Cem PERDAR
Afrika Bölgesi İhracat Müdürü
Geçtiğimiz Şubat ve Mart aylarının büyük bölümlerinde sırasıyla Nijerya, Kenya, Fildişi Sahilleri ve Kamerun ülkelerinde bulundum. İş seyahatlerim vesilesiyle de bu ülkelerdeki ekonomik durumu, pazarları ve halkın satın alım gücünü gözlemledim.
Özellikle 2021 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren artış trendine geçen global enflasyonun üzerine, 2022’nin hemen başında patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı da eklenince, Sahra Altı coğrafyanın büyük bir bölümü kendini sert bir finansal türbülansın içinde buldu. Ekonomileri çok büyük oranda ithalata dayalı ve finansal kırılganlığı zaten yüksek olan Afrika ülkelerindeki genel iktisadi gidişat, 2022-2023 dönemi için maalesef pek olumlu sinyaller vermiyor.
Karadeniz coğrafyasındaki savaşın da etkisiyle birlikte petrol, enerji, buğday gibi kritik emtia ve hammaddelerdeki artışlar, Afrika piyasalarında bugünlerde derinden hissedilmeye başladı. Asgari ücretin uzun yıllardır 60-80 dolar aralığında sabit tutulduğu kara kıtada, halkın son derece zayıf olan alım gücü, günümüz global koşulları da düşünüldüğünde ciddi anlamda gerilemeye başladı. Dünya genelinde makul fiyatlı hammadde bulmanın neredeyse imkansızlaştığı bugünlerde, Afrika’daki ticaret de artan global enflasyonun rüzgarına dahil oldu. Bu rüzgâra gerek coğrafi engeller gerekse de nüfus yoğunluğu ve Afrika para birimlerinin Dolar karşısındaki değer kaybı da eklenince, Afrika için işlerin güçleştiğini görebiliyoruz.
Brent petrol fiyatlarının son 6 aylık baremde 70-75 dolardan 120 dolara seviyesine kadar yükselmesi, deniz yolu taşımacılığı ile beslenen kıtaya gelen her bir ürünün birim fiyatında direkt olarak ciddi bir artışa yol açmaktadır. Örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz yılın başında 1000-1200 dolar olan tek yön Türkiye kalkışlı Afrika limanları varışlı konteyner fiyatları, son tahlilde 5000 dolar üzerine çıkmıştır. Bu fiyatların üzerine hem Türkiye içi hem de Afrika içi kara yolu taşımacılığı da eklendiği zaman, sadece navlun ücretlerinden doğan fiyat artışlarını tahlil etmek pek de zor olmamaktadır. Görünen o ki, zaten son yıllarda bir kaç Avrupalı şirketin elinde monopol haline gelen deniz taşımacılığı sektörü, petrol fiyatlarındaki yukarı doğru seyreden trend ile daha da zamlanacak, bu da ihraç edilen ürünlerin birim fiyatlarına aynı, hatta daha fazla oranda yansıyacaktır.
Bilindiği üzere Afrika coğrafyası, beslenme kalitesi ve yeterliliği olarak yedi kıta arasında son sırada bulunmaktadır. Bu coğrafyada en temel gıda ürünü ekmek, unlu mamuller ve doğadan elde edilen meyve türleridir. Global enflasyonun da üstüne eklenen Rusya- Ukrayna savaşı, Afrika’da halkın ekmeğe ulaşımını bile lüks bir hale getirmeye başlamıştır. Çok sert bir yükselişle seyrine devam eden buğday/ton fiyatları 2021 yılının Temmuz aylarında 245 dolar dolaylarında iken, aradan geçen 10 aylık zaman içerisinde %70’ten yüksek bir oranda artış görerek, Nisan ayı itibariyle 425 dolara ulaşmıştır. Buğday piyasasındaki bu yukarı yönlü momentum da doğrudan ekmek fiyatlarına yansıyarak, gelir düzeyi en düşük kıta Afrika’da sadece ticari değil aynı zamanda siyasi problemlere de neden olmaktadır.
Global şeker fiyatlarındaki artış da en az buğday kadar hem ithal edilen ürünlerin birim fiyatını, hem de Afrika’da üretilen ve muhteviyatında şeker barındıran tüm mamullerin fiyatlarını önemli bir oranda arttırmıştır. Sektörel bakarsak, meşrubat, çikolata, fırıncılık, bisküvi, domates salçası gibi Afrika’da yüksek rağbet gören, şeker bazlı emtia gruplarındaki fiyat değişimleri, Afrika’daki son kullanıcının kesesine de net oranda bir olumsuzluk yansıtmıştır.
Dünya genelinde elektrik fiyatları, COVID’in de ardından ülkelerin iktisadi olarak toparlanma trendine girmek istemesi, arzın hızla artan talepleri karşılayamaması ve petrol fiyatlarındaki artışın etkisiyle yükselişini sürdürüyor. Avrupa’da 2021 yılı boyunca 6 kat artan doğal gaz fiyatları ve 4 kat artan elektrik fiyatları düşünüldüğünde, Afrika’nın en büyük ticaret partneri olan Avrupa Birliği ülkelerinin de, 2022 yılı içindeki Afrika ihracatlarında mevcut bir düşüş olası görünmektedir. Avrupa ve Amerika’nın pandemi sürecinde halklarına destek amaçlı para basmasının da sonuncunda, son 30 yıldaki en yüksek enflasyon rakamlarına ulaşılması, direk olarak ihraç ettiği ürünlerdeki birim fiyatlara yansımaktadır.
Sonuç olarak, ülke ekonomileri COVİD-19’un olumsuz ticari ve iktisadi etkilerini bile henüz sindirememişken, Rusya-Ukrayna savaşı ile ciddi bir yara almıştır. Bu yaralar Avrupa Birliği, ABD, Çin, Hindistan ve Türkiye gibi, ihracatın büyük oyuncularını bile bu kadar etkilemişken, ekonomileri tamamen ithalata dayanan Afrika ülkelerinde çok daha derinden hissedilmektedir.