Gıda endüstrisine yön veren trendler

Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

Pandemi pek çok şirketim sürdürülebilirlik çalışmalarına yakından bakmasına neden oldu. Bazı şirketler azalan gelirler ve gelecekteki belirsizlik yüzünden, bazı yatırımlarını ertelediler. Bazı şirketlerse tam aksine taahhütlerini yenilediler ve hedeflerini büyüttüler. Ülkemizin en köklü markalarından olan Ülker sürdürülebilirlik çalışmalarına ara vermeyen ve yeni projelere yatırım yapan markalarımızdan Ülker CEO’su Mete Buyurgan’la 2020’deki sürdürülebilirlik çalışmaları ve 2021’deki faydalı projeleri hakkında sohbet ettik. Buyurgan gıda endüstrisine yön veren trendleri özetleyerek; yerelleşmenin, topluma hizmet eden kuruluş olmanın, güven duygusunun ve e-ticaretin önemini vurguladı.

Ülker olarak gezegenimiz için ne yapıyorsunuz?

Sürdürülebilirlik, gezegenimizin, insanlığın ve şirketlerin geleceği açısından kritik bir önem taşıyor. İçinde bulunduğumuz pandemi koşullarında, sürdürülebilirlik konusunda bugüne kadar attığımız adımların ne kadar değerli olduğu bir kez daha anlaşıldı.

Kurulduğumuz günden bu yana ‘israfsız şirket’ modeliyle çalışırken; toplumla, paydaşlarımızla birlikte büyümeyi ve güçlenmeyi merkeze alan bir anlayışla faaliyet gösteriyoruz. Şirketlerimizde su ve enerji tasarrufundan, insan kaynağına ve üretim kalitesine kadar pek çok konuda projeler üretiyoruz. Bu çabalarımızı belirgin bir strateji etrafında izlenebilir ve denetlenebilir kılmak için Birleşmiş Milletler’in 2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerini temel alıyoruz.

İsrafsız bir şirket olmak için ne yapıyorsunuz?

İş yapış şeklimizin merkezinde bulanan sürdürülebilirlik çalışmalarımız, topraktan başlayarak; üreticilerimizi, tedarikçilerimizi, paydaşlarımızı, iş ortaklarımızı ve son tüketiciyi de içine alarak şekilleniyor. Bu döngüyü korumanın ülkemizin, dolayısıyla gezegenimizin geleceğine yapabileceğimiz en önemli katkı olduğuna inanıyoruz. Sadece üretim ve tedarik aşamasında değil; faaliyetlerimizin her adımında kaynakları israf etmeden sürdürülebilir bir büyüme hedefliyoruz.

Yerel tedarikçilere öncelik veriyoruz. Yerel üreticilerimizi destekleyerek, sürdürülebilir tarım uygulamaları geliştiriyoruz. Gıdada arz güvenliği konusunda atılan adımların ve yerel üreticiye verilen desteklerin, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma hedefleri için kritik bir önem taşıdığını çok iyi biliyoruz. Bu nedenle ‘Gıda Arzı Güvenliği’ alanına katkı sağlayan projelere yoğunlaşıyoruz.

Sürdürülebilirlik alanında çevre, değer zinciri, inovasyon, çalışanlar, toplumsal sorumluluk ve liderlik başlıkları altında belirlediğimiz uzun vadeli hedefler doğrultusunda çalışıyoruz.

Üretim süreçlerinizi nasıl yönetiyorsunuz?

2014 yılından bu yana karbon salım artışı olmadan büyüyoruz. İlk seferde hedeflenen kalitede üretiyor ve kayıpları kaynağında önlemeyi amaçlıyoruz. Sıfır atık hedefiyle çalışırken, 2019 yılında toplam atıklarımızın yüzde 91’ini geri dönüştürdük. Ham maddelerin yüzde 98,9’unu bitmiş ürüne çevirme oranına ulaştık. Gıda sektöründe bu oranın dünya genelinde en iyiler arasında olduğunu görüyoruz.

Yaklaşık 1.500 hanenin yıllık elektrik tüketimine denk gelen 2 bin 502 MWh'lik enerji tasarrufu sağladık. Birim üretim başına su tüketimimizi yüzde 31,2 azalttık, böylece 2024 hedefimiz olan yüzde 30’un üzerine çıktık. Bu rakam aynı zamanda 3,2 milyon nüfuslu bir ilin günlük su tüketimine eş değer. 2014 yılından bu yana dağıtım ağındaki sürekli iyileştirmelerle 2,2 milyon km daha az yol kat ettik.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Gıda Koru Sofrana Sahip Çık platformunun destekçileri arasıda yer alırken dünya genelinde gıda kaybının ve israfının 2030 yılına kadar yüzde 50 azaltılması amacıyla başlatılan, Dünya Kaynak Enstitüsü (World Resources Initiative-WRI) tarafından yönetilen “10x20x30” girişimine destek veriyoruz.

