Ömer Karadeniz, başarılı iş yaşamının yanı sıra sektörün ülkemiz ekonomisine daha çok katkısı için gönüllü çaba gösteren iş insanlarımızdan.
İSO Meclis Üyesi / Plastik Hammaddeleri ve Plastik Enjeksiyon Mamulleri Sanayi Meslek Komitesi Başkanı, plastik sektörünün çatı kuruluşu Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor.
Ömer başkanla plastik sektöründe girdi maliyetlerinde yaşanan artışı ve bu artışın sektöre etkileri hakkında görüştük.
Girdi maliyetlerinde yaşanan artışın üretici enflasyonunu hızla arttırdığını ve üreticinin bunu fiyatlara yansıtamadığını belirten Karadeniz, “Şubat ayında üretici enflasyonu tüketici enflasyonunu ikiye katlamış durumda.
Eğer sürdürülmesi mümkün olmayan mevcut durum devam ederse girdi maliyetlerinde yaşanan bu artışın önümüzdeki dönemde tüketici fiyatlarını da hızla arttıracağını öngörüyoruz” diyor.
Küresel arz şokundan etkilenen ülkelerdeniz…
Son iki çeyrektir artış trendini devam ettiren plastik hammadde fiyatlarının iki ana etmene bağlı olarak artışını sürdürdüğünün altını çizen Ömer Karadeniz, “Son dönemde Avrupa bölgesinde faaliyet gösterenler başta olmak üzere birçok petrokimya tesisi force majeur ilan ederek üretimi kısma veya durdurma yoluna gitti.
Polymer Comple Europe tarafından yayınlanan son istatistiklere göre 19 Şubat 2021 itibariyle 32 tesisin üretimi kısma veya durdurma yoluna gittiğini görüyoruz.
Eylül 2020’de bu sayının 10 civarında olduğunu düşündüğümüzde arzın ne kadar hızlı kısıldığını daha net anlayabiliriz.
Öte yandan tedarik zincirinin de bozulması navlun fiyatlarının artmasına sebep oldu.
Uzak Doğu ülkelerinden gelen ürünlerinin navlunu kısa bir zaman diliminde 5 katına çıktı.
Bu iki ana sebep sektörümüzün ciddi bir arz şoku ile karşı karşıya kalmasına sebep oldu.
Açıkçası bu durum ülkemize özgü bir durum olmamakla birlikte ülkemizde etkilerini daha derinden hissettirmektedir.
Bunun başlıca sebebi ise ülkemiz plastik sanayisinin yıllardır süregelen yapısal sorunlarının çözülmemiş olmasıdır.
Mevcut durumda ülkemiz rekabet halinde olduğu ülkelere kıyasla hammaddenin tonu başına 300-400 dolar daha yüksek bir maliyetle karşılaşmaktadır” diyor.
Sektörün yapısal sorunlarına çözümler geliştirilmeli...
Sektörün plastik hammadde ihtiyacının yaklaşık %85’inin ithalat yoluyla karşılandığını belirten Karadeniz, “Yıllardır her platformda dile getirmekte olduğumuz hammaddede yerli üretimin neden önemli olduğunu ne yazık ki yaşayarak bir kez daha anlıyoruz.
Yurtiçinde yeterli hammadde üretimimizin olmaması sektörümüzü küresel arz şoklarına karşı daha açık hale getiriyor.
Navlun fiyatlarının görece düşük seyrettiği dönemlerde bu sorununun ehemmiyetini anlatmakta zorlanıyorduk, lakin mevcut durumda birçok pazarda rekabet halinde olduğumuz uzak doğu ülkelerinde yerleşik üreticiler hammaddeye fiziki yakınlıkları sebebiyle ton başına 300-400 dolar daha düşük bir maliyetle çalışmaktalar.
Ülkemiz sanayisinin rekabet gücünü çok olumsuz yönde etkilemekte olan bu şartlar pazar kayıplarına da sebep olmaktadır.
Bu sebeplerle orta ve uzun vadeli stratejilerle çalışmaları başlatılmış olan ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın başarıya kavuşması için büyük emek sarf ettiği petrokimya tesislerinin hızla tamamlanması ve bunlara yenilerinin eklenmesi öncelenmelidir” diyor.
