Globizi’nin Kurucu Ortağı ve CEO’su Cüneyt Erpolat, “Globizi’nin temel felsefesi, KOBİ’lerin en iyi bildikleri işe, yani kaliteli, uygun fiyatlı ürün üretmeye odaklanmalarını sağlamak ve e-ticaret ve e-ihracatla ilgili geriye kalan tüm süreçleri onların adına iş ortağı mantığıyla yürütmek” diyor.
Türkiye’deki şirketlerin e-ticaret ve e-ihracat alanında iş ortağı olmak üzere Eylül ayı itibariyle faaliyetlerine başlayan Globizi, uluslararası pazarlara açılmak isteyen her büyüklükteki işletme için uçtan uca bir e-ihracat ekosistemi yaratmayı ve işletmeleri dijital değişim ve dönüşümün bir parçası haline getirmeyi hedefl iyor. Globizi Kurucu Ortağı ve CEO’su Cüneyt Erpolat, e-ticaret sektörünün ve KOBİ’lerin yakından tanıdığı, bu alanda yaşanan dönüşüme rehberlik etmiş bir isim.
Erpolat’ın verdiği bilgilere göre, şu an Türkiye’de 3 milyondan fazla KOBİ bulunuyor. 2020 yılında Türkiye’den toplam ihracat yapan şirket sayısı 87 bin 741. E-ihracat tarafında ise bu oran sadece yüzde 1.3. Şöyle diyor Erpolat: “Son 20 yılda e-ticaret, günlük ticaret akımının bir kolu olmaktan çıkıp ana ticaret akımı haline geldi. Bu noktada e-ticaretin ve internetin insanlar ve işletmeler arasındaki eşitleyici, fırsat verici tarafı devreye girdi, her büyüklükten şirket, müşteri ve yeni pazarlara erişim konusunda eşit fırsat yakalamaya başladı. Bu, özellikle ülkelerin can damarı olan KOBİ’ler için inanılmaz fırsatların habercisi oldu. Artık KOBİ’ler de büyük firmaların sahip olduğu pazarlama araçlarına sahipler. Ancak KOBİ’ler için pazarlama kanallarının açılmasına bütün bunlar maalesef yeterli olmadı. KOBİ olarak bu fırsat eşitliğinden tam olarak faydalanabilmek için e-ticaret okuryazarı olmak, dış ticaret bilgisine sahip olmak, lojistik, sigorta ve bankacılık sistemleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekli hale geldi. Globizi, KOBİ’lere bu konularda destek olma fikriyle kuruldu. Globizi’nin temel felsefesi, KOBİ’lerin en iyi bildikleri işe, yani kaliteli, uygun fiyatlı ürün üretmeye odaklanmalarını sağlamak ve e-ticaret ve e-ihracatla ilgili geriye kalan tüm süreçleri onların adına iş ortağı mantığıyla yürütmek.”
Erpolat ile, uçtan uca e-ihracat ekosisteminin KOBİ’lere sağlayacağı faydayı konuştuk:
Kazan-kazan oyunu
“Globizi, şirketlerin e-ticaret ve e-ihracat iş ortağı olmak için tasarlandı. Bu nedenle, şirketlere e-ticaret ve e-ihracat konularında danışmanlık vermek ya da onları eğitmek yerine, direkt olarak onlar adına süreci yaratan, kuran ve işleten tarafız, tüm bu süreçleri şirketler adına yönetiyoruz. Bu açıdan bakıldığında, uçtan uca hizmet veren bir e-ticaret ekosistemi içinde, hizmet verdiği şirketlere net katma değer yaratıp, olanı paylaşmak üzerine değil, olmayanı yaratıp, oluşan ek değerden tüm ilgili kesimlerin faydalandığı kazan-kazan oyununu oynamak bu iş modelinin ana teması. İşletmeler ve KOBİ’ler için hedef ürün, pazar, platform analizi, e-ticaret profil oluşturulması, ürün yönetimi, pazarlama aktiviteleri, ticaret ve sipariş yönetimi, lojistik ve gümrükleme alanlarında hizmet sunuyoruz. Globizi’nin iş ortaklığının KOBİ’lere sağlayacağı en temel faydalar, e-ihracata giriş, yeni pazarlara giriş, sadece gerçekleşen ticaret üzerinden alınan komisyon bedeli, uçtan uca süreç kontrolü, toplam maliyet tasarrufu, sıfır personel çalıştırma riski, hedefe yönelik pazarlama ve konusunda rakipsiz bir ekip olarak sıralanabilir.”
