Gıda enflasyonu sürekli yüksek

ZAFER ÖZCİVAN - Ekonomist-Yazar

Enflasyon oranları hepimizin yakından takip ettiği ve sürekli çözüm bekleyen bir sorun olarak gündemdekini yerini korumaya devam ediyor. Diğer enflasyon oranları halkın büyük çoğunluğunu ilgilendirse de gıda enflasyonu hepimizin ortak problemi durumuna gelmiştir.

Bir tarım ülkesi olmamıza rağmen başta baklagiller olmak üzere bir takım gıda ürünlerinin yurt içinde üretimi yetersiz olması nedeniyle ithal etmek zorunda kalıyoruz. Yabancı yatırımına ve dolayısıyla dövize en çok ihtiyacımızın olduğu içinde bulunduğumuz dönemde gıda ürünlerine ödediğimiz döviz de dış ticaret açığı vermemize katkı sağlamaktadır. Bunun en önemli sebepleri arasında tarım girdi maliyetlerinin artmasıdır. Yakın geçmişe bakıldığında tarımda kendi kendimize yeten ülke konumundan ithalat yapan ülkeler arasında bulunuyoruz.

Her ne kadar gıda ürünlerinde ithalat yapsak da dış ticaret fazlası verdiğimiz sektör gıda içecek ürünleridir. İthal ettiğimiz buğdayı makarna, irmik vd.  Olarak ihraç da ediyoruz.

Düşük faiz politikasına başladığımız 2021 yılı son çeyreğinden bugüne kadar oranlara bakıldığında gıda enflasyonunun TÜFE’nin sürekli üstünde olduğunu görüyoruz. Ülkemizde tarım üreticilerine yönelik bir takım teşvik ve krediler olmasına rağmen yeterli üretim yapılamaması verilen desteklerin yetersiz olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla devlet yardımlarının tekrar gözden geçirilmesi, sıkı ve sürdürülebilir bir tarım politikası uygulanması gerekir. Yani üreticiler kendi tahminlerini baz alarak üretim kararı vermemeli, devletin önerilerine göre üretim programları yapmalıdır.

Günümüzde bazı tarım ürünleri tarlada ucuzladığı halde, tüketiciye ulaşırken yüksek fiyat uygulaması mevcuttur. Hatta ve hatta tarladan sofraya 4-5 kat fiyat farkı ile gelmektedir. Öncelikle nakliye bedeli, verilen komisyonlar, yapılan ambalaj ve işçilik giderleri, aracı karları, fire gibi giderlerin gerçekliği varsayımı olsa da bu kadar farkın olmaması gerekir. Bunun için birtakım önlemler alınması elzemdir. Son dönemde bazı yasal denetimlerin sıklaştırılması, daha da ötesi para cezasından ziyade işyeri kapatma cezası uygulaması olsa da önemli olan problemin esasına inilmesi, yani maliyetleri arttıran etkenlerin ortadan kaldırılması gerekir.

Gıda enflasyonunun yüksek seyretmesi, en çok dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızı etkilemektedir. Fiyatların yüksek olmasından dolayı yeterli besin maddelerine ulaşım zorlaşmış ve alması gereken değerleri alamayan aileler çoğalmış kısaca halk yoksulluğa itilmiştir. Doğal olarak ilerleyen süreçte sağlıksız bir toplum olma ihtimali yüksektir. Enflasyon altında ezilen dar gelirli ailelerin çocuklarını yeterli şekilde besleyemediği, pazarlardan çürük toplayan, ucuz ekmek sırasında bekleyen kimseleri yazılı ve görsel basında üzülerek izliyoruz. Özellikle emekliler sürekli geçim sıkıntısı çekmekte ve geleceklerinden endişe etmektedir. Çünkü verilen zamlar, yüksek enflasyon nedeniyle çok kısa sürede enflasyona mağlup olmaktadır. Enflasyon karşısında vatandaşlarımızın ezilmemesi için maaşlar her ay TÜİK tarafından verilen TÜFE oranı baz alınarak güncellenmelidir.

Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), geçen hafta üye ülkelerin eylül ayı gıda enflasyonunu yayımladı. Buna göre OECD ülkelerinin genelinde gıda enflasyonunda düşüş sürerken Türkiye yüzde 75’le zirvede yer aldı. Türkiye 2’nci sıradaki Macaristan’ın dahi 62 puan üstünde yer aldı.

OECD’nin raporuna göre üye ülkelerin gıda ortalaması üst üste 10’uncu ayda da geriledi. Ortalama gıda enflasyonu ise yüzde 8,1 oldu. Ancak gıda enflasyonu 9 OECD ülkesinde hâlâ yüzde 10'un üzerinde seyrediyor.

Öte yandan yıllık enflasyon oranı ise ağustos ayındaki yüzde 6,4 seviyesinden eylül ayında yüzde 6,2'ye düştüğünü açıklandı. OECD tarafından yapılan açıklamaya göre enflasyon oranı eylül ayında ağustos ayına göre 27 OECD ülkesinde düşerken diğer sekiz ülkede arttı. Eylül ayında Türkiye, Macaristan ve Kolombiya'da çift haneli enflasyon kaydedildi.

Tabloyu değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez gıda fiyatlarının yükselmesinin sebebi olarak tarımsal fiyat endeksindeki artışı gösterdi. Gıda enflasyonundaki yükselişin sadece bir sonuç olduğunu ifade eden Suiçmez şöyle devam etti: “Tarımsal üretim planlaması ile arz talep dengesi sağlanamazsa, girdi maliyetleri düşürülmezse, yeterli destek verilmezse, tarımsal kredi ortamı iyileştirilmezse, aracılık sistemi tekelleşen zincir marketler denetlenmezse gıda fiyatları düşmez. Güçlü, demokratik üretici ve tüketici kooperatiflerinin yetersizliği nedeniyle üretici geliri azalırken tüketiciler fahiş fiyatla gıdaya erişebiliyor. Kamu yönetimindeki düzenleme ve denetim yetersizliği sonucu fiyat spekülasyonu önlenemiyor. Yerli üretimi ve üreticiyi koruyacak kamucu tarım politikaları yerine dışa bağımlı, özelleştirmeci, destekleri azaltıcı neoliberal tarım politikaları durumu bu hale getirdi.”

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Dr. Fatih Özden ise bu durumun yeni olmadığına dikkat çekti. Özden şunları söyledi:

“Daha önce döviz fiyatları, girdi fiyatları deniyordu ama bu sefer beklentiler de devreye girmeye başladı. Bu fiyat artışını da beklentiler tetiklemeye başladı. Bu koşullarda insanlar da nerede daha uygun bir şey bulursa onu almaya çalışıyor. Bu da talebi öne çekiyor. Ekonomiyi yönetenlerin de bütün çabası bu talebi baskılamak üzerine. Ancak talep baskılanamadığı için de gıda enflasyonunda artış yaşanmaya devam ediyor.”

Tüm yazılarını göster