“Güneş enerjisini vergi ve mevzuattan muaf tutun, bakın nasıl gelişiyor!”

Plastik organik güneş pilleri konusundaki çalışmasıyla dünyadaki ilk patent ve yayına sahip olan Ord. Prof. Dr. Sarıçiftçi, “Türkiye’de politikacılar güneş enerjisinin üretimini, alım-satımını ve tüketimini vergiden ve mevzuattan muaf tutsunlar bakın Türkiye birkaç sene içinde nasıl güneş enerjisine geçiyor. Halkımız bu nimetini büyük bir istekle kullanacaktır” diyor.

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Selçuk Yaşar Ödülü’nün bu yılki sahibi, 1996 yılında Avusturya hükümetinden ordinaryüs profesörlük unvanını alan, Johannes Kepler Üniversitesi Fizikokimya Kürsü ve Enstitüsü’nün başkanı Ord. Prof. Dr. Niyazi Serdar Sarıçiftçi oldu.

Ord. Prof. Dr. Sarıçiftçi ile ilk röportajımızı 2011 yılında, “organik güneş pilini” geliştirmesi üzerine yapmıştık.

Sarıçiftçi o dönemde, “Dünyanın güneş enerjisinden daha fazla yararlanması için güneş enerjisinden elde edilen enerjinin maliyetinin ucuzlaması çok önemli” demiş ve şu yorumlarda bulunmuştu: “Örneğin, yüzde 40 randımanlı, 3 katmanlı fotovoltaik hücreler mevcut, fakat çok yüksek fiyatlarından dolayı sadece NASA tarafından uzay projelerinde kullanılabiliyor. Bizim araştırma felsefemiz dahilinde, güneşten enerji elde edecek sistemlerin dünyada yayılması için, yatırım ve üretim maliyetlerinin çok düşürülmesi gerekli. Bu amaçla organik plastikten elde edilen güneş pillerini (organik fotovoltaik hücreler) icat edip geliştirdik. Çok daha ucuza geliştirilen plastik ve organik maddelerin güneş enerjisinin yaygınlaşmasına katkıda bulunacağını umuyorum. Organik fotovoltaik hücrelerin üretim maaliyeti silisyum ile kıyaslandığında metrekare başına 1/20 civarında olacaktır.”

Yine 2011’deki röportajımızda “Yeşil bitkiler, su ve CO2 kullanarak güneş enerjisini kimyasal enerjiye çevirirler. Bu şekilde hem CO2 dengesi sağlanmış, hem de güneş enerjisi taşınabilir bir şekilde depolanmış olur. Doğadaki fotosentezin benzerini teknik ve sunni fotosentez olarak gerçekleştirmek insanlığın geleceğini belirleyecek” diyen, Sarıçiftçi, doğada olduğu gibi, güneş enerjisinin doğrudan kimyasal enerjiye çevrilmesinin en akıllı yöntem olacağını ifade etmişti.

Güneşten “petrol” elde etmek için çalışıyor

Nobel ödüllü Amerikalı Profesör Alan Jay Heeger ile birlikte yaptığı çalışmayla, güneş enerjisi kullanımını ucuzlatacak yöntemi keşfeden Ord. Prof. Dr. Sarıçiftçi, uzun bir süredir güneş enerjisinin direk olarak kimyasal enerjiye çevrilmesi; güneş enerjisinden petrol üretilmesi üzerine çalışmalar gerçekleştiriyor.