e-ticaret tarafında pandeminin uyandırma etkisi çok büyük
“Atasözünde de dendiği gibi bazen bir musibet bin nasihatten iyidir. Yıllardır her ortamda anlattığımız ve dile getirdiğimiz e-ticarete bir an evvel başlama önerilerimizi çok ciddiye almayan firmalar, pandemiyle birlikte fiziksel temasın imkansız hale gelmesi, seyahatin mümkün olmaması ve alım yapan firmaların alımlarının hemen hemen tamamını dijital platformlara kaydırmasıyla beraber e-ticaret 1 yıl evveline kıyasla artık vazgeçilmez bir ticaret formatına dönüştü. Her ne kadar asla pandemi ya da benzeri yıkıcı felaketleri tekrar kesinlikle yaşamak istemesek de, e-ticaret tarafında pandeminin özellikle ülkemiz açısından uyandırma etkisinin çok büyük olduğunu kabul etmek gerekiyor.”
Yeşil Mutabakat bizim için bir şans
“Yeşil Mutabakat konusu aslında bizim için bir şans. Sürdürülebilir bir çevre ve ekonomik düzen çerçevesinde global olarak karbon salınım değerlerinin düşürülmesi gerektiği aşikar. Bu tip durumlarda genellikle asıl gelişme, konunun ekonomik olarak sonuçlar doğurmaya başlamasından sonra kaydediliyor. Bu açıdan AB’nin Türkiye’den ithal edeceği ürünlere üretim aşamasındaki karbon ayak izine istinaden uygulayacağı ek vergiler (miktarları oldukça yüksek) ülkemizde üretim yapan KOBİ’ler dahil tüm işletmelerin üretim süreçlerini gözden geçirmelerine ve gereken düzenlemeleri yaparak karbon ayak izini küçültme yoluna gitmelerine sebep olacak. Başlarda belli bir maliyet artışı olsa da AB tarafında ek vergilerin bertaraf edilmesi ve uzun dönemde ülke kaynaklarının verimli kullanılması açılarından bakıldığında çok büyük fayda sağlayacağına inanıyorum. Globizi tarafına gelecek olursak, Yeşil Mutabakat’ın devreye girmesini takiben birlikte çalıştığımız üreticilerin mutabakata uyum göstermemeleri halinde karşılaşacağımız ek vergiler pazarda rekabet etme şansımızı azaltacağı için öncelikli olarak üreticilerimizin üretim aşamasında karbon ayak izini izin verilen düzeye çekmeleri için çalışmalarına destek ve öncülük etmek ajandamız dahilinde. Hem ticari açıdan hem de çevrenin korunması için Globizi olarak karbon salınımı ve salınımın giderek azaltıldığı bir senaryo içerisinde çalışmak önceliğimiz ve dileğimiz.”
e-okuryazar insan sayımız son derece kısıtlı
“Türkiye’de en büyük problemlerden birisi yetişmiş, e-okuryazar insan sayımızın son derece kısıtlı olması. Globizi olarak yola çıkarken yapmayacağımızı söylediğimiz temelde iki konu vardı. Birincisi eğitim vermek, ikincisi ise danışmanlık vermek. Bizim iş modelimiz direkt olarak sürecin kontrolünü ele alıp, çalıştığımız üreticiler için e-ihracat ve e-ticaret faaliyetlerini onlara sıfır yük bindirecek şekilde yönetmeye dayanıyor. Ancak bu, süreç içerisinde çalıştığımız firmalara insan kaynağı ya da know-how transferi konularında faydamız olmayacağı anlamına kesinlikle gelmiyor. Çalışmaya başladığımız firmaların bizimle ilişkileri süresince yapılan bütün görüşmeler ve süreç tamamen şeff af olacağı için çalıştığımız firmalarda bizimle çalışan arkadaşlarımızın işi öğrenme, işi ile ilgili direkt uygulamaları ilk elden tecrübe etmeleri mümkün olacak. Dolayısıyla bu anlamda çalıştığımız kobilere aslında hiçbir kurumun onlara sağlayamayacağı düzeyde bir eğitimi (on the job ) sunmuş olacağız.”