Görmedim ömrümün asude geçen bir demini

Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

Bilmem bahsetmiş miydim? Mutlaka etmişimdir. Etmediysem şimdi bahsedeyim. Ben aileden klasik Türk müziğine hem yakınlığı hem de sempatisi olan biriyimdir. Yazının başlığı merhum Kadri Şençalar bey'in bir hicaz eserinin başlığıdır. Her ne kadar sayın Şençalar bu şarkıyla ekonomik sıkıntılara değinmemiş ve gerçekte şarkının ikinci satırında “çekerim hep o siyah gözlerinin matemini” diyerek aşk hasretinden bahsetmiştir ama ben üç çeyrek asrı tamamlayan ömrümde asude bir ekonomik dönem pek hatırlamıyorum. 

Ülkemin ekonomisine girizgahı ekonomi 101 dersinde toprağı bol olsun Yorgi (Demir) Demirgil’den gördüm. Bu işlere aklım erdi ereli ereli, yani, aşağı yukarı 1965’den bu yana Türkiye’nin ekonomisi için en fazla sorulan soru “Şimdi ne olacak acaba?” sorusuydu. Hala aynı soruyu soruyoruz. 1964-1922 Türkiye ekonomisini bir tarayın. Emin olun şaşıracaksınız. Yerli sermaye-yabancı sermaye, dış borç-iç borç, dış ticaret açığı, enflasyon, işsizlik, devalüasyon endişeleri hep aynı. 

Açıklamalar, çözüm önerileri, siyasi iktidarların mazeret ve ümit verici açıklamaları, ithamlar, suçu başkalarına atmalar da aynı. Bir tek Kıbrıs Barış Harekâtı, onun sonuçları ve ufak tefek birkaç anlaşmazlık  dışında Türkiye’nin dış düşmanları ile bir sorunu ve etrafındaki coğrafyadaki hır güre de bulaşmışlığı yok. Şimdi bir de onlar var. Okurlarım hatırlayacaklardır işletmecilere sık sık “Allah kolaylık versin” dememin nedeni budur. “Asude, masude bilmeyiz madem o kadar okudun, gezdin, tozdun, ille de tahmin isteriz” diyorsanız size 20 tane tahmin veriyorum. Bunlar benim tahminlerim değil. Ulusal ve uluslararası yayınlardan, gazetelerden derlendiler. (2)

Global ekonomi denilen freni patlamış kamyona Demokrat Parti’yle mi yoksa Özal’la mı bindik? Dış siyaseti ekonomik kaldıraç olarak Kore savaşı ile mi başladık artık hatırlamıyorum. Bir tek aklımda kalan şey döviz kurlarındaki baş döndürücü değişim. Değişim derken anladığınız gibi Türk Lirası’nın değerinin artmasını değil azalmasını kastediyorum. Ömrümde doların Türk Lirası’na karşı değer kaybettiği bir dem hatırlamadığım için beni mazur görün. Özetle kısa dönemde asude bir dem göreceğimizi pek sanmıyorum. Gerek ülke ve gerekse Global gerçekler önümüzdeki dönemin asude geçmeyeceği yönündeki tahminleri sanki doğrular gibi. Mesela neler söyleniyor: 

