz ettikleri şekilde davranması durumunda boykot edebileceğini belirtiyor. Aynı araştırmaya göre, tüketicilerin önemli bir kısmı (ülkeye göre değişen yüzde 26 – yüzde 53 arasında), ülkelerin onaylamadıkları eylemlerini, şirketleri boykot edebiliyor. Ankete göre, dünya genelinde her üç kişiden biri bu nedenle markaları boykot ediyor. Gelecekte iklim değişikliği konusunda harekete geçmeyen markaları boykot etme potansiyeline sahip tüketici oranının yüzde 59 olduğu tahmin ediliyor.
En büyük eylemci Başkan
Dün gece tüm dünyayı protesto ederek tarife yağmuruna tutan Başkan Trump da protestocu değil mi? Bir tür boykot değil mi yaptığı. Dize getirmek için eylem yapıyor. Sonuçlarını göreceğiz. Goldman Sachs 30 Mart'ta yayınladığı notta önümüzdeki 12 ay içinde ABD'nin resesyona girme olasılığını yüzde 35'e (yüzde 20 idi) yükseltti. Enflasyon (%3'ten %3,5'e) ve işsizlik oranı tahminlerini de yükseltti.
Eski Başkanlardan Barack Obama, kendisinden önceki Başkan George Bush yönetimde 2008 Pekin Olimpiyatlarını eleştirmiş, Çin’in Darfur'daki soykırımın durdurulmasına yardımcı olacak ve Tibet halkının onuruna, güvenliğine ve insan haklarına saygı gösterecek adımlar atması için protesto söylemlerine katılmayı görev bilmişti…
Herkes herkesi bir tarihte boykot etmiş. Örneğin “1905-1906 Çin Boykotu” ABD'deki Çinli göçmenlerin de desteklediği, Çin'de başlayan ABD malları boykotu. Amerikan mallarının satın alınmaması ve Amerikan şirketleriyle ticaret yapılmaması şeklinde gerçekleşmiş. ABD'deki Çinli topluluklar da bu boykota destek vermiş.
Her yerde ve yakın çevremizde
Dönelim günümüze, sınır komşumuz Gürcistan sokakları bunlardan birine ev sahipliği yapıyor. Bu hafta içinde başkent Tiflis'te hükümete tepki 125'inci kez dile geldi. Avrupa Birliği (AB) yanlısı muhalefet, hükümeti giderek baskıcı bir rejim haline gelmek ve Rusya'ya yaklaşmakla suçluyor.
Geçtiğimiz Kasım’da Sırbistan’da bir tren istasyonunun çatısı çöktü 16 kişi hayatını yitirdi. Muhalifler kazada yolsuzlukların yol açtığı ihmalin etkili olduğunu söylüyor. Gösteriler kısmen sonuç verdi, Sırbistan Başbakanı Milos Vucevic geçen ay istifa etti. Boykotlar devam ediyor. Boykotun ilk haftasında Hırvatistan'da market satışları yüzde 53 gerilemiş.
Çeşitli nedenlerle
Ben bu yazıyı yazarken taze bir haber daha dikkatimi çekti. Başı Kanadalıların çektiği sanat severler, “New York’a gidelim bir sanat etkinliği, show, tiyatro görelim yerine Londra’ya gidelim” der olmuş… Şaşırdık mı, sanmam. Kanadalılar Amerika’ya kırıldı. Boykotlar birilerine zarar verirken birilerine yarar sağlıyor. Boykot, protesto literatüründe dikkat çekilen bir noktadır. Bu zamanlarda küçükler büyüyebilir, rakipler atılım yapabilir…
İsrail'in Filistin'e yönelik politikalarına tepki olarak İsrail menşeli ürünlere ve bu ülkeyi destekleyen şirketlere karşı boykot dünya genelinde etkili olmaya devam ediyor. Boykot, Tecrit ve Yaptırım (BDS) girişimi tarafından koordine ediliyor. 2024 boyunca Starbucks gibi markalar, İsrail yanlısı tutumları nedeniyle hedef alındı. Sürüyor. Avrupa’da İngiltere, Fransa, İspanya; Japonya ve ABD’de sokak protestolarıyla birleşiyor.
Avrupa'da çevreye zarar veren veya hayvan haklarını ihlal eden şirketlere karşı boykotlar aktif. Çevre odaklı gruplar da büyük moda ve gıda zincirlerini hedef alıyor.
