Güçlü iktidardan koalisyonlar ülkesine

Mete BELOVACIKLI İZ DÜŞÜMÜ

Hatırlarsınız, bir dönem üst üste kurulan koalisyonlar nedeniyle ülkenin adeta yönetilemediği eleştirisi her ortamda dile getirilirdi…

DYP-SHP koalisyonu ile başlayan süreç, Ana-Yol; Refah-Yol; AnaSol-D; AnaSol-M gibi hükümetlerle devam etmiş, kısa süreli bu yapılar toplumsal ihtiyacın bir karşılığı olarak değil parlamentodaki aritmetiğin el verdiği mutabakatlarla oluşmuştu.

Ardından tek başına iktidara gelen AK Parti ile birlikte atılan manşetleri ve kaleme alınan köşe yazılarını da hatırlıyorsunuzdur…

Ülkenin nihayet “güçlü bir hükümete” kavuştuğu vurgusu neredeyse her yazının, her manşetin konusuydu.

Aradan yaklaşık yirmi yıl geçtikten sonra önce AK Parti ile MHP arasında bir ittifak oluşturuldu, ardından son seçimlerden önce iki büyük koalisyon oluştu: Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı.

Siyaset yapıcılar milletin “koalisyon” lafından hazetmediğini düşünmüş olsalar gerek ki “ittifak” kavramını tercih etmişlerdi.

Mayıs 2023 seçimlerine giden süreçte iki ittifak arasında “kim hangi partiyi kendi yanına çekecek” yarışması bile yaşandı. Bazı partilerin ikiye bölündüğünü, bir kısmının bir ittifakı diğer kısmının da başka ittifakı desteklediğini de gördük, birer gün arayla iki farklı tutum sergileyen parti de…

Bunları, şu anda içinde bulunduğumuz siyasi tartışmaların özünü anlamaya çalışırken geçmişi gözden kaçırmamak için hatırlatıyorum.

Bu gün Türkiye’de siyaset yeniden harmanlanıyor.

Evet, görünürde ittifaklar (koalisyonlar) olduğu yerde duruyor gibi… Ama gerçekten öyle mi?

Yaklaşan yerel seçimler, belediyelerden pay kapabilmek için ittifaklar içindeki çatlakları derinleştirmemeye özen gösteren bir tavrı zorunlu kılsa da ortada ne yapılırsa yapılsın saklanamayan gelişmeler var. İşte tam da bu nedenle yerel seçimler sonrası siyasetin yeniden ve bir kez daha şekilleneceğini, yeni pazarlıkların yapılıp yeni dengelerin oluşacağını söylemek mümkün.

İsterseniz şöyle alt alta şu an yaşananları bir sıralayalım…

Şeyh Sait tartışması

Diyarbakır’da kayyum yönetimindeki büyükşehir belediyesi yapılacak yeni yola Şeyh Sait Bulvarı adını vereceğini duyurmuştu. Bu duyuru Ankara’da yankılandı ve siyasetin yeni gündemini belirledi.

AK Partili Galip Ensarioğlu “Şeyh Sait bölgede herkesin değer verdiği bir isim” dedi. HÜDAPAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı da belediye kararını destekleyen bir açıklama yaptı.

Bu gelişmelerin peşine MHP lideri Devlet Bahçeli’den partisinin Ankara İl Başkanları Toplantısı’nda bir açıklama geldi.

“Hınıslı Sait bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir emperyalizmin uşağıdır” diyen Bahçeli, isminin bulvara verilmesinin en başta Diyarbakırlılara hakaret olduğunu savundu.

Cumhur İttifakı’nın içinde kimin nerede durduğunun bir göstergesi olarak önemli bir tartışmaydı Şeyh Sait tartışması.

Tabii ki Bahçeli, konuşmasında AK Parti ile çözemeyecekleri bir meselenin olmayacağını söyledi ve “Tarafımız belli ve değişmedi. AK Parti ile müzakerelerde öncelik Türkiye Yüzyılı. Ne söz verdiysek tutarız. Pazarlık yoktur, hedefimiz aynıdır. Cumhur İttifakı mutabakata vardı” dedi. Dedi ama kendileri açısından bir kez daha kırmızıçizgilerinin neler olduğunu hatırlatmış oldu.

Bu konu o kadar hassas bir konu ki İYİ Parti İstanbul Milletvekili Salim Ensarioğlu’nun “Biz toplumun tüm değerlerine saygı ve hürmeti bir hafıza barışı olarak görüyoruz” açıklaması, partiyle bağlarının kopmasına yol açacak bir süreci de başlatmış oldu. Zaten bir süredir çalkantılı olan İYİ Parti’de rahatsızlık yaratan açıklamanın ardından parti sözcüsü Kürşad Zorlu, Ensarioğlu’nun Meral Akşener’in talimatıyla disipline sevk edildiğini duyurdu. Ensarioğlu da partiden istifa ettiğini açıkladı.

CHP-İYİ Parti işbirliği

İYİ Parti’nin yerel seçimlere kendi adayları ile gireceğini açıklamasıyla CHP-İYİ Parti ilişkisinin hayli yıprandığını zaten biliyoruz.

Fakat Millet İttifakı zaten Mayıs 2023 seçimlerinin ardından bir krize girmiş ve adı konmasa da dağılmıştı.

Bir yanda Gelecek-Deva ve Saadet patilerinin oluşturduğu blok kendine yeni bir yön çizme arayışındayken diğer yanda İYİ Parti içindeki tartışmaların katlanarak büyümesi bu süreci daha da hızlandırmıştı.

Üstelik CHP Kurultayı Millet İttifakı’nın oluşması için büyük çaba gösteren Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine Özel-İmamoğlu ittifakının başa geçmesine karar verince tablo daha da keskinleşti.

Şimdi İstanbul, Ankara ve İzmir’de kendi adaylarını çıkartma kararının yarattığı tartışmalarla uğraşan İYİ Parti’de son hesaplaşma sanırım yerel seçimlerin sona ermesi ile birlikte yapılacak.

CHP kanadında ise Özel-İmamoğlu ittifakının ne kadar süreceğini, yerel seçimler sonrasında gündeme gelecek olağanüstü kurultay talepleri ile göreceğiz.

Eğer başa dönersek, Türkiye “güçlü iktidar” diye çıktığı yolun sonunda ittifaklar/koalisyonlar dönemine geri dönmüş bulunuyor. Bunun toplumsal bir zorunluluk nedeniyle oluşup oluşmadığını, devam edip edemeyeceğini ise yerel seçimlerden sonra çok sert bir şekilde göreceğiz. Çünkü siyasetin aritmetik hesapları ülkenin giderek büyüyen, katmerleşen sorunlarını çözmeye yetmiyor. Kim bilir belki de ufukta bir yeni büyük koalisyon dönemi görünüyordur…

Tüm yazılarını göster