Sonuçlarınız nasıl?

Sürdürülebilirlik çalışmalarımızın gerek ulusal gerekse uluslararası platformlarda karşılık görmesi, doğru yolda olduğumuzun en büyük göstergesi. 2016 yılından beri küresel sürdürülebilirlik endeksi FTSE4Good Gelişmekte olan Piyasalar Endeksi’nde ve 2015 yılından bu yana Borsa Istanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer alıyoruz. Nielsen ve Sustainable Brands Turkey tarafından gerçekleştirilen iş birliğiyle tüketicilerin yaşam tarzına, tüketim alışkanlıklarına, iyi yaşamı yeniden tanımlayan ve şekillendiren değerlerine odaklanan Good Life Brands /İyi Yaşam Markaları 2020 Araştırması’na göre, üst üste üçüncü kez ‘iyi yaşam markası’ seçildik. Dünyanın en prestijli iş ödülleri arasında gösterilen 2020 edie Sürdürülebilirlik Liderleri Ödülleri’nde “Su Yönetimi, Atık ve Kaynak Yönetimi, Yılın Takımı, Çalışan Katılımı ve Kültürel Dönüşüm Liderliği” olmak üzere tam 4 kategoride birden finale kalan tek Türk şirketi olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Bunun yanı sıra, Aliağa Bisküvilik Buğday projemizle Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli’nin elinden “Tarımı Geleceğe Taşıyanlar” ödülünü almanın mutluluğunu da yaşadık.

Ülker’in sürdürülebilirlik konusunda çalışmalarının toplum genelindeki farkındalığı artırması en büyük dileğimiz. ‘İsrafsız şirket’ modeliyle büyüyen şirketimizin ülkemizin toprağını korumak ve yerli üretimi desteklemek adına hayata geçirdiği projelerle gıda sektörüne örnek olacak işlere imza atmakk istiyoruz. Bu nedenle Sürdürülebilirlik projelerimizle toprağa ve ülkemize değer katma yolunda üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye ve işbirliklerine devam edeceğiz. Önümüzdeki yıllarda da sürdürülebilir kalkınma hedeflerimiz doğrultusunda ve ülkemizin yol haritasına uygun olarak, yerli ürün ve üreticiyi desteklemeyi sürdüreceğiz.

İsrafsız şirket modeliyle uzun vadeli hedeflerle sürdürülebilirlik çalışmalarını yürüten Ülker olarak bu alanda yaptıklarımızı anlatan ve tüketicilerin neler yaparak kaynakların korunmasına destek verebileceğini öneren altı bölümden oluşan video serisi hazırladık.

Sosyal medya kanallarından gösterilmeye başlanan videolar sürdürülebilirlik konusunda farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Dünya dalış rekortmeni Şahika Ercümen’in anlatımıyla Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde çekilen Doğa Bize Emanet başlıklı video serisinde Ülker yetkililerinin ve uzmanların görüşlerine de yer verildi.

Önümüzdeki dönemde neler yapmayı planlıyorsunuz? Hangi trendleri gözlemliyorsunuz?

Dünyada gıda sektöründe; artan dünya nüfusunun etkisiyle yükselen gıda talebi, değişen tüketici beklentileri, sürdürülebilir ham madde tedariki ve çevresel sorunlar gibi konu başlıklarının ön plana çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla iş yapış odağımızda sürdürebilirlik olmaya devam edecek.

Dijitalleşme uzun zamandır gündemimizde olan ve yatırım yaptığımız bir alandı. Bu öngörümüz sayesinde yeni şartlara hızlı uyum sağladık. Bilindiği gibi dijitalleşme, iş süreçlerini sadeleştiriyor, hataları azaltıyor, şirketleri daha şeffaf bir hale getiriyor ve maliyetleri azaltıyor. Bu yıl yeni satın alma davranışlarıyla uyumlu teknolojiler üzerindeki çalışmalarımız büyük bir ivme kazandı. Üretimden İK’ya, performans yönetiminden satışa kadar tüm iş yapma süreçlerimize varıncaya dek, dijitalleşmeyi tüm birimlerimize taşımak adına, son derece verimli bir dönem geçirdik. Dijitalleşmenin de bitmeyen bir yolculuk olduğunu bilerek, trendleri yakından takip etmeye devam ederek yatırımlarımızı sürdüreceğiz.