Zarar hesabı?
IMF araştırmalarına göre, büyük çaplı toplumsal huzursuzluk olayları, olayın ardından altı çeyrek sonra ortalama yüzde 1'lik bir GSYİH düşüşüne yol açabiliyor. Sosyoekonomik nedenli huzursuzluklar, siyasi nedenli olanlara göre daha keskin, her iki nedeni de içeren olaylar ise en büyük daralmaya yol açabiliyor. Boykotların sonuçları tarihteki örnekler gözönüne alındığında sapmayla tahmin edilebiliyor. Borsa getirilerinin ortalama yüzde 1.4 düşebileceği, özellikle otoriter rejimlerde ilk üç günde yüzde 2, sonraki ayda yüzde 4 öngörülüyor. Grev gibi protesto biçimleri, firmaların maliyetlerini artırıyor, Örneğin, Bangladeş'teki siyasi grevlerin firmaların maliyetlerini yaklaşık yüzde 1.17 oranında artırdığı tespit edilmiş. Tedarik zincirlerinde aksaklıklara neden olabilir, Fransa'daki "Sarı Yelekliler" protestoları sırasında büyük perakende zincirlerinin satışlarında önemli düşüşler yaşanmış. Protestoların yaşandığı ülkelere seyahat etme konusunda turistlerin çekinceleri artabiliyor, bazı durumlarda "protesto turizmi" olarak adlandırılan bir olgu görülüyor.
Tahminlere göre Pakistan'daki siyasi protestoların GSYİH'nin yüzde 2'sine kadar kayba neden olabileceği, Nepal'deki genel grevlerin ortalama doğrudan maliyetinin GSYİH'nin yüzde 1.4'ü olduğu, Fransa'daki grevlerin GSYİH'de yaklaşık yüzde 0.17'lik bir düşüşe neden olduğu ve bu kaybın büyük bölümünün özel sektör tarafından karşılandığı görülüyor…
Geçmişten bir örnek vereyim BP! Petrole bulanmış kuş resimleri ve okyanus tabanından fışkıran binlerce galon petrolü gösteren videolar tek kelimeyle korkunçtu. İlk haftasında bazı BP istasyonlarda satışların yüzde 10-15 kadar düştüğünü gösteren haberler, “bu kadar mı olacaktı?” gibi sorular sormuşlardı… Boykotların etkileri yıllarca sürüyor. BP de payına düşeni aldı. Hala derslerde okutulur. Buna iletişimde itibar kaybı diyebiliriz. Şöyle bir düşünün elinizin gitmediği kaç marka var… Duygusalız hepimiz. İnsandan söz ediyoruz.
Yaratıcılıkta sınır yok
Yaratıcı protestolar yalnızca tüketim eylemi olarak yaşanmıyor. ABD’de Demokrat Senatör Cory Booker tarihin en uzun Senato konuşması rekorunu kırdı. New Jersey senatörü, oturmadan, yemeden içmeden konuştu. Booker, bu süre içinde tuvalete de gitmedi. Protesto öncesinde kampa girdiğini belli aralık öncesinde yemek ve suyu kestiğini bilinçli olarak vücudunu eğittiğini söyledi. Booker'ın eylemi 25 saat 4 dakikayla, 1957’de Medeni Haklar Yasası'nı 24 saat 18 dakika boyunca protesto etmek üzere konuşan Senatör Strom Thurmond’in rekorunu geride bıraktı.
Nüfusa bakalım
Boykotlara katılanların kaç kişi olduğunu bilmek mümkün olamasa da devam eden boykotların olduğu coğrafyalarda yaşayan nüfusu anımsamakta fayda var. Bunu bir iletişim metodu olarak göreceksek, kaç kişinin farkındalığında iz bıraktığını da görmeliyiz. ABD'deki "Ekonomik Karartma" ve boykotlar ülke genelinde çeşitli şehirlerde ve çevrimiçi platformlarda gerçekleşiyor. Bu ülkenin nüfusu 330 milyonu aşıyor. Arjantin'deki ekonomik protestolar genellikle büyük şehirlerde, özellikle başkentte yoğunlaşıyor, Buenos Aires'in metropol alanı nüfusu 15 milyon civarında, Arjantin'in toplam nüfusu yaklaşık 46 milyon. Ekvador'daki ekonomik ve güvenlik protestoların yoğunlaştığı yerlerden biri başkent Quito. Nüfusu 3 milyon ülkenin toplam nüfusu 18 milyon. Fransa'daki kemer sıkma politikalarına karşı eylemler büyük şehirlerde görülüyor, Paris'in metropol alanı nüfusu yaklaşık 12 milyon, toplam nüfusu yaklaşık 67 milyon.
