Göç yolları
Göründü bize
Görünür elbet
Göç yolları
Bir gün gelir
Döner tersine
Dönülür elbet
M. Mungan
Türkiye’de 1950’li yıllarda başlayan iç göç hareketleri hızlı ve çarpık kentleşmeye neden olmuş aynı zamanda ülkenin ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel yapısında, etkisini günümüzde de gördüğümüz büyük değişikliklere yol açmıştır.
İç göçün neden olduğu hızlı ve çarpık kentleşmenin sonuçlarını bugün de yaşarken, daha çok iş arayışı nedeniyle insanların doğdukları yerlerden, yabancısı oldukları bölgelere taşınmasının yarattığı ekonomik ve toplumsal sorunlar da devam ediyor. Göç alan kentlerde artan barınma sorunları, gecekondulaşma, altyapı sorunları ve çevre kirliliği gibi problemler içinden çıkılmaz boyuta varmış durumda. İç göç veren bölgelerde ise nüfusun yaşlanması, cinsiyet dengesizliği ve vasıflı işgücü kaybı gibi sorunlar büyüyor.
Son yıllarda Türk vatandaşlarının ülke dışında iş bulma ve yaşamlarını orada kurma eğilimine girmiş olması ile artan beyin göçü ise ülkemizin kıt kaynakları ile zorla yetiştirdiğimiz yetenekli ve bilgili insan kaynağımızı başka ülkelere kaptırmamıza yol açıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Uluslararası Göç İstatistikleri’ne göre 2022’de 139 bin 531 Türk vatandaşı yurt dışına göç etti. Bu sayı 2016’da 69 bindi. Bu da gösteriyor ki her yıl daha fazla kalifiye insan gücümüz başka ülkelere gidiyor. Ülkemizi her anlamda ileriye taşıyacak bu insanlarımızı anavatanlarında mutlu kılacak sosyal ve ekonomik iklimi hakim kılmak zorundayız.
Ülkemiz, 10 yılı aşkın süredir bir de dış göç sorunu yaşıyor. Asya ile Avrupa arasında köprü konumunda olan Türkiye, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve yakın Asya ülkelerinden AB ülkelerine kaçak olarak geçmek isteyenler için geçiş noktası olarak kullanılıyor. Bu geçişi kullananların bir bölümü de ülkemizde kalıp kaçak olarak çalışmaktadır.
Kitlesel göç hareketlerinin merkezinde bulunan Türkiye, gerek iç göçün gerekse dış göçün toplumu temelden değiştiren karmaşık sonuçlarını tüm etkileri ile yaşayan bir ülke.
Uluslararası Göç Örgütü (IOM)’nün hazırladığı Dünya Göç Raporu’na göre, 2020 yılında dünyadaki göçmen sayısı 281 milyondu. Dünya genelinde insanların büyük çoğunluğunun iş, aile ve eğitim gibi sebeplerle uluslararası göçe başvurduğu belirtilen raporda sadece 2020 yılında 55 milyon kişi ülkeleri içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Birçok kişi de doğal afetler nedeniyle evlerini terk etti. İklim değişikliği, gıda ve su kıtlığı, deniz seviyelerinin yükselmesi gibi nedenlerle yakın gelecekte 216 milyon insanın göç edeceği öngörülüyor.
Sadece Afrika ülkelerinde gerçekleşen iç karışıklıklar, kuraklık, kıtlık ve terör olaylarının tetiklediği göç hareketliliği sonucunda bu yılın 7 ayında İtalya’ya ulaşan göçmen sayısı geçen yılı ikiye katlamış durumda.
Kayıtlara geçen istatistikler ve yapılan tahminler göç sorunun büyüyerek devam edeceğine işaret ediyor. Dünyada henüz her 30 kişiden biri göçmen. Buna rağmen, uluslararası göçmen sayısı; son elli yılda öngörülerin çok ötesinde katlanarak arttı. 1990’da doğdukları ülkeden başka bir yerde yaşayanlar yaklaşık 153 milyonken; 2020'de yaklaşık 281 milyona ulaştı.
Sanayi yeni yatırım alanlarına yönlendirilmeli
İç ve dış göçün gelecekte de ülkemizde yaratacağı olumsuz etkileri azaltmak zorundayız. İlk olarak yetişmiş insan kaynağımızı yerinde istihdam edecek yatırım planlarının arttırılması gerekiyor. Türkiye bir yandan nüfus yoğunluğunun büyük bölümünü belirli yerlere toplanması ile en büyük kentlerinde çarpık büyüme sorununu yaşarken, bir yandan da en stratejik sanayi tesislerinin deprem olma olasılığı en yüksek yerlerde bulunması gibi büyük bir riskle karşı karşıya. Tarihimizdeki en büyük ve yıkıcı depremlerinden birini yeni yaşamışken ve Marmara’da çok daha büyük yıkıma yol açması muhtemel bir deprem riski günden güne büyürken riskli bölgelerdeki yatırımları yeni yatırım alanlarına yöneltmek ve nüfus yoğunluğunu da bu bölgelere yönlendirmek günümüzde çok daha önem kazandı.
Bergama’da Dikili ve Kınık’ı da kapsayacak şekilde, bir yandan mevcut işgücü kaynağını yerinde istihdam etmeyi bir yandan da tersine göçü canlandırmayı hedefleyen çalışmalar başlamış durumda. Bu kapsamda bölgeye tersine göçü arttıracak projeler geliştiriliyor. Sonuçlarını günden güne görmeye başladığımız bu çalışmaları örnek alarak göç sorunun etkilerini azaltabiliriz.
Son yıllarda artan liman ve karayolu bağlantıları ile lojistik üstünlüğü artan Bergama’nın lokasyon avantajlarını ekonomik değere dönüştürmek ve yatırımcının bölgeye artan ilgini karşılayabilmek amacıyla kurulan Batı Anadolu Serbest Bölgesi ve OSB’lerdeki yatırımlar devam ederken, bir yandan da bu bölgelere gelecek işletmelerin ihtiyaç duyduğu kalifiye iş gücünü Bergama, Kınık ve Dikili’den sağlamaya yönelik çalışmalar yürütülüyor. Yılda 500 mezun veren Bergama’daki mesleki ve teknik liselerin eğitim kalitesinin arttırılması amacıyla BASBAŞ, Bergama Belediyesi, Bergama Ticaret Odası ve Bergama İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü şimdiden ortak projeler yürütmeye başladı. Bu okullardan öğrencilerin bölgedeki firmalarda istihdamı konusunda heyecanlı bir işbirliği kurulmuş durumda. Bu işbirliği ile Bergama, Kınık ve Dikili’den başka illere göçmüş kişilerin tersine göçle yeniden doğdukları topraklarda yaşamasını sağlamak hedefleniyor. Büyük kentlerde artan kira ücretleri ve konut bulma sorunu, ulaşım maliyetleri ve stres gibi sorunlar arttıkça tersine göç hareketleri de artacaktır.