Sadece plastik sektöründe değil, ülkemizdeki tüm sektörlerde işletme büyüklüklerinin kısıtlı olduğunun ve bu durumun dolaylı yoldan sorunlara yol açtığını belirten Karadeniz, “Sektörümüzdeki işletmelerin yeterli büyüklüğe sahip olmaması hammadde tedarikinde kontratlı alım yerine spot piyasadan alımın daha yaygın olmasına sebep oluyor.
Arzın kısıldığı dönemlerde hammadde üreticileri kontratlı alıcılarını önceledikleri için spot piyasaya giren hammadde miktarı çok daha kısıtlı oluyor ve fiyatlar kontratlı alımların oldukça üzerinde seyrediyor.
Bu kapsamda işletmelerimizin sermaye ve insan kaynağı yapısını güçlendirecek adımlar atılması da yapısal sorunların çözülmesi yolunda atılacak önemli bir adım olacaktır” dedi.
Pazar kayıpları yaşanabilir
“Önemli bir hammadde ithalatçısı olmamıza rağmen ülkemizin yeterli lojistik altyapıya sahip olmaması ise bir diğer sorun” diyerek sözlerine devam eden Ömer Karadeniz, “Sektörümüzün rakip ülkelerle eşit şartlarda rekabet edebilmesi adına düşük navlun bedelleri ile hammaddeye erişiminin sağlanması konusunda mutlak suretle adım atılması gerekiyor.
Geldiğimiz noktada daha önemli bir sorun ise sanayicinin belirli ürün gruplarında hiç hammadde bulamıyor olmasıdır.
Söz konusu sorunun uzun soluklu devam etmesi durumunda önemli pazar kayıpları yaşamamız kaçınılmaz olacaktır.
Açıkçası güncel veriler de bu argümanlarımızı destekler niteliktedir.
İstanbul Sanayi Odası tarafından IHS Markit işbirliği ile hazırlanan sektörel PMI verilerini incelediğimizde kimya, plastik ve kauçuk ürünler sektöründe girdi fiyatlarının güçlü seyrinin devam ettiği ve Şubat ayı itibariyle bu trendin üretim ve ihracata da yansıdığını görüyoruz.
Şubat ayında sektörün yeni siparişler endeksi 41,2 ile eşik değerin bir hayli altında yer aldı.
Bu kapsamda kurulacak lojistik hatların navlun fiyatlarını aşağıya çekerek piyasalar üzerinde bir dengeleyici unsur oluşturabileceğini söyleyebiliriz” diyor.
Hızla eriyen kar marjları enflasyonu tetikleyebilir
Öte yandan, üretici maliyetlerinin satış fiyatlarına tam olarak yansıtılamaması sebebiyle kar marjlarının hızla eridiğini belirten PLASFED Başkanı, “Son 6 aydır enflasyon baskısı üreticiler üzerinde birikmeye devam ediyor.
Önümüzdeki dönemde maliyet artışının fiyatlara yansıtılması kaçınılmaz bir durumdur.
Plastik sektörünün otomotiv, beyaz eşya, tarım, inşaat, elektrik-elektronik, gıda başta olmak üzere 30’dan fazla sektöre ara mamul sağlayan stratejik bir sektör olduğu göz önünde bulundurulduğunda söz konusu fiyat artışının tüm tüketim ürünlerine tesir edeceğini söyleyebiliriz.
Gerek bu fiyat artışının önüne geçmek gerek bu süreçte sanayi tesislerimizin kapanmasının engellenmesi için kamu otoritelerinin finansmana erişimi kolaylaştıracak adımlar atması gerekmektedir” diyor.
Ve ekliyor; “Yukarıda da belirttiğimiz üzere. Şunu da unutmamak gerekir ki; Plastik sektörü ülkemizin çok değerli ve başarılı sektörlerinden biridir.”Diyen Ömer Karadeniz, Albert Einstein’ın “Sadece başarılı bir insan olmaya çalışmayın, değerli bir insan olmaya çalışın; başarılı bir insan, hayattan verdiğinden fazlasını alır.
Değerli bir insan, ülkesi, çevresi ve gelecek nesiller için, hayattan aldığından fazlasını verir” sözleriyle değerlendirmesini sonlandırdı…