Şirketlere dönelim
Kabaca çeşitlilik, kapsayıcılık, eşitlik uygulamaları olarak tanımlayabileceğim DEI politikalarına karşı duran Başkan Trump’la saf tutan markalardan Target, Amazon tüketicilerin hedefinde. Boykotların birçoğunu organize eden bir tüketici savunma grubu The People's Union USA, 28 Şubat'taki Ekonomik Karartma eylemi sırasında Target'ın yaya trafiğinde yüzde 9, web trafiğinde yüzde 14'lük bir düşüş yaşandığını ilan etti. The People's Union USA, gözünü Nestlé'ye diktiğini de duyurdu.
Unilever diğer büyük tüketim malları şirketleri gibi, bazı müşterilerin ticari faaliyetler yoluyla İsrail'in Gazze'deki askeri saldırısına zımni destek olarak gördükleri için çoğunluğu Müslüman olan birçok ülkede ateş altında. Unilever geçtiğimiz Şubat’ta Endonezya'daki müşterilerin jeopolitik duruma tepki olarak markalarını boykot etmeleri nedeniyle zarar gördüğünü, Ekim’de ise pazar payındaki düşüşü açıkladı. Endonezya'nın 280 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 87'si Müslüman. Filistin yanlısı gruplar -“No Thanks” çağrısı yapıyor. Aynı adlı uygulamanın Instagram sayfası 7 milyon kullanıcıya sahip.
Elon iş başı yapacak
Ya elektrikli araç üreticisi Tesla'ya yönelik öfkeye, CEO'su Elon Musk'a yönelik kamuoyu antipatisine ne demeli. Belli ki Başkan Trump’la Musk yumuşak ama hızlı bir “Exit politikası” uygulayacaklar. Elon işe dönecek yoksa “Büyük Reddetme” adı verilen dalga kendisini yakacak. Tesla satışları dibi gördü… Sosyal medyada başlatılan #Teslatakedown kampanyası, Musk'ın Tesla'sını hedef alıyor. Musk'a yönelik tüketici memnuniyetsizliği Tesla'nın büyümesini şimdiden yavaşlattı. Geçen yılın sonlarından bu yana satışlar dünya çapında azaldı ve en dramatik düşüş Almanya'da (yüzde 76) yaşandı. Şirketin hisse fiyatı da açılıştan sonra yüzde 43 düştü, şirket değerlemesinden 650 milyar dolar buharlaştı deniyor. Forbes’a göre dünyanın en zengini Musk'ın serveti 104 milyar dolar geriledi. Musk ve Tesla'ya karşı protestolar farklı biçimler aldı: Bazı Tesla sahipleri araçlarını takas ediyor. Bazıları Tesla’larını harap ediyor.
10 Fransızdan 6’sı
Fransa'da her 10 kişiden 6’sı, Donald Trump'ın dünya ekonomisini istikrarsızlaştırmakla tehdit eden gümrük vergilerine tepki olarak McDonald's, Coca-Cola, Tesla ve diğer Amerikan ürünlerine karşı boykotu destekliyor. 18 yaş ve üzeri Fransız nüfusunu temsil eden bin kişilik temsili örneklemde, her üç Fransızdan birinin Amerikan ürünlerinden aktif olarak uzak durduğu ortaya çıkmış. “Le Boycott” olarak bilinen ve sosyal medyada #BoycottUSA hashtag'i ile ifade edilen kaçınma, The Guardian gazetesine göre hesaplanamaz bir zarar. Coca-Cola, McDonald's, Tesla, Starbucks, KFC ve X artık Fransızların gözünde kabul edilemez ABD markaları. Anketörler ayrıca katılımcıların Apple, Microsoft, Nike ve Converse gibi markaların yanı sıra rezervasyon platformları Airbnb ve Tripadvisor hakkında da olumsuz görüşlere sahip olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre Fransızlar, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye yönelik davranışları nedeniyle öfkeli.
Boykottan daha doğal bir şey yok.