Güçlü veri zayıf piyasa

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI

Güçlü ABD tarım dışı istihdam verisi sonrası hisse, emtia ve tahvil piyasalarında eşanlı sert satışlarla haftayı bitirdik. Güçlü emek piyasası şahin Fed’in elini rahatlatırken piyasalardaki durgunluk korkusunu artırıyor.

Fed’in 3 x 75 baz puan faiz artırmasına rağmen emek piyasasının güçlü olması ABD ekonomisinin dirençli olduğunu gösteriyor.  Küresel büyümeyi destekleyen bir gelişme. Ancak sürdürülebilir bir durum olduğuna inanmıyoruz.

Parasal sıkılaşmanın büyüme üzerindeki etkisi gecikmeli olarak görülecek. Önceliği enflasyonla savaşmaya veren Fed yavaşlama işaretlerine rağmen para politikasını sıkılaştırmaya devam edecek.

Vadeli piyasalar Fed’in kasımda 75, aralıkta 50, şubatta 25 baz puan artış ile politika faizini yüzde 4,5-yüzde 4,75 bandına çekeceğini ve sene sonuna kadar bu seviyede duracağını fiyatlıyor.

Kötü senaryo, önden yüklemeli faiz artışlarına rağmen çekirdek enflasyonun yeterince gerilememesi. Bu senaryoda, Fed ekonomiyi durgunluğa sokmak pahasına politika faizini yüzde 5,0 civarına yükseltebilir.

Perşembe günü açıklanacak enflasyon verisi bu konuda önemli ipuçları verecek. Genel beklenti manşet enflasyon gerilerken çekirdek enflasyonun yüksek kalması.

İyi senaryo çekirdek enflasyonun da manşet rakamla birlikte gerilemesi. Fed bu senaryoda kasım ayı için tahmin edilen 75 baz puan faiz adımını küçültür mü? Sanmıyoruz.

Fed 1970 - 1980’li yıllarda yaptığı hatayı tekrar yapamaz. Enflasyon arzu edilen patikaya girmeden ayağını frenden çekmez. Bu şahin duruş doğal olarak durgunluk riskini artırıyor.

Türkiye varlıkları para politikasının küresel olarak sıkılaştığı ve jeopolitik risklerin yüksek olduğu bu konjonktürde pozitif ayrışıyor.

Borsa İstanbul sene başından beri yüzde 27 dolar bazında getiri ile açık ara en güçlü piyasa. Aynı dönemde Almanya yüzde 39, Güney Kore yüzde 37, Çin yüzde 32, ABD yüzde 25 değer kaybediyor.

Türk lirası sene başından beri yüzde 28 kayıpla Arjantin pesosundan sonra en çok değer kaybeden para birimi. Ancak yüksek enflasyonla yaşadığımız için bu nominal rakamın anlamı yok. Reel olarak bakıldığında durum çok farklı. Türk lirası ilk dokuz ayda gelişmiş ülkelere göre yüzde 19, gelişmekte olan ülkelere göre yüzde 9 değer kazanıyor.

Eurobond tarafında pozitif bir ayrışma yok. Tüm dünya ile birlikte biz de değer kaybediyoruz. Yerleşik yatırımcının sevdiği kısa-orta vadeli tahviller görece az kaybettiriyor. Yabancı yatırımcının hakim olduğu uzun vadeli tahviller küresel finansal koşulların sıkılaşmasından payına düşeni alıyor.

Türkiye varlıkları pozitif ayrışmaya devam eder mi? Türk lirasının pozitif ayrışmaya devam etmesi zor gözüküyor. Dünya faiz artırıp, biz faiz indirirken Türk lirası reel olarak değer kazanmaya devam edemez. Aksi takdirde rekabet gücümüzü kaybederiz, dış dengemiz bozulur.

Borsa İstanbul pozitif ayrışmaya devam eder mi? Kısa vadede zor gözüküyor. ABD hisselerinin bir günde yüzde 2- yüzde 4 değer kaybettiği bir küresel konjonktürde kaçınılmaz olarak biz de payımıza düşeni alırız.

Orta vadede iki temel dinamik Borsa İstanbul’u desteklemeye devam edecek. (i) Finansal baskılamadan kaçan yerleşil yatırımcının reel varlık olarak gördüğü hisse senedine yönelmesi. (ii) Seçim sonrası uygulanacak ekonomi politikaların normalleşeceği beklentisi. Dolayısı ile Borsa İstanbul’da kısa vadede dünyaya paralel sert gerilemeler alış fırsatı olarak kullanılabilir.

Tüm yazılarını göster