Gökçeada’nın havası ilaç gibi, sağlık merkezi yapma planımız sürüyor

Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

ANAP döneminin Bakırköy Belediye Başkanı, Erna Yapı Sanayi’nin ortağı, Malatya Eğitim Vakfı (MEV) kurucularından Dr. Naci Ekşi, 1980’li yılların başlarında Emin Tanrıvermiş ie bir sohbetinde Gökçeada’yı radarına aldı.

Emin Tanrıvermiş, söz konusu sohbetinde oğlu Kemal Tanrıvermiş’in hastalığını anlattı:

-          Oğlum Kemal astım hastası. Rahat uyuyamıyor, yemek yiyemiyor, ciddi sıkıntı çekiyor.

Tanrıvermiş, bir gün yollarının Gökçeada’ya düştüğünü belirtti:

-          Gökçeada’daki ikinci günümüzde halsizlikten yerinden kalkamayan oğlum Kemal hareketlendi. Yemek yemeye başladı. Sanki hastalığından eser kalmamış gibiydi.

Tıp doktoru olan Naci Ekşi, Emin Tanrıvermiş’le sohbetinde şu kanıya vardı:

-          Gökçeada’nın havası Kemal Tanrıvermiş’e iyi geldi sanıyorum. Adada öyle bir nem-oksijen dengesi var ki, astım, şeker, kalp hastalarına iyi geliyor.

Sohbet sonrası şunu düşündü:

-          Hava büyük zenginliktir. Bu zenginliği insanların sağlığı için kullanmak lazım.

Emin Tanrıvermiş’in ortağının Gökçeada’daki arsa payını satmaya karar verdiğini öğrendi:

-          Emin Bey’in ortağının arsa payını aldık. Kendi yerimiz de vardı. 500 dönümlük arazide payımız yüzde 78’e çıktı. Emin Bey’in arsadaki payı oğullarına kaldı. Biz onlarla ortak olduk.

Naci Ekşi, bu öyküyü editörlüğünü İbrahim Ekinci’nin üstlendiği “Dr. Naci Ekşi, Hayat, Siyaset, İbret ve Miras” başlıklı kitabında anlatıp, sürdürdü:

-          İlk şirketimiz Erna Yapı Sanayi Ticaret A.Ş.’yi 1974’te kurmuştuk. Sonra Erna Enerji’yi kurduk. Diğer şirketlerimizin yüzde 99’u bu şirkete bağlandı. Şu an üzerinde durduğumuz en önemli projelerimizden biri Gökçeada’da hayata geçecek.

Gökçeada’ya alternatif tıp merkezi kurmayı planladıklarını bildirdi:

-          Ağırlıkla yabancıların geleceği bir merkez planlıyoruz. Arsamız Adanın güney tarafında, sahile 1460 metre cephesi var. Şu anda imar işleriyle uğraşıyoruz. Ben de proje tamamlanınca oraya yerleşeceğim.

Proje için Gökçeada Turizm Yatırımları A.Ş.’yi kurduklarını kaydetti:

-          Proje kapsamında devre tatil villaları yapacağız. Otel olacak. 2 bin kişiyi ağırlayabilecek bir kapasite planımız var. 60 yaş üstü emekli turistler hedef kitlemizin başında gelecek.

Gökçeada’nın 6’ncı bölge teşvik kapsamında olduğunun altını çizdi:

-          Gökçeada projesi için yatırım 50-60 milyon doları bulacak. Erna Yapı’nın gayrimenkullerinden elde edeceğimiz gelirle projeye başlayacağız. Pazarladıkça projeyi tamamlayacağız.

Yeri gelmişken tamamladıkları gayrimenkul projelerini sıraladı:

  • Soçi’de Radisson Hotel Lazurnaya’yı yaptık. Hissemizi sattık.

  • Güzelce Sahiltepe Villalarını yaptık. 124 adet tripleks villadan oluşuyordu.

  • Gürpınar’da Denizgören Villarını yaptık. 450 adet dubleks villa ile 700 konut vardı.

  • Denizatı Kent 1. Etapta 320 adet lüks daire yaptık.

  • San-Yap İş Merkezini yaptık.

  • Erna Sanayi Merkezi’ni tamamladık. Burası 17 bin metrekareydi.

  • Güzel Kent 4 Konutları projesinde 400 daire tamamladık.

  • Masel Masis Sanayi Sitesi (22 bin metrekare) ve Saçsan Sanayi Sitesi (20 bin metrekare) projeleriyle toplamda 4 sanayi sitesine imza atmış olduk.

  • Halen Denizatı Kent II. Etap devam ediyor.

  • Erna İş Merkezi ve  Erna Rezidans da devam eden projeler arasında yer alıyor.

Malatya Eğitim Vakfı (MEV) ve Malatyalı İş İnsanları Derneği (MİAD) toplantılarında sıklıkla karşılaştığımız Naci Ekşi, Gökçeada projesinden söz ediyor…

Gökçeada projesi için Ekşi’lerin yolu açık olsun… 

Alacağımıza karşılık beyaz eşya üreticisi olduk 

NACİ Ekşi, nehir söyleşisi şeklimde yayınlanan kitabında bir dönem beyaz eşya üretimine girdiklerini şöyle özetledi:

  • Bir beyaz eşya fabrikasının inşaatını yaptık. Firma üretime başladı ama işi devam ettiremedi. Sahibi Ertan Sert’ti. İnşaatla ilgili alacağımızı tahsil edemeyince fabrikayı bize devretti.

