Güçlü ABD verisi sonrası piyasa tepkisi beklentimize uygun gelişiyor. Borsa ve dolar güçlenirken, tahvil ve altın değer kaybediyor. Gelişmekte olan ülke borsaları yerel para cinsinden değer kazanırken dolar bazında geriliyor.
Ağustos 2020’den beri en güçlü istihdam artışına işaret eden veri ABD ekonomisinde güçlü büyümeyi teyit ediyor. Delta varyantı nedeniyle vaka sayısındaki artış ekonominin açılması ve büyüme üzerinde bir tehdit oluşturmuyor. Fed muhtemelen işlerin yolunda gittiğini görmek için bir iki ay daha bekleyecektir. Ancak açıklanan güçlü veriler varlık alımının azaltılmasına 2021 sonunda küçük adımlarla başlanma ihtimalini artıyor.
Doların güçlenmesi ve ABD tahvil faizlerinin yükselmesi gelişmekte olan ülkeler için zorlu bir ortam yaratıyor. Pandemi döneminde dolar borçluluğu artan gelişmekte olan ülkeler daha yüksek bir borç servisi ile karşı karşıya kalacaklar. ABD büyümesinden yararlanan gelişmekte olan ülkelerde bu etki daha sınırlı olacak.
ABD büyümesinden sınırlı oranda yararlanan ancak doların güçlenmesinden ve faizlerin artmasından olumsuz etkilenen Türkiye ağustos ayına üç negatif gelişme ile başladı: (i) vaka sayılarındaki artış, (ii) ülke çapına yayılan orman yangınları, (iii) Merkez Bankası üzerinde faiz indirimi baskısı.
Piyasa tepkisine baktığımızda bu olumsuz gelişmelerin etkisinin döviz piyasasıyla sınırlı kaldığını görüyoruz. Temmuz ayında en güçlü gelişmekte olan ülke paraları arasında yer alan Türk lirası, ağustosun ilk haftasında kazancının üçte ikisini geri verdi. Vaka sayısındaki artış ve orman yangınlarının cari dengedeki pozitif gelişmeyi tersine döndüreceği endişesi bunda etkili oldu. Ankara'dan gelen faiz indirim baskısı sinyali Türk Lirası’nı zayıflatan diğer önemli nedendi.
Güçlü şirket karlarını fiyatlayan hisse senedi piyasasına yönelik risk iştahında bir bozulma görmüyoruz. Borsa İstanbul mart ayında Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasıyla başlayan düşüş trendini kırmış durumda. Halka arzlarda yaşanan hüsrana rağmen yerleşik yatırımcı ilgisi devam ediyor. Yabancı yatırımcılar seçici de olsa Türkiye hisselerini almaya başladı. Kurdaki yükselişe rağmen banka hisselerinin sanayileri yenmesini risk iştahında bozulma olmadığını gösteren olumlu bir sinyal olarak görüyoruz.
Bütçe performansının güçlü olması ve güçlü büyüme, küresel faizlerin yükseldiği bir ortamda, Türkiye’yi gelişmekte olan ülkelerden pozitif ayrıştırabilir. Yeter ki Türk Lirası’nı yeniden itibarlı hale getirelim. Enflasyonun yükseldiği bir ortamda erken faiz indirmek gibi temel bir politika hatası yapmazsak Fed’in varlık alımını azaltması endişesiyle gelişmekte olan piyasalarda yaşanabilecek bir satış dalgasını asgari kayıpla atlatıp, Borsa İstanbul’un yeniden yükseliş trendine girmesini sağlayabiliriz.