Aysuda Köksal
Gümrük Müşaviri
Gıda güvenliği, halk sağlığının korunmasında hayati bir rol oynar ve uluslararası ticarette büyük önem taşır. Bu bağlamda, gıda ile temas eden ürünlerin uygunluğunun sağlanması ithalatçıların ve üreticilerin sorumluluğundadır. 2024/5 sayılı Tebliğ ile gıda ile temas etmeyeceği beyan edilen ürünlerin ithalatında Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri (YGM) raporu zorunlu hale getirilmiştir. Ancak bu düzenleme, sektörde birçok belirsizlik ve soru işaretine yol açmıştır. İthalatçıların sorumlulukları, sürecin yönetimi ve YGM raporunun kapsamı konularında yaşanan kafa karışıklıkları öne çıkmaktadır.
Mevcut yasal çerçeve ve YGM raporu
Gıda ile temas eden ürünlere ilişkin düzenlemeler, tebliğden önce de yürürlükteydi. Ancak yeni düzenleme ile YGM raporu, denetim mekanizmasının merkezi bir unsuru haline gelmiştir. Bu rapor, ithalatçıların ürünlerinin gıda ile temas etmediğini kanıtlama yükümlülüğünü de beraberinde getirir.
İthalatçılar İçin Artan Sorumluluk
Yeni düzenlemeyle en çok sorulan sorulardan biri, ithal edilen ürünlerin takibinde sorumluluğun kimde olduğudur. Mevzuata göre bu sorumluluk ithalatçı firmalara aittir. Ürünlerin gıda ile temas etmeyeceğini garanti etmek ve doğru bir şekilde teslim edilmesini sağlamak ithalatçının görevidir. Ancak ürünlerin nihai kullanıcılar tarafından gıda ile temas eden alanlarda kullanılması ihtimali, izlenmesi zor bir süreç olarak dikkat çekmektedir.
YGM Raporlarının Kapsamı ve Belirsizlikler
YGM raporları, ithalatçıların ürünlerinin gıda ile temas etmediğini kanıtlaması açısından önemlidir. Ancak bu raporların kapsamı hâlâ tartışmalıdır. Örneğin, bir ürünün basit işlem gördükten sonra satılması durumunda YGM’nin olumsuz rapor düzenleyip düzenlemeyeceği, satış yapılan firmanın faaliyet alanında "gıda" ifadesi geçiyorsa hangi yaptırımlarla karşılaşılacağı gibi konular belirsizliğini korumaktadır.
Belirsizliklerin Giderilmesi Şart
2024/5 sayılı Tebliğ ile getirilen YGM raporu zorunluluğu, ithalat sürecinde yeni bir dönemi başlatmıştır. Ancak uygulamada karşılaşılan belirsizlikler, ithalatçıların yükümlülüklerini yerine getirmesini zorlaştırmaktadır. Özellikle, ürünlerin nihai kullanımı konusunda bilgi sahibi olmanın zorluğu, sürecin yönetimini daha da karmaşık hale getirmektedir. Kamu idaresinin bu belirsizlikleri netleştirmesi, hem sektörün hem de gıda güvenliğinin korunması açısından kritik önem taşımaktadır.