  • Önce işçilerin alacaklarını ödedik. Bir de pazarlama şirketi kurduk. Amacımız hem ihracat yapmak, hem de Türkiye genelinde ürettiğimiz fırınların pazarlamasını yapmaktı. Adı Edintaş idi.

  • Bakırköy Belediye Başkanlığım öncesi başladığımız bu iş, başkanlığım sırasında da sürüyordu..

  • Mehmet Emin Sungur, “Madem böyle bir fabrikanız var, belediye başkanlığında ne işin var?” dedi. Ben de belediye başkanlığını Turgut Özal’ın teşvikiyle kabul ettiğimi anlattım.

  • Fakat, bir kriz yaşadık. Pazarlamadaki arkadaşlar bize gerçek müşteri çekleri yerine fiktif çekler getirmişler. Ben o sırada belediye başkanıyım, abim Ercihan Ekşi de bana yardım ediyor.

  • Pazarlamacılar bir süre bunu devam ettirmişler ama sürdürülemez olmuş. Çekler karşılıksız çıkmaya başladı. Üretim için sac ve diğer malzemeleri borçla alıyoruz.

  • Sıkıntı olunca inşaatlardan kazandığımız varlıklarımızı satarak borçlarımızı kapattık ama fabrika da kapandı.  

Eli, ayağı tutanın oturması günahtır  

NACİ Ekşi ile abisi Ercihan Ekşi, babaları Mehmet Cemal Ekşi’nin yaşı 80’ine dayandığı dönemde bir gün fabrikada uyardılar:

-          Baba, kendini yormasan, artık evde otursan… Her gün fabrikaya gelmene ne gerek var?

Mehmet Cemal Ekşi, önce çocuklarına dert yandı:

-          Ananız beni evde ofisboy gibi kullanıyor… “Efendi aşağı, efendi yukarı” diye diye iş yaptırıyor. En iyisi düzenli şekilde fabrikaya gelip, akşam eve gitmek.

Ardından asıl düşüncesini paylaştı:

-          Her yaşta yapılabilecek bir şeyler vardır. Eli ayağı tutanın oturması günahtır.

Naci Ekşi, babasıyla ilgili bu anısını “Dr. Naci Ekşi, Hayat, Siyaset, İbret ve Miras” kitabında paylaştı.

Camiden anons: Alacağı olan gelsin borcu olan ödesin

NACİ Ekşi ve abisi Ercihan Ekşi’nin Arapgir’de babalarının dükkanında çalıştığı günler… Alışveriş yapanlar, veresiye defterine lakaplarıyla yazılıyordu:

  • Hörenekli Dingçi Mehmet

  • Gebüklü Gök Rıza

  • Değirmenci Memo

Baba Mehmet Cemal Ekşi, 1964 yılında İstanbul’a taşınmaya karar verdiğinde camiden anons yaptırdı:

-          Cemal Ekşi İstanbul’a gidiyi… Alacağı olan gelsin alsın, borcu olan da ödesin, helallaşsın…

Naci Ekşi, kitabında o günleri anlatırken şu bilgiyi verdi:

-          Babamın yaptırdığı anons birkaç gün sürdü. Borcu olanlardan gelenler de oldu, gelmeyenler de… Bir gün annem evde ekmek pişirirken alacakların yazılı olduğu defteri ateşe attı, “Herkese hakkımız helal olsun” dedi… 

Kılıçdaroğlu telefonuma çıkmadı, CHP’den ayrıldım 

ANAP döneminin Bakırköy Belediye Başkanı Naci Ekşi, 2003 yılında hemşerisi (Malatyalı) CHP Milletvekili Mehmet Sevigen’den teklif aldı:

-          Bizim partiye gelmeni ve Küçükçekmece Belediye başkanlığına aday olmanı istiyoruz.

Naci Ekşi, 18 Kasım 2003’te CHP’nin grup toplantısı sırasında partiye katıldı. Rozetini dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal taktı:

-          Küçükçekmece’de CHP’nin oyu yüzde 13’tü, yüzde 20’ye kadar çıkarabildim. Seçimi kaybettim ama CHP üyeliğim 2017’ye kadar sürdü.

2017 yılında Bakırköy Spor Vakfı’nın binalarının yıkımı gündeme geldiğinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu birkaç kez aradı:

-          Bakırköy Spor Vakfı’nın yıkımına itiraz etmiştik. Konuyu Kılıçdaroğlu’na anlatmak için aradım. Telefonuma çıkmayınca CHP’den istifa ettim. O zamandan beri parti üyeliğim yok.

Naci Ekşi, kitabının bu bölümünde şu saptamasını da paylaştı:

-          Yine de mevcutlar içinde parti içi demokrasiye en yakın olan CHP’dir. Özellikle Kılıçdaroğlu döneminde.

Tüm yazılarını göster