Gümrük süreçlerinde yeni bir dönem başlıyor

Sercan BAHADIR Gümrükte Gündem

Geleneksel gümrükleme modeli, gelişen teknoloji ve kolaylaşan yöntemlerle birlikte artık geride kalıyor. Bilgisayarlı gümrük işlemleriyle başlayan süreç, ihracatta e-fatura uygulamasıyla bambaşka bir boyuta geçiyor. Buna paralel olarak, yapay zekâ kullanılarak beyanname yazımıyla gümrük vergi unsurlarının belirlendiği (özellikle gümrük tarife istatistik boyutu) gümrükleme süreçleri artık daha kolay ve hızlı oluyor. Hatta Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS), şirketler için bu yaklaşıma uygun bir alt yapı oluştururken gümrük idareleri de güvenilir şirketler için beyana dayalı bir bakış açısı geliştirerek, beyanı kontrol edecek değişikler yapıyor. Tüm bu gelişmeler gümrüklemede oldukça önemli adımlar arasında yer alıyor.

Ayrıca gümrükleme süreçlerinde sadece gümrük idareleri yer almıyor, ürüne bağlı olarak diğer kurumların da ithalatın gerçekleşmesi için yetkisi bulunuyor. Oluşan bu yaklaşım değişikliğine diğer kurumların da paralel bir yaklaşım gerçekleştirmesi gerekiyor. Gümrük işlemlerini kontrol edecek bir YYS uygulamasının diğer kurumlar tarafından tanınmaması halinde maalesef ithalat işlemi de tamamlanamıyor. Örneğin; YYS sahibi şirketler için vergilemeye yönelik tüm işlemler sonradan kontrol edilebilirken, ürün güvenliği denetimleri bu kapsamda yer almıyor. Aynı bakanlıkta olmasına rağmen farklı bir genel müdürlük, denetimlerde farklı bir sisteme dayalı kontrol yapabiliyor. Sonuç olarak ürün gümrükten çekilemiyor ve bu yeni yaklaşımların bir anlamı olmuyor.

Ne değişti?

11.01.2024 tarihli ve 32426 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğ ile Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği Tebliği’nin muhtelif maddelerinde değişiklik yapıldı. Bu değişiklikle birlikte yetkilendirilmiş gümrük müşavirleri tarafından yapılabilecek ve ilk kez gümrük mevzuatına giren 3 yeni tespit işlemi tanımlandı. Buna göre;

- Metal hurda olarak beyan edilen eşyanın firma tesisinde yapılacak işlem sonucunda başka bir eşya haline gelip gelmediğinin tespiti için “MH1”,

- Kapanmış beyannamelerde 31/12/2020 tarihli ve 3350 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan İthalat Rejimi Kararı’nın 4’üncü maddesinde sayılan önlemlere tabi eşyanın kapsam dışı olup olmadığının tespiti için “TP1”,

- Diğer kurumlarca yapılacak kontroller kapsamında kullanım amacına göre bilgi/belgeye tabi eşyanın kullanım amacına uygun olup olmadığının tespiti için “DK1” kodlu tespit işlemleri yapılacak.

Geçtiğimiz haftalarda bu konuya yönelik bir tebliği yayımlandı ve raporlara ilişkin uygulama esasları yayınlanıp tespit raporları artık ithalatların içine dahil edildi.

Ne anlama geliyor?

Yeni düzenleme, gümrük işlemleri süreçlerinin tamamlanması ya da beyanın ibrası için tespit raporunun sisteme entegre edildiği anlamına geliyor. Örneğin; diğer kurumlarca belirlenen bazı kapsam dışı beyanların doğruluğu DK1 tespit raporuyla kontrol edilmek isteniyor. Diğer yandan gümrük idaresi talep ederse, metal hurda beyanının gerçekten hurda olup olmadığı da MH1 tespit raporuyla doğrulanması öngörülüyor. Bu yaklaşımla da gümrükleme süreçlerinde ithalat esnasında yapılan beyanın bir tespit raporuyla teyidinin alınması hedefleniyor.

Aslında ithalatı öngörülen her türlü izin için uygunluk belgesine veya bu belgeler yerine geçen bilgiye tabi eşyaya ilişkin yetkili kurumlarca yapılacak kontrollere dair kendi mevzuatlarında düzenlenmesi, eşyanın serbest dolaşıma girişinden itibaren beyana uygun kullanım, teslim veya işleme konu edilip edilmediğine ilişkin bir tespit amaçlanıyor. Bu konuda sadece Tarım Bakanlığı düzenleme yaptığı için raporlar ilgili kurumun denetiminde kapsam dışı beyan edilen ürünler için yapılıyor.

Diğer bir konu da metal hurda ithalatçılarını ilgilendiriyor. Serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulmak üzere Türk Gümrük Tarife Cetveli’nin 72’nci, 74’üncü ve 76’ncı fasıllarında hurda olarak beyan edilen eşyanın izahname açıklamasında belirtildiği gibi kırpıntı, döküntü ve yeniden kullanılamaz olması gerekiyor. Yapılan kontrollerde eşyanın hurda olarak değerlendirilmesinde tereddüt yaşanırsa bu rapor gümrük idaresi tarafından talep ediliyor.

Hayatımıza yeni giren bir konu da TP1 tespit raporlarıdır. Gümrük idaresi, gerekli görmesi halinde, İthalat Rejimi Kararı’nın 4’üncü maddesine göre, eşyanın ticaret politikası önlemlerine tabi bir eşya olup olmadığını eşyanın muayenesiyle tespit edebilecek. Beyanname, ek bilgi ve belgelerin tetkikinden anlaşılamadığı durumlarda da yükümlüsünden eşyanın önlem kapsamında olup olmadığına yönelik bir tespit raporu talep edebilecek. Bu kapsamda tereddütlü konuların gümrük idaresi tespit raporlarıyla giderilmeye çalışılacağı anlaşılıyor.

Ne yapılmalı?

Öncelikle şirketlerin kapsam konusunda bir çalışma yapması gerekiyor. Çünkü uygulama artık hayata geçti ve geriye dönük olarak tespit raporları hazırlamak gerekiyor. Türkiye’ye ithalatı öngörülen her türlü izin veya uygunluk belgesine veya bu belgeler yerine geçen bilgiye tabi eşyaya ilişkin olup, 1/1/2024 ile 30/6/2024 tarihleri arasında tescil edilen beyannameler için yıl sonuna kadar raporların verilmesi, 30 Haziran ve sonrası için ise 6 aylık süre içinde bu raporların verilmesi gerekiyor. Süre beklenenden daha kısa olduğu için ek süre talep edilebilir ama yine de bir an önce kapsam çalışmasına başlamalıdır.  Aksi durumda idari para cezaları devreye girmesi muhtemeldir.

Uygulamaya yönelik çok fazla tartışma ve belirsizlik bulunuyor. Örneğin; kullanım yerine göre vergisel avantaj sağlayan nihai kullanım durumlarında hali hazırda bir tespit raporu düzenlenirken, bu kapsama giren aynı ürünler için bir düzenlenmenin olup olmayacağı net değil. Ayrıca, birden fazla kapsama giren bir ürün için uygunluk yazısı alındığında diğer ürünlerin kapsam dışı olduğuna ilişkin ayrıca bir rapor yazılıp yazılmayacağı da belli değil. Bunlar gibi birçok konuyu ve soruyu açıklayacak bir ilave düzenleme ihtiyacı bulunuyor. Gümrük idaresinden bu yönde bir düzenleme bekleniyor.

Tüm yazılarını göster