  1. Bankalar üzerindeki baskılar devam edecek ve global bir mali kaynak, özellikle bir likit krizi doğacak. 
  2. Yatırımlar, ticaret hacmi ve emtia fiyatları ya düşecek ya da durağan kalacak. 
  3. Yaşanan krizin mali politikalar ile düzeltilemeyeceğini ileri sürenler yapısal değişiklikler konusunda ısrarcı olacaklar ve ulusal ekonomilerde kemer sıkma politikaları, ikili anlaşmalar, bölgesel işbirlikleri ve korumacı düzenlemeleri gündeme getirecekler
  4. Ekonomileri zayıf, uluslararası siyasi gücü olmayan ülkeler bölgesellik ve korumacılık yolu ile kendilerini korumaya çalışırlarken, ekonomileri güçlü ülkeler kalkınmakta olan ülkeleri destekleme politikalarından vazgeçecekler. 
  5. İkili ve bölgesel anlaşmalara imza atan ülkeler Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) liberallik ve eşit muamele kurallarını ihlal ettikleri için takibata uğrayacaklarından DTÖ'de çatlamalar olacak. Bu anlaşmalar tedarik zincirlerini hem coğrafi açıdan hem de geriye entegrasyon nedeniyle işletmecilik açılarından kısaltacak.
  6. Hükümetlerin ekonomik sıkıntılarla baş edeceklerine dair kamu güveni azaldığından sosyal ve siyasi sıkıntı riski artacak. 
  7. Kitleler ilerisi için endişe duyduklarından nakit paraya, altın ve dövize olan güven ve dolayısıyla ihtiyaç artacak, bu gerekli kaynak yaratmasına rağmen kaynağı aktaracak yer bulamayan bankacılık sektörünü zora sokacak.
  8. Başta kamu bankaları olmak üzere mali sektörs borçlanmayı hızlandırmak için tedbirler alacak. Bu borçlanma piyasaları rahatlatmak ve canlandırmak konularında kısa dönemde etkili gözükmesine karşın orta ve uzun dönemde daha ciddi sorunlara yol açacak. 
  9. Temel kaynak kıtlıkları ciddi uluslararası sorunlar yaratacak. Bu bağlamda enerji kaynakları sıkıntılarına, kimin nerede ne araştırabileceğine, kimin bulabildiği kaynağı nasıl işleteceğine ilişkin uluslararası sürtüşmelere su kavgaları da eklenecek. 
  10. Su sıkıntısı ve global ısınma sonucu ortaya çıkan iklim değişiklikleri gıda üretimini olumsuz etkileyecek. Bunun sonucu gıda fiyatları ya artacak ya da yukarı aşağı ciddi dalgalanmalara uğrayacak, gıda ihracatına kısıtlamalar gelecek, bazı ülkelerde açlık ciddi boyutlara ulaşacak. Gıda ve enerji ulusal ve bölgesel politikaların temelini oluşturacak. Devletlerin bu konulardaki müdahaleleri artarak devam edecek.
  11. Küçük ülkeler arasındaki ufak tefek çatışmalara süper güçler fiilen katılmayacaklar ama taraf tutacaklar. Kalkınmış ülkeler, bu çatışmalar kendi menfaatlerine dokunmadığı sürece müdahale etmeyecekler. 
  12. Kalkınmalarını dış yatırıma bağlayan ülkeler borçlanmanın giderek artan baskısından dolayı bu politikalarını değiştirmeye çalışacaklar. Bu durum, şirketlerin hem yerel hem de uluslararası operasyonlarını zorlaştıracak. 
  13. İşsizlikle mücadele platformunda seçimlere giren siyasi partiler şirketlerinin dış yatırımlarına "iş ihraç" ettikleri gerekçesiyle müdahale edecekler.
  14. Korumacılık hammadde ihraç eden ülkelerin bir yerde işine gelecek. Ham maddelere sahip ülkeler de bundan bir dereceye kadar memnun olacaklar. 
  15. Hammadde ihraç eden ülkelerin sivil toplum örgütleri özellikle adaletsiz gelir dağılımı ve fakirlikle mücadele amaçlarıyla sayıca artmalarının yanı sıra daha etkin olmaya çalışacaklar. Ancak, başarılı olamayacaklar. Bu toplumsal sorunlara yol açarken ücretler düşecek, tüketicilerin ürün ve marka seçenekleri azalacak, fiyatlar artacak.
  16. En çok zarar görenler zaruri olmayan ürünlerin ihracatı ile geçinen ülkeler olacak. Özellikle tek emtia ihracatıyla geçinen veya yerel ve bölgesel pazarların tüketemeyeceği miktarlarda üretim yapan sanayi ürünleri ihracatçıları en başta zarar görecekler. 
  17. Uluslararası ticaretin olumsuz etkilenmediği veya daha az etkilendiği alanlarda devlet tarafından kontrol altında tutulan büyük çok-uluslu şirketler öne çıkacaklar. Bu yolsuzluk ve örgütlü suçların devletle özdeşleşmesine yol açacak.
  18. Kalkınmakta olan ülkelerin ihracattan edindikleri net gelirleri giderek düşecek ve ihracat bir net kaynak transferi mekanizmasına dönecek. Kalkınmakta olan ülkelere akan dış yatırım miktarı giderek azalacak, üretime yönelik dış yatırımın yerini kısa dönem, spekülatif mali yatırımlar alacak; bu ise net kaynak transferini hızlandıracak. Bu durum ihraç ettikleri değeri yerine koyamayan ülkelerde ekonomik ve sosyal sıkıntılara yol açarken, bunun siyasi sonuçları da görülecek.
  19. Ülkelerin piyasaları sıkıştıran likit darlığına çare olarak faiz düşürmeleri de bu ülkeleri dışardan spekülatif amaçlı gelen paraya cazip olmaktan çıkaracak. Kalkınmakta olan ülkelerde birçok sektörü peşinden çeken inşaat ve konut sektörü yer yer çökecek, yer yer buhranlarla karşılaşacak. 
  20. Bunun sonucu büyük çapta ekonomik sıkıntılarla karşılaşan ve büyüme sorunu nedeniyle işsizlik problemleri ciddileşen kalkınmakta olan ülkeler, demokratikleşme çabalarından ödünler verecekler ve özellikle nüfusları genç olan ülkelerde sosyal problemler artacak.

Sağlıcakla kalın

----------

  • Gençler için: Asude üzüntü ve sıkıntılardan uzak, sessiz, sakin demektir.
  • Osman Ata Ataç, İşletmecilik Sohbetleri. Çok kötü,, Dünya Gazetesi, 7 Kasım 2012
Tüm yazılarını göster