6 Şubat 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin başlığı sosyal medyada epeyce tartışılmıştı.
Üzerinde espriler de yapılan başlık aynen şöyleydi;
“Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı hakkında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bazı Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde değişiklik yapılmasına dair Cumhurbaşkanlığı kararnamesi”.
Tartışma, sadece Resmi Gazete’deki bu maddenin bile Türkiye’nin yönetildiği mevcut sistemin acayipliği üzerinden yürütüldü.
Ancak bu alışılmadık başlığın alt maddelerine, yapılan değişikliklere bakılınca, devlet yönetiminde çok daha derin düzenlemeler içerdiği ortaya çıktı.
"Komutanlık" yetkisi fiilen Savunma Bakanı'na verildi
Değişiklik kabaca Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı “Savunma ve Güvenlik ve Genel Müdürlüğü”nün yetkilerinde değişiklik yapıyor. En vurucu değişiklik ise, Genel Müdürlüğün uluslararası örgütlerle ilişkilerinde yer alıyor.
Değişikliğin içeriğini uzun yıllar NATO’da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) adına görev yapmış Emekli Tuğgeneral Ali Er anlattı;
“Türkiye’nin NATO, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlardaki taahhütleri gereği, Genelkurmay Başkanlığı uluslararası güvenlik konularındaki askeri politik konseptlerin yürütülmesi ve hazırlanması ile tutum belirlenmesinde en önemli görevi yapıyordu. Bu sorumlulukların hepsi Genelkurmay Başkanlığı’ndan alındı, Milli Savunma Bakanlığı’na geçti.”
Neden hala Genelkurmay 2. Başkanı atanmadı?
Emekli Tuğgeneral Er, tüm bu yetki devriyle bağlantılı çok önemli bir başka ayrıntıya da dikkat çekti;
23 Ağustos 2020 tarihinde gerçekleşen son Yüksek Askeri Şura’da, Genelkurmay 2. Başkanlığı görevine herhangi bir atama yapılmadı. Bu makam hala boş.
Ali Er, üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen bu atamanın hala yapılmamış olmasının sonucunu şöyle anlattı;
“Anayasa’nın 117. Maddesi gereği Genelkurmay Başkanı, Silahlı Kuvvetler komutanı olarak Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanı namına yerine getirir. Ancak bu görevi ifa etmesi için bir karargaha ihtiyaç duyar. İşte o karargahın başında da Genelkurmay 2. Başkanı bulunur. Eğer 2. Başkan görevine atama yapılmazsa, yasayla yapılan bu yetki devri de eklendiğinde, Milli Savunma Bakanı fiilen komutan, Genelkurmay Başkanı da fiilen İkinci Başkan haline gelir. Nitekim son dönemde Türkiye’nin yaptığı tüm önemli askeri operasyonlarda bizzat Milli Savunma Bakanı’nın komutan olarak ön planda görünür olması, bu durumun fiilen uygulamaya konulduğunu gösteriyor. Son Cumhurbaşkanı Kararnamesi ise bu durumun yasal çerçeveye oturtulması anlamına geliyor.”
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi Anayasa'ya aykırı mı?
Bu açıdan bakınca, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de Anayasa’nın Genelkurmay Başkanı’nın görevini düzenleyen 117. Maddesinin - hadi aykırı demeyelim - “etrafından dolanan” bir uygulama olarak ortaya çıkıyor. Bu konudaki bir başka sıkıntı ise “sürdürülebilirlik” konusunda;
Şu anda Milli Savunma Bakanlığı görevini yürüten Hulusi Akar eski bir Genelkurmay Başkanı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı adına TSK’nın tüm kritik askeri operasyonlarının komutanlığını yapmaya ehil bir isim.
Ancak Milli Savunma Bakanlığı “sivil” bir görev. Yani bu göreve Cumhurbaşkanı tarafından herkes atanabilir. Bu durumda, Akar sonrasında gelecek kişi askeri hiyerarşinin üst kademelerinden gelmiyorsa, TSK’nın komutasını fiilen yürütmesi mümkün değil.
Ali Er’e göre, bu açıdan da son Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ise yaratılan durumun Hulusi Akar için adeta “şahsa özel” bir düzenleme olarak yorumlanması mümkün;
“Bu düzenlemeler sonuç olarak Genelkurmay Başkanlığının klasik görevlerine son verilmesi, Genel Kurmay Başkanı’nın anayasal konumunun fiilen ortadan kaldırılması sürecinin başlatılması anlamına gelmektedir. Genelkurmay Başkanlığı yüz yıllara dayanan bir askeri hafıza ile devlet aklına katkıda bulunmuştur. Genelkurmay Başkanlığının devlet siyasetine, devlet aklına katkıda bulunma olanak ve yetenekleri bu kararnameyle kanunen de kaldırılmaktadır. Bu aynı zamanda anayasanın 117. Maddesine de aykırılık da teşkil eder. Çünkü Anayasa’ya göre Türk Silahlı Kuvvetleri Komutanı olan Genelkurmay Başkanı, savunma ve güvenlik politikaları üzerinde çalışma yapacak karargahı olmadan, komutanlık görevini ifa edemez. Bu komutanlığı Milli Savunma Bakanı’na aktarmanın ilk adımıdır.”
Gara operasyonu gözlerin Türk ordusuna çevrilmesine neden oldu. Ancak oraya bakınca da ilk göze çarpanlar ne yazık ki bunlar...