“Türkiye’nin istiklali ve istikbali güneş enerjisinde” diyen Ord. Prof. Dr. Sarıçiftçi, plastik organik güneş pilleri konusundaki çalışmasıyla dünyadaki ilk patent ve yayına sahip. Ord. Prof. Dr. Sarıçiftçi ile Selçuk Yaşar Ödülü sonrasında yeniden görüştüm ve Türkiye’nin enerji politikası, yenilenebilir enerjilerin desteklenmesi konusunda neler yapılabileceği yönündeki değerlendirmelerini sordum. Yorumları şöyle:

Doğal gaz ve petrol ticareti ülkelerden daha güçlü

“Maalesef Türkiye’nin elindeki güneş enerjisi potansiyeli çok az kullanılıyor. Bunun en önemli sebebi politik konular. Doğal gaz ve petrol ticareti bugün dünyada politikacılardan ve hatta ülkelerden daha güçlü. Bu engeli aşabilmemiz, içinde bulunduğumuz jeopolitik koşullarda çok zor olacak. Dünyadaki birçok ülke petrol ve doğal gaz için savaşlara girer, korkunç paralar harcar ve milyonlarca insanın kanını döker. Bu miktarın çok az bir kısmını bile güneş enerjisine yatırsalar, bu kavgalara gerek kalmaz. Türkiye’de politikacılar güneş enerjisinin üretimini, alım-satımını ve tüketimini vergiden ve mevzuattan muaf tutsunlar, bakın Türkiye birkaç sene içinde nasıl güneş enerjisine geçiyor. Eski bir atasözümüzün dediği gibi: ‘Su akar yolunu bulur’. Halkımız bu nimetini büyük bir istekle kullanacaktır. Yeter ki bu işin önündeki engelleri kaldıralım.”

Ya petrol bağımlılığından vazgeçeceğiz, ya da felaketleri kucaklayacağız

“Dünyamız çok zor bir süreçten geçiyor. Küresel ısınmanın getirdiği çölleşme ve afetler büyük yıkımlara yol açacaktır. Fazla değil, en geç 10 sene içinde Türkiye’de de susuzluk, kuraklık ve çölleşme etkili olacak. Çevremizdeki ülkeler daha beter çölleşecek. Afrika’dan, Orta Doğu’dan büyük göç alacağız. Bunlar “doğal felaket mültecileri” olacak. Öte yandan dünya ülkeleri ucuz enerji sevdasına kapılıp tüm dezavantajlarını göz ardı ederek hala fosil yakıt tüketiyor. Bu iki senaryo beraber olmaz. Ya bu petrol bağımlılığından vazgeçeceğiz, ya da bunun getirdiği felaketi kucaklayacağız.”

Üç kuruş daha fazla kar etmek için dünyayı satmak akıllıca değil

“Yenilenebilir enerjiler yatırım maliyeti olarak daha pahalı ama işletme gideri açısından çok hesaplı. Petrol ve doğal gaz savaşlarına yatırdığımız paraların sadece bir kısmını yenilenebilir enerjilere yatırırsak bu savaşlara sebep kalmaz. Günümüzde üç kuruş daha fazla kar etmek için gelecekteki dünyayı satmak çok akıllı bir ekonomik yöntem değil. Özel sektör biraz daha uzun vadeli düşünebilse daha akıllıca olur. Ama bu korkunç yarışta böyle düşünenleri hemen yok ederler. Umarım gelecek nesiller bizden daha başarılı ve akıllı olurlar.”

Türk bilim dünyası beyin göçü ile kan kaybediyor

“Türkiye’de üniversite donanım altyapılarında büyük gelişmeler var. Artık eski günlerdeki sefalet yok. Son 20 sene içinde birçok üniversiteye büyük yatırımlar yapıldı. Ancak insan altyapısı aynı şekilde gelişmiyor. Beyin göçü ile çok kan kaybediyor Türk bilim dünyası. Türkiye’de bilimsel çalışanlara da yeterli önem verilmiyor. Herkesten mühendis olsun isteniyor ama bilim, insan olmazsa mühendislik olamaz. Elma ağacı olmazsa elma satacak tüccar olmaz. Bilim ve mühendislik elma ağacı ve elma meyvesi gibidir. Bilimin meyvesidir mühendislik. Türkiye’de herkes elma almak ve yemek istiyor ama kimse elma ağacı dikmek ve büyütmek istemiyor.”

Tüm yazılarını göster