Dijital dönüşüm için siz ne yapıyorsunuz?

Pandemiyle beraber dijital dönüşüm öngörülenin çok üzerinde bir ivme kazandı. Üretim, tedarik, satış, insan kaynakları gibi uzun zamandır sürdürdüğümüz dijitalleşme çalışmalarına, pandemide hızla değişen ve dönüşen uzaktan, dijital ortamda çalışma şekilleri de eklendi.

Bu süreçte dijital olanaklar, iş süreçlerimizi iyileştirip, daha verimli hale getirmemiz için bize önemli fırsatlar sundu. Verileri çok hızlı değerlendirip, hızlı kararlar almamızı sağladı.

Dijitalleşmenin bitmeyen bir yolculuk olduğunu, çok fazla yapılabilecek şey olduğunu biliyor, bu alandaki trendleri yakından takip ediyoruz. Dijitalleşme hep işimizin bir parçası olmaya devam edecek.

Artık tüketicilerin odağında şirketlerin çevreye duyarlılığından, kurumların sosyal sorunların çözümüne katkı sağlamasına hatta liderlik etmesine kadar, geniş çerçeveli gözlemler yaptığını biliyoruz. Bu bağlamda dünyada, kişinin fiziksel, ruhsal ve zihinsel iyiliğini ön planda tutan health&wellbeing yükselen bir trend olarak karşımıza çıkıyor. Biz de inovatif ve yenilikçi bir şirket olarak, bu trende uygun ürünlerin yanı sıra tüketicilerimizin beklentilerine uygun ürünler sunmaya devam edeceğiz.

Atıştırmalık kategorisi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı bir şekilde büyümeye devam ediyor. Nielsen Türkiye verilerine göre geçen seneden bu yıla atıştırmalık sektörü pek çok kategorinin üzerinde büyüdü.

Bu dönemde gıda sektöründe hangi trendler öne çıktı? Siz bu doğrultuda neler yaptınız?

Gıda endüstrisine yön veren günümüz trendlerini kısaca şöyle özetleyebiliriz:

- Toplumsal fayda: Tüketicilerin markalardan daha fazla toplumsal fayda beklediğini görüyoruz. Toplumsal fayda her markadan beklenen ürün faydası ve duygusal faydanın yanına 3. ve çok önemli bir fayda olarak eklendi. Markaların tıpkı insanlar gibi bulundukları, yaşadıkları toplum için ne yaptıkları tüketiciler tarafından merak ediliyor ve topluma katkıda bulunmaları isteniyor. Buna en güzel örnek, sürdürülebilirlik konusundaki pek çok çalışmamıza bu sene Ali Ağa buğdayını da ekledik. Bisküvilik buğday çeşidi geliştirmek amacıyla yola çıkarak Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile birlikte yüksek verimli bisküvilik buğday çeşidi geliştirmek için çalıştık ve Ali Ağa adını verdiğimiz çeşide ulaştık.

- Güven duyulan markaları aramak: Yine COVID ile birlikte tüketicilerde güvenilir ve yıllardır kendisiyle olan markalara karşı teveccühün arttığını görüyoruz. Ülker Çikolatalı Gofret, Pötibör, Çubuk Kraker gibi köklü markalarımızla tüketicilerimize yalnızca lezzetli ürünler değil bu zor dönemde çocukluğundan beri dost bildiği markaların güvenini de sağladık.

- Yerelleşme: Gördüğümüz başka bir trend ise gıdada tüketicilerin yerel markaları daha fazla tercih ettiğini gözlemliyoruz. Türkiye’nin Ülker’i olarak ürünlerimizin lezzeti Türk çiftçisinin emeğiyle tedarik ettiğimiz tarım ürünlerinden geliyor.

- E-ticaret: Özellikle pandemi döneminde artan bir diğer trend e-ticaret penetrasyonu da her geçen gün daha fazla atıştırmalık sektöründe kendine yer buluyor. Biz de bu alana yatırımlarımızı sürdürüyor, tüketicilerin olduğu online/offline tüm kanallarda ürünlerimize diledikleri koşulda ulaşabilmelerini sağlıyoruz.

Tüm yazılarını göster