Her şeyin çok hızlı değiştiği, yerleşik felsefelerin, kuramların, kurumların değişim ve dönüşümü kavramakta güçlük çektiği bir dönemden geçtiğimizden kimsenin kuşkusu kalmadı. Değişimin nicelik ve niteliği ne olursa olsun, sonunda çözülmeler yeniden örülecek; yeni normal koşulları oluşacak, belirsizliklerin yarattığı karmaşayı kavrayabilecek birikimlere sahip olacağız.
Geçmişte ve bugün olduğu gibi, yeni normalin yaratılacağı yarınlarda da maddi ve kültürel üretimin yapıtaşlarını “iş süreçleri”, süreçleri işlevsel hale getiren “işgücü profilleri” oluşturacaktır İki beceriyi sürekli değişim ve dönüşüme uyumlu hale getirmek gerekiyor: Biri, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi SİTEM becerileridir; diğeri de sosyal beceriler setinden oluşmaktadır.
Çağımızın önde gelen entelektüellerinden biri olan Daron Acemoğlu, HBR/Türkiye’nin Ekim 2022 özel sayısındaki söyleşisinde, “gerçek bir beceri açığından” söz ediyor. SİTEM becerilerinin tek başına yeterli olmayacağını, “sosyal beceri eksikliklerinin daha ciddi bir sorun” olduğunu söylüyor. Acemoğlu söyleşisinde diyor ki, “İnsanlar genelinde SİTEM becerilerinde eksiklik yaşandığını düşünürler ki bunda da haklıdırlar. Ancak sosyal beceri noksanlığı daha ciddi bir sorundur. Sosyal becerilerin nüfusa dağılımı diğerlerine nazaran daha da eşitsiz... İşverenlerin sosyal beceri taleplerinin her geçen gün arttığına dair kanıtlar mevcut. Çünkü, çalışanların müşterilerle iletişime girebilmeleri, takım olarak çalışabilmeleri ve değişen koşullara adapte olabilmeleri gerekiyor.”
Acemoğlu’nun ulaştığı genellemeyi okuyunca, HBR/T’nın Temmuz 2022 sayısında R.Sadun, J.Fuller, S.Hansen ve PJ Neal’ın beceri üzerine yazdıkları makaleyi tekrar okudum. Yazarlar, günümüzde şirketlerin çeşitlilik içeren; teknolojiyi iyi anlayan, küresel işgücü motive eden, hükümetler, bürokrasi, STK’lar ve iş yaşamının diğer aktörleriyle etkili iletişim- etkileşim içinde olan, kurumsal devlet insanı rolünü oynayabilen beceriler aradıklarını saptıyor.
Değişim ve dönüşümlerin yarattığı yeni koşullarda beceri alanları hızla genişliyor ve farklılaşıyor. İşyerlerinde istihdam edilecek olanlarda, “yüksek düzeyde özfarkındalık, güçlü dinleme ve iletişim becerileri, farklı tiplerdeki grup ve insanlarla çalışabilme yetisi ve psikologların ‘zihin teorisi’ adını verdikleri, başkalarının ne düşünüp nasıl hissettiklerini anlayabilme kapasitesinin yer aldığı bir dizi spesifik beceri” aranıyor.
İş dünyasının “sert ve yumuşak beceriler ihtiyacı” üzerine yıllardır kafa yoran, ülkemizin nadir entelektüellerinden biri olduğunu düşündüğüm Faruk Türkoğlu’da 25 Ekim 2022 günü DÜNYA Gazetesi’ndeki yazısında “Aynada gördüğün kişinin cevabını vereceği sorular” başlıklı yazısında, “kendini keşfetmek, bilmek ve tanımak” üstüne tarihin derinliklerinden bugünü kamu entelektüellerinin düşüncelerini özetliyor. “Kendine ayna tutmanın” önemine değiniyor; “Kendini keşfetme, cesaret, adanmışlık, özgüven, mazeret üretmeme, köklere bağlılık, bağımsızlık, zeka türü, öğrenme biçimi, gözlem gücü, analitik yetkinlik, vizyon, hayal gücü, esneklik, pozitiflik, süreklilik, dayanıklılık, küresel bakış, yerelleştirme, iletişim becerileri, dinleme sabrı, iş zekası, duygusal yoğunluk, başarı anlayışı, verimlilik, odaklanma, ekip çalışmasına yatkınlık, yönetimdeki konum, girişimci ruh ve yenilik tutkusu” gibi belirleyici yumuşak becerileri geliştirmek için 32 temel kavramla ilgili sorulması gereken soruları okuyucuyla paylaşıyor.
