Türkiye’nin başında üç yıldır bir gri liste belası vardı; cuma günü bu beladan kurtuldu, 2021’de kaybedilen itibarın geri kazanılmasının yolu açıldı. Bu karar ile yabancı yatırımcı ve fon sahiplerinin Türkiye’ye gelmesinin önündeki önemli bir engel aşıldı ancak kararın hemen ardından çok hızlı bir giriş olacağını beklememek gerekir. Çünkü yabancı yatırımcıyı son yıllarda Türkiye’den uzaklaştıran tek neden gri listeye alınmamız değildi.
Gri liste “Kara para aklama, terörün finansmanı ve yayılmanın finansmanının önlenmesi konusunda yakın izlemeye alınmış ülkelerin bulunduğu listedir.” İzleyen ise FATF yani Kara Paranın Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü’dür. FATF ise G-7 ülkeleri tarafından 1989 yılında OECD bünyesinde kurulmuştur. Kara paranın aklanması ile mücadeleye yönelik tavsiye ve kuralları belirler. Türkiye de 1991 yılından beri bu 39 üyeli uluslararası gücün bir üyesidir.
FATF bizi 2021 yılında kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele politikalarımızda eksikler olduğu için gri listeye aldı. Onlar buna "artırılmış gözetim listesi" diyorlar. Daha da kötüsü, yani siyah olanı da var ama yine de gri listede yer alan ülkelere de herkes şüpheyle yaklaşır. Firmalar bu ülke ile iş yaparken başlarının belaya girebileceğini düşünür. Bu nedenle bu listede yer alan ülkeler stratejik eksiklikleri gidermek için FATF ile aktif olarak çalışırlar. Gözetim altındaki ülke belirlenen stratejik eksiklikleri kararlaştırılan zaman diliminde çözmeyi taahhüt eder ve aksiyona geçer. Türkiye de böylesi bir süreçten geçti.
Aslında bu bizim ilk gri liste sabıkamız değildi. Benzer şekilde 2011 yılında da gri listeye girmiştik ve yapılan düzenlemelerin ardından 2014 yılında yine Mehmet Şimşek’in maliye bakanlığı döneminde listeden çıkabilmiştik.
Bu kararın özellikle yabancı sermaye ve doğrudan yatırım girişi, dış finansman konusunda elbette bazı yansımaları olacaktır. Nitekim dün yapılan tüm resmî ve özel açıklamalarda da bu konunun altı çizildi. Uluslararası yatırımcıların ülkemizin finansal sistemine olan güveninin güçleneceğinden; kararın uluslararası kaynak girişini hızlandıracağından ve borçlanma maliyetleri üzerinde pozitif etki yaratacağından bahsedildi. Hatta TL varlıklara ilginin artacak olması nedeniyle dezenflasyon sürecinin hızlanacağı söylendi.
Ancak “sırf gri listeden çıktık” diye paranın oluk oluk Türkiye’ye akacağını düşünmek yanlış olur. Geçen hafta İş Yatırım Direktörü Şant Manukyan, CNBC-e canlı yayınında, “İki noktanın altını çizmek gerekir. Çıkışların tek nedeni gri listede olmamız değil. Bunun ekonomik bir bacağı da var. Dolayısıyla gri listeden çıkmamızla beraber giden yatırımcı hemen gelecek anlamı taşımıyor" diyordu. Çok doğru bir değerlendirme, çünkü 2021 sonrası Türkiye’ye giren yabancı sermayenin ve zorlaşan dış finansmanın tek sebebi gri listeye alınmamız değildi. Makroekonomik dengenin bozulması, Türkiye’nin yüksek enflasyon ülkesi haline gelmesi, kurdaki istikrarsızlık ve artan bütçe açıkları ile yapılan bazı düzenlemeler ve uygulamalar yabancı yatırımcı ve fon sahiplerini ürkütmüştü. Sadece yabancı fon sahipleri ürkütmekle kalmamış içerideki yerli sermayenin de dışarı çıkışını tetiklemişti.
Yabancı girişinin hızlanması ve kaçan yerlinin tekrar dönüşünün sağlanması için makroekonomik ortamın daha da düzelmesi ve öngörülebilirliğin artması gerekiyor. Özellikle dört gözle beklediğimiz doğrudan yabancı sermaye yatırımları için altyapı ve hukuktan kurumsal yapıya kadar birçok alanda güçlü bir hikâye sunmamız gerekiyor. Ve en önemlisi bundan sonra terörizmin finansmanı ve kara parayla mücadelenin kararlılıkla yürütülmesi gerekiyor. Çünkü biz bu gri listeye kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanı konusunda yanlış yaptığımız için girmiştik. Bu alanlardaki “stratejik eksiklikleri” gidermek için ciddi yol kat ettik. Bu performansı titizlikle sürdürelim.