Şekerci Hacı Bekir, kuruluşu 1777 yılına dayanan, dünyanın en eski 100 markasından biri… Osmanlı döneminde sarayda Şekercibaşı unvanına layık görülen Hacı Bekir Efendi, ‘Turkish Delight’ kavramını dünyaya tanıtan isim... Yüzyıllar boyu lokum ve şekerleme üretimi ile ayakta kalan Şekerci Hacı Bekir, bugün Ali Muhiddin Hacı Bekir Ticaret A.Ş.’ye ait 1777 yılında Bahçekapı’ da açılan ilk şekerci dükkanının yanı sıra Eminönü, Beyoğlu, Kadıköy, Pendik Fabrika ve Ankara mağazaları dahil toplam 8 noktada müşterilerine ulaşıyor.
Hacı Bekir’de şu anda altıncı nesil yönetime katılmış durumda… Altıncı nesil temsilcilerden biri de Leyla Celalyan… Arzum Okka Rich ile kahve ve lokum lezzetini birleştiren iş birliklerini anlattıkları özel davette Leyla Celalyan ile sohbet ettik. Küçük yaşlardan itibaren dükkana gelip çalışmaya başlayan, tadımdan fotoğraf çekmeye kadar birçok işi yapan Celalyan, 2018 yılından bu yana tam zamanlı olarak şirkette çalışıyor. Pazarlama odaklı çalıştığını söyleyen Celalyan, lokumu öncelikle gençler olmak üzere daha geniş kitlelere, Türk kültürünü fazla bilmeyen kesimlere ulaştırmayı misyon edinmiş. Celalyan, “Aslında lokum herkesin aklında yer etmiş bir lezzet ama daha görünür kılmamı lazım. Daha ulaşılır olmamız lazım ve bunu sağlamak için de online faaliyetlerimizi artırmamız gerekiyor” diyor.
“İngiltere en güçlü pazarımız, Ortadoğu ve Avrupa’yı da güçlendirmek istiyoruz”
Gençlerin son dönemde kendi kültürüne sahip çıkma eğiliminde olduğunu kaydeden Celalyan, ekliyor: “Gençlere ulaşmak için internette olmamız lazım. Bu çerçevede dijitalleşmeye yatırım yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Sosyal medyayı daha fazla kullanıyoruz. 33 çeşit lokum üretiyoruz. Kaymaklı dışında hepsi vegan ve glutensiz. Lokum nihayetinde usta dokunuşu isteyen bir ürün. Bu yüzden üründe çok inovatif değişimler yapamıyorsunuz. Ama biz sürdürülebilir ve geri dönüşümlü ambalaj gibi konulara önem veriyoruz. Ambalajları geri getiren müşterilerimize indirim gibi jestler yapıyoruz. Türkiye dışında en güçlü olduğumuz ülke İngiltere. Orada kendi mağazamız yok ama satış noktalarımız, özel ürün yaptığımız yerler var. Yeni Zelanda da bizim için iyi bir pazar. Online satışlarımızı artırmak istiyoruz. Çok ciddi bir potansiyel var ve yurt dışı açılımlara ağırlık verekrek bu potansiyeli değerlendireceğiz. Ortadoğu’da fazla iş birliğimiz yok. Orada aktif olmak, Avrupa’da farklı pazarlara açılmak istiyoruz.”
Hacı Bekir’de üç nesildir kadınlar yönetimde
2015 yıllında Koç Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olan Leyla Celalyan, şirketin kurucusu Hacı Bekir’in torununun torununun kızı… Aile işini beşinci kuşak olan annesi Hande Celalyan ve teyzesi Nazlı İmre ile birlikte sürdürüyor. Annesi Hande Celalyan, 1986 yılında 25 yaşında işin başına geçmiş. Hande Celalyan’ın tek çocuk olan annesi Aliye Şahin de 1974’te şirketin ilk resmi kadın işletmecisi olmuş…
Türkler fıstıklı, Avrupalılar güllü lokum seviyor
Leyla Celalyan, Türk insanının bir numaralı lokum tercihinin ekstra fıstıklı lokum olduğunu söylüyor. Onu güllü ve cevizli takip ediyor. Avrupalılar’ın tercihi ise güllü lokummuş. Rivayete göre Kraliçe Victoria, Hacı Bekir lokumlarını çok severdi, Churchill sadesini, Napolyon ise fıstıklısını tercih edermiş. Picasso'nun çalışırken konsantrasyonunu sağlayan yine lokum olmuş. Dünyanın en güzel ve en başarılı aktrislerinden Rita Hayworth’un bir kutu Hacı Bekir lokumu aşkına röportaj verdiği de söylenir.
Ünlü yabancı dizilerde hem lokum hem Hacı Bekir rol aldı!
Leyla Celalyan’a yurt dışında tanıtım konusunda neler yaptıklarını, Hacı Bekir lokumuna ünlü marka yüzü düşünüp düşünmediklerini soruyorum. Şöyle yanıtlıyor: “Bizim özel bir marka yüzü çalışmamız yok ama dolaylı reklamlarımız oluyor. Örneğin McMafia isimli ünlü bir dizide ‘Ali Muhiddin Hacı Bekir, dünyanın en iyisiymiş” repliğiyle bizim lokum hediye edilmiş. Law and Order dizisinde de yine ismimizle dünyanın en iyisi diye lokumlarımız konu olmuş. Fransız bir dizide ise kendisini Ali Muhiddin Hacı Bekir diye tanıtan bir karakter vardı. Bütün bunlar bizim haberimiz olmadan gerçekleşen ve markamızı tanıtan sürprizler…”