Temel eğilimleri izlemeli ve gözlemeliyiz
Sert ve yumuşak beceriler, var olmanın ve varlıklı olmanın gerek şartıdır. Beceri ihtiyaçlarını belirlemeden, yeni beceriler geliştirerek uyum yeteneğinin güçlendirilmesini ciddiye almadan yaşanmakta olan karmaşayı kavrayışa dönüştüremeyiz. Neden yeni beceriler geliştirmemiz gerektiğini kavrayabilmek için 7 temel eğilimi başlıklar halinde paylaşalım:
- Birincisi, Peter Drucker’in yıllar önce uyardığı gibi, bilgi yönetimi hızla otomatikleştikçe daha fazla “etkili iletişim” fırsatı yaratıyor. Bilgi teknolojilerden yararlanma düzeyi yükseldikçe, güçlü ve etkili sosyal becerilere olan ihtiyaç da artıyor. Bilgi üretiminin hızlanması, bilgi biriktirme ve erişilebilirlik kapasitelerinin artması, işleme tekniklerinin analitik araçları çeşitlendirmesi ve zenginleştirmesi daha yaygın, daha yoğun ve daha derinler etkileşimleri izleme, gözleme ve değerlendirme için ileri düzeyde beceri gerekiyor.
- İkincisi, kuantum mekaniği süreçleri uçtan uca izleme, gözleme, veriye dönüştürme, karşılaştırma ve sapmalardan anında haberdar olma konusunda ciddi ilerlemelerin önünü açıyor. Teknoloji, düşlediğimiz, düşündüğümüz ve belirlediğimiz hedeflere süreçlerin bizi ulaştırıp ulaştıramayacağını eş zamanlı belirleyebiliyor; sapmaları anında ince ayarlar yaparak düzeltmemize yardımcı oluyor; planladıklarımız ile gerçekleştirdiğimiz arasındaki açıklığı anlatan “deneysel mesafeleri” kontrol altına tutarak, değişimlere uyum sağlamamızı kolaylaştırıyor.
- Üçüncüsü, teknoloji insanın performansını artırma yanında onun yerini alma konusunda da hızla ilerliyor. Bu gelişme, teknolojinin birçok iş alanını devre dışı bırakmasına neden oluyor. Teknoloji ne kadar yarar üretiyorsa, o kadar zarar da üretebilecek öze sahiptir. Teknolojinin olumluluk üretmesi, yeni işler yaratması iyi yönetim gerektiriyor; iyi yönetimde etkin becerilerle mümkün oluyor.
- Dördüncüsü, ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik potansiyelleri, büyük kentlerin oluşmasına, göçlerin hızlanmasına yol açıyor. Büyük merkezler insanları yakınlaştırdığı kadar yarıştırıyor da. Yeni yarış koşulları, refahımızı korumak ve sürdürmek için yeni beceriler geliştirmemizi gerektiriyor.
- Beşincisi, öğrenme süreçleri yeni araçlarla desteklendikçe, büyük veriye ulaştıkça, Büyük Sayılar Yası işliyor. İstatistik ve olasılık konusunda becerilerini geliştirip daha yetkin hale gelenler rekabet yarışında bir adım öne geçebiliyor.
- Altıncısı, derin bilgi, derin öğrenme, ileri uzmanlık, yaygın otomasyon ve otonom uygulamaları nesnelerin üreminde ve metotların geliştirilmesinde homojenlik yaratıyor. Nesne ve metotların homojenleşmesi, piyasada var olmayı ve varlığımızı korumayı “ marka ve imaja”, “grup tavsiyelerine” ve diğer “iletişim-etkileşimlere” bağımlı hale getiriyor. Bütün etkinliklerin sorgulanması, analiz edilmesi ve örgütlenmesi de yeni beceri ihtiyaçları yaratıyor.
- Yedincisi, bağlantı, iletişim ve etkileşim, işbirlikleri imkanlarının küresel ölçekte artması, hız ve esnekliğin yarattığı sorunlara anında çözüm üreten derin ustalık ve uzmanlık gerektirmesi, rekabetin Ar-Ge, tasarım ve inovasyon ekseninde ilerlemesi de becerilerimizin yeni anlayış ve araçlarla güçlenmesini gerektiriyor…
Becerileri geliştirmenin yol ve yöntemleri, modelleri ve örgütlenme biçimleri gündemimizde yoksa, gelecekle ilgili söylemlerimiz havada kalır… Bu hafta biraz zamanımızı “beceri geliştirmede bize düşen sorumluluklar” üzerinde düşünmeye ve tartışmaya ayıralım.