Gümrük tarifeleri, maliye politikasına karşı

2025 yılına dünya genelinde hızla değişen uluslararası ilişkiler ve kaybet kaybet içeren ekonomik kararlar yönünden nevi şahsına münhasır bir yolda ilerliyoruz. Trump tarafından getirilen ancak geçici olarak kısa bir süreliğine ertelenen gümrük vergilerinin ilk yansımasını Amerikan borsalarında bu hafta başındaki hızlı düşüşler ile görmüş olduk. Son 1 ay içerisinde Dow Jones’ta %6,40, Nasdaq’ta %9,72 ve S&P endeksin de %7,74 düzeylerinde düşüşler yaşandı. Teknoloji hisselerindeki değer kayıpları ise, endekslerden çok daha yüksek bir düzeyde oldu. Son 1 ayda Alphabet %11,27, Amazon %15,30, AMD %13,58, Meta %15,76, Apple %3,10, Microsoft -%6,95, NVDIA %18,93, Tesla -%34,72 şeklinde çok yüksek düşüşler yaşadı.

Amerikan borsalarında yaşanan bu düzeydeki hızlı geri çekilmelerin arkasındaki temel mesele Trump’ın almış olduğu gümrük vergisi kararları, enflasyonda yükseliş riski, Fed para politikasındaki olası belirsizlikler ve uzun bir süredir teknoloji hisse senetlerinde yaşanan fiyat balonlarının patlaması sayılabilir.

Atlanta Fed’in revizyonu resesyonu gündeme taşıdı

Trump göreve gelmeden öncesinde küresel ticaret savaşı konusunda gümrük vergilerine yönelik kararlarının bir kısmı piyasa tarafından halihazırda fiyatlanmaktaydı. Ancak vergilerin düzeyi ve kapsamının ilk 1,5 ayın sonunda piyasa beklentisinden daha hızlı olduğunu görmekteyiz. ABD tarafından uygulamaya koyulan gümrük vergilerinin Amerika’da 2025 1’inci çeyrek büyümesini %2,4 oranında oldukça yüksek bir düzeyde geriye çekeceğini Atlanta Fed bürosu araştırma merkezi açıklamış bulunuyor.1 Aynı merkezin tahmini ocak ayı sonunda %3 seviyelerindeydi. Aradan geçen kısa bir süre sonunda büyüme rakamında bu kadar yüksek bir düzeyde aşağı yönlü revizyon yapılmış olması, mart başından itibaren “ABD’de 2025 yılının ilk yarısında resesyon mu yaşanacak?” söylemlerini de hızla gündeme taşımış oldu.

Fed, yıl başından itibaren küresel siyasette gerçekleşenler karşısında 2025 yılında en az 3 kez faiz indirim seçeneğini gündemine hızla alacaktır. CME grubu tarafından açıklanan Fed faizi piyasa beklentilerini içeren analize göre 19 Mart toplantısında %97 ihtimal ile cari %4,25-4,50 olan politika faizinde herhangi bir değişiklik fiyatlanmamaktadır. Halihazırda 7 Mayıs toplantısında %0,25 puan faiz indirim beklentisi %42 seviyesindedir. 18 Haziran toplantısında %0,25 ilave faiz indirimi ile %3,75-%4,00 faiz seviyesi beklentisi %34 düzeyindedir. 17 Eylül toplantısında 0,25 ilave faiz indirimi ile %3,50-%3,75 faiz beklentisi %35,4 şeklindedir. 10 Aralık toplantısında ise 0,25 bir faiz indirimi ile %3,25-%3,50 faiz beklentisi %27 olarak fiyatlanmaktadır. Neticede Fed’in yılın geri kalan bölümünde yaşanan piyasa türbülansları ve değişen ekonomik beklentilere karşı faiz indirim silahını kullanmaya devam edeceği gözükmektedir.2

Çin ekonomisinde resesyon baskısı daha yüksek

Amerika’nın makro ekonomik verilerine genel hatları ile baktığımızda henüz resesyon baskısının %53 seviyesinde olduğunu söyleyebilirim. Çekirdek enflasyon (yıllık) %2,55, yıllık reel ücret artışı %1,15, işsizlik başvuruları (aylık) +217.000, sanayi üretimi (yıllık) %2, tüketici güveni 134.30 şeklinde verebileceğim birçok veri içerisinde henüz net bir resesyon sinyali gözükmemektedir. ABD’ye kıyasla Çin ekonomisindeki resesyon baskısı %71 ile daha yüksek bir seviyededir. Çin Merkez Bankası para ve kredi politikalarında uyguladığı teşvikler ile büyümeyi %4,5 seviyesinin üzerinde tutmaya azami gayret sarf etmektedir.

Son 1 hafta içerisinde yaşanan bir diğer önemli konu ise, Almanya tarafından ortaya sürülen dev mali paket olmuştur. CDU/CSU ve SPD partileri tarafından anlaşılan savunma harcaması odaklı paketin AB genelinde büyüme, enflasyon, €/$ paritesi ile finansal piyasaları üzerinde önümüzdeki dönemde belirgin etkilerinin olacağı açıktır. DAX endeksi içerisindeki savunma hisselerinde yaşanan hızlı yükselişler ile €/$ paritesinin son 1 ay içerisinde 1.0283 seviyesinden 1.1000 seviyesine doğru hızlı yükseliş gerçekleştiriyor olması alınan siyasi kararın ilk andaki piyasa yansımaları olarak görebiliriz. €/$ paritesindeki yükseliş açısından kısa vadede önemli direnç noktası 1.1214 olarak karşımıza çıkmaktadır. Önümüzdeki 10 yıl boyunca açıklanan 500 milyar Euro’luk savunma harcaması paketi Almanya’nın önümüzdeki yıllarda GSYH’sinin %3.5’unu bu şekilde ayıracağını göstermektedir. Alman ekonomisindeki altyapı harcamalarının ilave katkısı ile birlikte kararın Almanya GSYH’sine %2,25 düzeyinde çok kuvvetli bir mali etkide bulunarak ekonomik büyümeyi yukarıya taşıyacağını bekleyebiliriz. Ancak bu pozitif katkının 2025 sonrasına sarkacağını da unutmamak gerekiyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB)’nin yıl sonuna kadar AB bölgesindeki faizi son bir kez yılın ikinci yarısında 0.25 baz puan daha düşürerek %2 seviyesine indirmesi de piyasa beklentileri içerisinde fiyatlanmaktadır.

Özellikle hammadde ve ara mamul ithalatını Amerikan Doları ile ihracatının %45’ini de AB bölgesine € ile yapmakta olan Türk ihracatçıları için bu karar ile cansuyu olabilecek ticari bir ortama girmiş bulunmaktayız. €/$ paritesinin son 3 yılın en yüksek seviyesinin 1.1277 olduğunu dikkate alarak ihracatçı şirketlerin gelirlerinde ileriye dönük vadeli döviz kuru sabitleme seçeneklerini çalıştıkları finansal kuruluşlar ile bugünden istişare etmelerinde büyük yarar bulunmaktadır.

1 https://www.atlantafed.org/cqer/research/gdpnow

2 https://www.cmegroup.com/markets/interest-rates/cme-fedwatch-tool.html

Tüm yazılarını göster