Yenilikçi bir fikir ile yola çıkan girişimlerin ilk aşamadan itibaren gelecekteki yatırım sürecini göz önüne alarak hareket etmelerinin öneminden önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Bu yazımızda, bir girişimin başarıya ulaşması için şirketin kurumsal yapısı ve ticari işleyişine ilişkin, dikkat edilmesi gereken konuları ele alacağız.
Şirketlerin kurulduğu andan itibaren dikkat etmeleri gereken birçok hukuki sorumluluğu var, ancak girişimlerde bu konular kimi zaman göz ardı edilebiliyor. Örneğin bir şirketin her sene olağan genel kurul toplantılarını yapması, yönetim kurulu tarafından faaliyet raporlarının hazırlanması, şirketin temsil sisteminin uygun şekilde kurulması, kişisel verilerin doğru şekilde işlenmesi bu sorumluluklardan sadece birkaçı. Bu hususların göz ardı edilmesi günlük işleyişi hemen etkilemese de yatırım alma süreçlerinde girişimcilerin başını ağrıtabiliyor. Bu sebeple, girişimcilerin kurdukları şirketi yatırıma uygun hale getirmek için gereken, kurumsal yönetime ilişkin adımları zamanında ve doğru şekilde atması gerekiyor.
Kurucuların tabi oldukları mevzuatı anlayarak titizlikle takip etmesi son derece önemli. Hukuki düzenlemeler genç girişimcilere çoğu zaman korkutucu veya karmaşık gelebiliyor. Ancak mutlaka girişimin hangi mevzuata tabi olduğunu, faaliyetlerini yürütmek için hangi izin ve ruhsatlara ihtiyaç duyduğunu bilmek ve bunları yakından takip etmek gerekiyor. Bu sayede ilk andan itibaren doğru kurumsal yapı benimsenebiliyor ve şirket faaliyetlerinin kesintisiz devam etmesi sağlanabiliyor; aksi durumda ise çeşitli yaptırımlar gündeme gelebiliyor.
Finansal yatırımcı ya da stratejik yatırımcı fark etmeksizin, yatırım turları öncesinde yatırımcılar girişimi detaylı şekilde inceliyorlar. “Due diligence” olarak ifade edilen bu şirket inceleme süreci sonunda girişimin iş planı, finansal gücü gibi hususların yanı sıra hukuki sorunları da yatırımcılar tarafından inceleniyor. İşte bu sebeple, bir girişimin kuruluştan itibaren atacağı her adımın ilerleyen aşamalarda detaylı incelemelere tabi tutulacağı unutulmamalı. İlk aşamalardan itibaren mevzuata uyumlu bir kurumsal yapının hedeflenmesi, ilerideki yatırım süreçlerinde girişimin daha çok değer görmesini sağlar.
Elbette, girişimlerin kuruluş ve büyüme aşamalarında doğru şekilde korunması için kurumsal yapı başlı başına yeterli olmuyor. Yine şirketin önemli ticari sözleşmelerinin potansiyel yatırımcılar tarafından inceleneceği göz önünde bulundurularak tasarlanması ve müzakere edilmesi gerekiyor. Örneğin teknoloji girişimleri bakımından, yazılım ve lisans sözleşmeleri, ürün geliştirme ve teknoloji sözleşmeleri ve stratejik iş ortaklarıyla yapılan iş birliği anlaşmaları bu sözleşmeler arasında sayılabilir.
Her ne kadar müzakere aşamasında taraflar yoğun olarak ticari şartlar üzerinde dursalar da bu sözleşmelerin sorumluluk, garanti ve teminatlar, cezai şart ile fesih hallerine ilişkin düzenlemeleri de dikkatle tasarlanmalı. Bu sayede, hem girişim doğru şekilde korunabiliyor hem de ilerleyen dönemde alacağı yatırım(lar) açısından süreçler daha kolay yönetilebiliyor. Örneğin, birkaç tur yatırım almayı hedefleyen girişimlerin, kontrol değişikliği halinde sözleşmenin karşı tarafına fesih hakkı tanıyan sözleşme hükümlerinden mümkün olduğunca uzak durmaları doğru olacaktır.
Şirketin önemli ticari sözleşmelerinden bahsederken girişimin temelini oluşturan ticari ve finansal verilerinin korunması için önem arz eden gizlilik sözleşmeleri üzerinde ayrıca durmakta fayda var. İşin olağan akışı içerisinde, şirketin çalıştığı müşteri, tedarikçi, danışman, lisans sahipleri veya yatırım süreçlerinde potansiyel yatırımcılar gibi üçüncü kişiler ile bazı bilgileri paylaşması söz konusu oluyor. Bu kişiler ile paylaşılan iş teklifleri, pazarlama stratejileri, müşteri listeleri gibi hassas bilgilerin gizlilik sözleşmesi ile korunması bu bilgilerin izinsiz olarak ifşa edilmesini önlemeye yarıyor. Tabii, bahsettiğimiz gizlilik sözleşmeleri şirketin hassas bilgilerini hukuki açıdan koruyor. Bu hukuki korumanın yanı sıra girişimin teknik açıdan da veri güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Bu amaçla bir siber güvenlik politikası oluşturularak olası veri ihlali riskleri azaltılabiliyor. Siber güvenlik konusu özellikle teknoloji girişimlerinde hem şirket değerinin korunması hem de faaliyetlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması için önemli.
Sonuç olarak, girişimcilerin ilk günden itibaren şirket yönetmenin gereklerini doğru şekilde anlamaları, bunları titizlikle takip etmeleri, potansiyel yatırımcıların beklentilerini öngörmeleri ve iş planlarını bu doğrultuda şekillendirmeleri girişimin hedefine ulaşması için kritik önem taşıyor.
Av. Duygu Yurtal’ın katkılarıyla