“Günün önemine binaen...”

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Eski Hazine bürokratı ne duydu da yıllar önce kendisine söylenen "Bu ülkede makro ekonomik model Turgut Özal'ın iki dudağı arasındadır" uyarısını hatırladı?

✔ Peki ya eski Merkez Bankası bürokratı? O hangi gerekçeyle "Merkez Bankası rezervi ikinci bütçe değildir" diyor?

Yıllarca Hazine’de üst düzey görev yapmış bir arkadaşım aradı dün sabah. Hem de erken sayılabilecek bir saatte. Böyle erkenden pek aramazdı, merak ettim.

“Hayrola, önemli bir şey mi var?”

“Yok yok, dün gece televizyon izlerken yıllar öncesine gittim, aklıma bir anım geldi de seninle paylaşmak istedim” diye cevap verdi.

“Neymiş seni yıllar öncesine götüren?”

“Günün önemine binaen anlatmalıyım” dedi.

“Anlat bakalım, dinliyorum.”

“1986 yılında Boston’daki lisansüstü eğitimimi tamamlayıp ABD’den Hazine’ye dönmüştüm. O dönemin efsane Müsteşar Yardımcısı olan ve daha sonra Müsteşarlık görevini de yürüten, biz genç bürokratlara çok büyük katkılarda bulunmuş rahmetli Yener Dinçmen, hangi birimde çalışmak istediğimi sordu. İyi bir ekonometri eğitimi almıştım ve makro model çalışmalarına katkım olabileceğini düşünüyordum. Ekonomik Araştırmalar biriminde çalışmak istediğimi söyledim. Rahmetli Yener Dinçmen’in o görüşmede bana söylediklerini hiç unutmam:

‘Bak genç adam, bu ülkede makro ekonomik model Turgut Özal’ın iki dudağı arasındadır. (Rahmetli Turgut Özal o dönem başbakandır) Ekonometrik modeller genellikle çalışmaz.’

Beni Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü'ne yönlendirdi.

Sonra hayat bu “iki dudak arası ekonometrik model metaforu” nu bana daha iyi öğretti. Öğretmeye de devam ediyor.”

Arkadaşım ne yorum yapacağımı merak ediyormuşçasına sustu, telefonda kıs kıs güldüğünden de emindim.

Ben de safça(!) sordum:

“Şimdi ben bu anlattığından bir mesaj mı çıkarmalıyım?"

“Sen o mesajı çoktan çıkarmışsındır” zaten diye cevap verdi.

Kapattık telefonu...

Sahi arkadaşım ne demek istemişti acaba!

Önceki akşam hangi programda ele alınan hangi konu ya da yapılan hangi açıklama arkadaşıma bu “iki dudak arası ekonomik model metaforu”nu yeniden anımsamıştı ki...

Acaba faiz mi?

Söylemedi arkadaşım. Aldı beni bir merak ve başladım düşünmeye...

Acaba önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı ile görüştüğünü ve faizin düşürülmesi gerektiğini söylemesi ve bu açıklamayı izleyen dakikalarda doların 8.80’i aşıp 8.60'larda dengeye gelmesi miydi kastettiği? Yani Türkiye’de dolar tahmini de, faiz tahmini de yapılamazdı, bunu mu kastetmişti?

İyi de bu yeni bir durum değildi ki. Erdoğan'ın faiz görüşü belliydi ve zaman zaman dile getirdiği bu görüş dövizin fırlamasına hep yol açıyordu.

Aslında ilginç olan, eğer kastettiği buysa, arkadaşımın buna hala alışamamasıydı.

Sonra düşündüm de, arkadaşım galiba artık faizin ekonominin gerekleri doğrultusunda belirleneceği yolunda bir süre önce dile getirilen görüşlere finans kesiminin inanmış ve ona göre pozisyon almış olmasını kastediyordu.

İyi de herkes Hazine'nin Hazine olduğu zamanın gerçek bürokratlarının tedrisatından geçmemiş ve büyük fotoğrafı görebilir hale gelmemişti ki...

“MERKEZ BANKASI REZERVİ İKİNCİ BÜTÇE Mİ?”

Eski Hazine bürokratı arkadaşımın telefonunu kapattım ve haberlere göz atmaya başladım. Telefonum yine çaldı. Arkadaşım herhalde söylediklerine bir ek yapacaktı, bu düşünceyle uzandım telefona ama arayan o değildi. Bu sefer de daha önce Merkez Bankası’nda görev yapmış eski bir bürokrat arkadaşım arıyordu.

“Dinledin mi” diye girdi söze heyecanlı bir şekilde.

Cevap vermeme fırsat tanımadan devam etti:

“Dinledin mi Erdoğan’ın 128 milyarla ilgili söylediklerini?”

Hal hatır sorma faslına bile gerek duymamıştı.

“Evet” diye cevap verdim.

Devamında başka şeyler de söylememi beklercesine birkaç saniye sustu arkadaşım, baktı benim sesim çıkmıyor, kendisi devam etti:

“Çok açık ki Cumhurbaşkanı’nı birileri yanlış bilgilendiriyor. Merkez Bankası rezervi ikinci bütçe değildir. Deprem için ya da altyapı yatırımları için Merkez Bankası rezervi kullanılır mı, böyle bir uygulama olabilir mi? O harcamalar bütçeden yapılmıştır. Bırakın Merkez Bankası rezervinin kullanılmasını, Merkez Bankası’ndan Hazine’ye avans kullandırılması bile yıllar önce sona erdi...”

Tam araya girmeye niyetleniyordum, baktım arkadaşımın susacağı yok:

“Kaldı ki bu 128 milyar dolar için önce hiç tepki verilmedi. Ardından satışın söz konusu olmadığı ve bu paranın kasada durduğu söylendi. Bir süre geçti bu sefer 128 milyarın nerelere harcandığı kalem kalem izah edilmeye çalışıldı. Şimdi çok daha farklı bir harcama detayı duyduk. En olmayacağı da budur. Çünkü Merkez Bankası rezervi, ikinci bir bütçe değildir.”

Çok uzun yıllar Merkez Bankası'nda görev yapmış olan arkadaşım rezervin ne olduğunu, bilançonun ne olduğunu, rezervin nasıl kullanılabileceğini, dolayısıyla kullanılamayacağını çok iyi bildiği için belli ki bu açıklamaya böyle bir itirazda bulunuyordu.

Sonra sakinleşti ve iyi olup olmadığımı sormak aklına geldi. “Koronodan hala kaçıyorum” dedim, gülüştük ve kapattık telefonu...

Tüm yazılarını göster